02.07.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
Pınar Ersoy / Aspen
MİLLİYET ASPEN'İ İZLİYOR
ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, Aspen Enstitüsü’nün mütevelli heyeti üyesi. Fikirler Festivali’nin demirbaşlarından. Dış politika ile ilgili her oturuma mutlaka katılıyor. Amerikan dış politika çevrelerinin hala en etkili isimlerinden. Kısa bir röportaj için buluştuğumuzda “Türkiye’ye gitmeyi çok seviyorum, kendimi Türkiye’ye ve kültürüne hakim biri (Türkofil) olarak görüyorum” diyor. Madeleine Albright ile Gezi Parkı protestoları sonrasında Türkiye-ABD ilişkilerini konuştuk.
n Türkiye’deki son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Başbakan Erdoğan’ın halkla konuşacağını ve yapıcı bir diyalog kurmaya devam edeceğini umuyorum.
n Türkiye ve ABD yakın müttefikler. Son durum bunu değiştirdi mi?
Hayır. Türkiye ABD’nin çok yakın müttefiki ve bence hem ikili olarak hem de NATO açısından çok önemli bir ilişki. Başbakan Erdoğan ve Başkan Obama daha yeni Washington’da bir araya geldi ve ilişkinin önemini gösterdi.
n Özgürlükler ve insan hakları burada bir faktör mü?
Bence bu konunun gündeme getirilmesi önemli. Dost ve müttefik olduğunuzda açıkça konuşabiliyor olmalısınız. İki ülke arasında resmi kanallarda neler konuşuluyor hiç bir fikrim yok ama ABD tabii ki hem demokrasiyi hem de şiddet içermeyen hareketleri önemsiyor.
n ABD’nin Türkiye’deki olaylara tepkisini nasıl deerlendiriyosunuz? Dengeli miydi?
Bence tepkimiz dengeli oldu. Türkiye bölgede Suriye başta olmak üzere birçok konuda lider. Elbette artık hükümette değilim ve hükümet adına konuşamam. Ama deneyimlerime dayanarak çeşitli seviyelerde, bizim demokrasi, diyalog ve Türkiye halkıyla pozitif ilişkilere desteğimizi açıklayan birçok görüşme yapıldığını tahmin ediyorum.
n Sizce protestolar Türkiye’nin Suriye ile ilgili çalışmalarını zorlaştırıyor mu?
Bence soru şu Başbakan Erdoğan ve hükümetinin dikkatinin içeride olanlar nedeniyle dağılıp dağılmadığı. Cevabını bilmiyorum. Daha yeni Ürdün’deydim ve bölgedeki zorlukları ve devletlerin ortak çalışmasının önemini görebiliyorum.
n Bugünün Türkiye’sini nasıl tanımlarsınız?
Bir ülkenin tamamını tanımlamak güç. Ama bence Türkiye bir demokrasi. Bence demokrasilerde hükümütlerin kendi halklarıyla diyalog yürütmesi gerekir. Son günlerde takip etmedim ama anladığım kadarıyla Başbakan Erdoğan bir diyalog başlatmak için daha niyetli olduğunun işaretlerini verdi ve bence bu en doğru yol. Sonuçta Erdoğan üç kez, büyük oy farkıyla seçildi. AKP seçimleri kazandı çünkü seçmenine hizmet götürdü. Benim için soru hep şu olmuştur: Yöneticiler kendi halklarıyla ne kadar iletişim halinde? Yoksa bağlantıları kopmuş mu? Bu olaylar yaşanana kadar benim izlenimim AKP’nin insanlarla iletişim halinde olduğu yönündeydi.
n Yaşananların Türkiye demokrasisinin “büyüme sancıları” olduğunu söyleyenlere katılır mısınız?
Demokrasi tek bir olay değildir, çok komplike bir süreçtir. Tüm yeni demokrasiler hem çoğunluk yönetiminin hem de azınlık haklarının önemini anlamalı. Mesela ben Erdoğan’ın Kürtlerle yaptığını çok ilginç buldum. Bu, azınlıkların haklarını öğrenmenin bir örneği. Şimdiki durum bu hakların farklı görüşleri ve çatışan çıkarları olan gruplara doğru nasıl genişleyeceği.
