09.12.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
Güvercin beynİnde araştırma
Onur Güntürkün, hayatına dair bu bilgileri 1995’te araştırmacı Kemal Yalçın’a anlatmıştı. Güntürkün’ün biyografisi, Milliyet Yayınları tarafından “Bilim Tutkusu” adıyla basılmıştı.
Kemal Yalçın, kitabın 2. baskısı için bu yıl Güntürkün’le yeniden buluştu. Ona ödül kazandıran bulgularını şöyle anlattırdı:
“Beynin parçalarının birbiriyle ilişkisini anlayabilmem için beynin içine girerek deneyler yapmam, beyin hücrelerinin elektrik akımlarını elektrotlarla kaydetmem lazım. Bunları ancak hayvan beyninde yapabilirim.
Basit bir örnek vereyim:
Güvercine kırmızı ve yeşil ışıklar gösteriyoruz. Yeşili gagaladığında iki saniye yem veriyoruz, kırmızıyı seçtiğinde üç saniye ışıkları söndürüyoruz. Bir süre sonra güvercin kırmızıyı sevmemeye başlıyor. Bunu ona öğrettikten sonra yeşil ve kırmızı enformasyonun hangi mekanistik yollarla karara bağlandığını çözmek için, sinir hücrelerindeki elektrik akımlarını, güvercin beynine yerleştirdiğimiz elektrotlarla kaydedip beyin birimlerinin görevlerini ve birbiriyle ilişkilerini anlamaya çabalıyoruz.
2011’de Belçika’da 6 ay süren bir bilimsel çalışma sonucu, güvercin beyninin parçalarının birbiriyle olan ilişkisini matematiksel modeller kullanarak ortaya çıkardık. Bu sonuç, benim 30 yıllık bilim hayatımın en önemli buluşlarından biriydi.
Böylece beynin mimarisinin ilkelerini, temel yapı mekanizmalarını, işleyiş kanunlarını bulmuş olduk.”
Kuşköy’de kuşdili araştırması
Güntürkün’ün en ilginç çalışmalarından biri, “kuşdili araştırması”...
Amerikan bilim insanlarının ortaya koyduğu bir teoriye göre insanın konuşma sisteminin asimetrisi, ünsüz seslerin akustik yapısına bağlı... Beynin sol hemisferi, ünsüzlerin tanınmasını daha iyi yaptığı için konuşma merkezi oluyor.
Güntürkün, bunun sağlamasını yapmak için hiç ünsüz kullanmayan bir dili incelemeye karar vermiş ve “kuşdili”ni keşfetmiş.
Tamamen ünlü seslerden oluşan bu ıslık dilini konuşan insanlarda sol hemisferin baskın olmaması gerektiğini düşünmüş. Bunu incelemek için de dünyada (Meksika ve Kanarya Adaları dışında) kuşdilinin konuşulduğu tek yer olan Giresun Kuşköy’e gelip araştırma yapmış. Kullanılan dilin, sağ ve sol hemisferdeki performanslarını ölçmüş ve sonuçta sol hemisferin ıslık dilinde de bir rol oynadığını kanıtlayarak, Amerikan bilim insanlarının söylediklerinin yanlışlığını ortaya koymuş.
Beyin nasıl karar alıyor?
Güntürkün’ün önemli çalışma alanlarından biri de beynin sağ ve sol lobları...
Güntürkün, 10 yıl önce Kemal Yalçın’a beyin loblarının işleyişini anlatırken şöyle demişti:
“İki beyin yarıküresini, içinden 200 milyon sinir lifi geçen, parmak kalınlığında bir köprü birbirine bağlıyor. İki beyin yarıküresi, birbirinden haberli olarak karar veriyor.”
10 yılda bu tezin tamamen yanlış olduğunu ortaya çıkarmış Güntürkün...
Şimdi iki lobun birlikte değil, tersine birbiriyle rekabet içinde karar aldığını savunuyor. Diyor ki:
“Beynin bir yarısı, ‘Sağa gitmek istiyorum’ derken, diğer yarıküre, sola gitmek isteyebilir. Bu durumda nasıl karar veriliyor?
Bana öyle geliyor ki, birbiriyle tartışıp karara bağlamıyorlar, her iki hemisfer, kendi kararını veriyor ve bu kararlar çelişkili olabiliyor. Bu durumda baskın olan hemisfer, öbürünün karar verme hızını yavaşlatıp işi bitiriyor.
Bunu tam ispatlayamadık, ama ispata doğru önemli adımlar attık.”
Nobel’e bir adım: Leibniz Bilim Ödülü
Geçen ay araştırmacı Kemal Yalçın’la İstanbul’da buluştuğumuzda, bana Ordinaryüs Profesör Onur Güntürkün için yazdığı biyografi kitabını hediye etmiş ve “Bu isme dikkat et. Çok yakında Nobel Tıp Ödülü’nü kazanan ilk Türk olacak” demişti.
Kitabı okudukça ben de buna inanmıştım.
Nitekim 3 gün önce, bunun hiç de hayal olmadığına dair ilk bir ipucu geldi:
Güntürkün, “Almanya’nın Nobel’i” sayılan “Leibniz Bilim Ödülü”nü kazandı.
Şimdi sıra Nobel’de...
Yayınevlerine önerim, bu mucize beyin araştırmacısının son derece ilginç hayat öyküsünün, bir an önce Türkçede basılması...
Artık gençlere, biraz da böyle rol modeller sunmanın zamanı gelmedi mi?