Kimdir
ABD’nin ilk kadın dışişleri bakanı Madeleine Albright (76), Jimmy Carter’ın başkanlık döneminde Ulusal Güvenlik Konseyi’nde çalıştı. Bill Clinton döneminde önce BM Büyükelçiliği, ardından 1997-2001 yılları arasında dışişleri bakanlığı yaptı. Kendi adını taşıyan danışmanlık şirketini 2001 yılında açan Albright, Georgetown Üniversitesi’nde de ders veriyor.
Madeleine Albright konuşmacı olarak katıldığı festival oturumlarında dünyadaki politik değişimleri ve gelişmeleri yorumluyor.
‘Irak’ta dersimizi almış olmalıyız’
“Şu an Ortadoğu’da yaşananlar bizim ömrümüzde göreceğimiz en büyük değişiklik olabilir, hatta Sovyetlerin çöküşünden bile büyük olabilir.” MadeleIne AlbrIght
Amerikan yönetimi, Ortadoğu’da 2011 yılında başlayan ve etkileri devam eden büyük değişime nasıl yanıt vermeli? Yeniden kurulan ikili ilişkilerde insan hakları bir öncelik olmalı mı? ABD’nin Ortadoğu’da herhangi bir etkisi hala var mı? Aspen Fikirler Festivali’nde dış politikaya ayrılan oturumlarda en çok bu soruların üzerinde duruldu. Cevapları ise ABD’nin bölgeye bakışı ve isyanlarda kendine biçtiği rolle ilgili önemli ipuçları veriyordu.
Birkaç oturuma yayılan tartışmalarda Türkiye çok fazla gündeme gelmedi. Daha sonra Madeleine Albright ile yaptığımız sohbette bunun nedenini sorduğumuzda “İnsanlar Türkiye ile ilgilenmiyor değil. Ama Mısır ve Suriye gibi ülkelere çok daha uzun süredir yoğunlaşmış durumdalar” dedi. Tartışmaların odağında ise Müslüman Kardeşler kökenli Muhammed Mürsi’nin iktidarına karşı protestolarla sarsılan Mısır vardı.
Amerikan dış politkasının en etkili kuruluşlarından Dış İlişkiler Konseyi’nin başkanı Richard Haas “Şöyle bir algı var: ABD’nin Mürsi’ye sırf seçimle iktidara geldi diye açık çek vermesi bekleniyor. Oysa bu Mursi’ye en fazla puan kazandırır. Bizim hedeflerimizi yüksek sesle dile getirmeye devam etmemiz gerekiyor” dedi. Albright ise Mursi’nin demokrasi ve çoğunlukuluk arasındaki farkı anlamadığına dikkat çekerek ABD’nin Mısır’a yaptığı yardımları şartlara bağlaması gerektiğini ancak tamamen vazgeçemeyeceğini söyledi.
ABD’nin dış politika kararlarında demokrasi ve insan haklarına ne kadar öncelik vermesi gerektiği oturumlarda uzun uzun tartışıldı. Uzmanların bu konudaki duruşlarını Madeleine Albright şu anekdotla özetledi: “Bakanlık yaptığım yıllarda insan hakları kuruluşları sürekli ‘Şu ülkede buna sesinizi neden daha çok çıkarmıyorsunuz’ derdi. Ben de onlara ‘Benden daha fazlasını istemek sizin işiniz. Benim işim ise ABD’nin çıkarlarını düşünmek’ yanıtını verirdim.”
Oturumlarda 21’inci yüzyılda Washington’ın elindeki en önemli dış politika araçlarından birinin bilgi ve kamu diplomasisi olduğu üzerinde özellikle duruldu. Bunun örnekleri uzun uzadıya tartışıldı. Ancak ABD’nin Ortadoğu’daki etkisinin artık çok sınırlı olduğu da argümanlar arasındaydı. Richard Haas, Mısır, Suriye ya da Ürdün’de mevcut ve olası krizlerde ABD’nin elinden bir şey gelmeyeceğini savundu: “2.5 milyon Amerikan askeri Irak ve Afganistan’da toplumu yeniden inşa etme projesinde görev aldı. Artık bazı dersler almış olmalıyız. Konu toplum ve politik sistemin değişimi olduğunda tüm çabalara rağmen ABD’nin başarabileceklerinin çok sınırlı olduğunu görmeliyiz. Suriye’de birçok şey yapabiliriz. Ama kimse çok şey yaptığımız için büyük sonuçlar elde edeceğimizi farz etmemeli.”
Mucize ilaç ne zaman gelecek?
YAKINDA DEĞİL
“Hastalar şunu anlamalı: Yeni, onları kurtaracak ilaç haftaya piyasaya çıkmayacak. Mevcut çözüm ve yöntemleri kullanmayı öğrenmeleri gerekiyor.” ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin (CDC) Direktörü Tom Frieden’in bu sözleri mucize ilaçlarla ilgili spekülasyonlara bugüne kadarki en net yanıt oldu. Aspen Fikirler Festivali’nde sağlık hizmetlerinin geleceği, yeni tedavi yöntemleri ile ilgili vizyon alındı. Mesela kanserli hastaların yaşam kalitesini artıran ilaçlar üretmeyi amaçlayan Onyx Eczacılık’ın yönetim kurulu başkanı Anthony Coles kanseri kronik bir hastalık haline getirmeye çalıştıklarını anlattı. Eczacılık devi GSK’nin Ar-ge bölümünün başındaki Moncef Slaoui obezite ve Alzheimer gibi hastalıkları daha belirtileri ortaya çıkmadan durduracak ilaçlar üretilmesi gerektiğini söyledi. Hemen hepsi bireysel gen haritaları sayesinde daha şimdiden kişiye ya da belli genleri taşıyan kişilere özel ilaçlar konusunda çok yol alındığının altını çizdi. Ancak yeni ve asıl devrim yapacak adımları atmakta zorlandıklarını anlattılar.
Moncef Slaoui “Şu anda bildiğim kadarıyla yalnzıca iki şirket antibiyotik araştırmalarına devam ediyor. Herkes bu alanı terk etti. Çünkü antibiyotik yeni bakterilere karşı özel üretiliyor. Ancak ilaç deneme süresini tamamlayıp piyasaya çıkana kadar yeni bakteriler çıkmış oluyor. Dolayısıyla anlamı kalmıyor” diye şikayet ediyor. Mount Sinai Tıp Merkezi’nin CEO’su Kenneth Davis ise Alzheimer kadar kritik bir hastalığa karşı yeteri kadar ilaç olmamasının nedenini anlatırken patent yasalarının sıkılığını anlatıyor. Davis “Bu tip ilaçların onay alması en az 15-20 yıl. Bazen bu süre daha da uzayabiliyor. İlacın piyasaya çıkma zamanı geldiğinde ise patenti bitmiş oluyor. Kapsamlı düzenlemeler gerekiyor” yorumunu yapıyor. ABD’de piyasaya sürülen tüm ilaçların onay mercii olan Amerikan Gıda ve Sağlık Dairesi’nin komiseri Peggy Hamburg de prosedürlerde aksaklıklar olduğunu, özellikle yönetmelikte değişikliğe gidilmesi gerektiğini ve fona ihtiyaç duyduklarını anlatıyor.
Aspen’de tanıdık bir yüz
Aspen Fikirler Festivali’nde bu yıl katılımcılar arasında CHP Bursa milletvekili Aykan Erdemir de vardı. Festivalin ilk bölümünü takip eden Erdemir twitter hesabından “Aspen’deyim. İnovasyonun kalbi, dünyanın en yaratıcı zihinlerini buluşturan Aspen Ideas Festivali’nde atıyor” yazdı.