Gündem Türkiye önemli bir değerini kaybetti

Türkiye önemli bir değerini kaybetti

21.04.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Dünyaca ünlü Türk bilim adamı Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu için Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Meclis Başkanı Çiçek başsağlığı mesajı yayınladı. “Türk Aynştaynı” olarak tanınan Sinanoğlu’nun cenazesi Türkiye’ye getirilecek

Türkiye önemli bir değerini kaybetti

Yaptığı buluşlar ve bilim çalışmalarıyla bilim dünyasına birçok katkılar yapan ve bilim dünyasındaki şöhretine atfen “Türk Aynştaynı” olarak nitelendirilen Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu ABD’de tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
2011’de hayatını kaybeden ünlü sanatçı Esin Afşar’ın ağabeyi olan Oktay Sinanoğlu için oluşturulan Facebook sayfasından yapılan duyuruda “Sayın hocamız, değerli bilim adamı, ülkemizin gururu, onuru, Türkçe savaşçısı, ülkesine ve milletine aşık Oktay Sinanoğlu gece saat 03.00 sıralarında vefat etmiştir. Hocamıza Allah’tan rahmet, başta eşi Dilek Sinanoğlu olmak üzere tüm sevenlerine başsağlığı dileriz” ifadesi yer aldı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Twitter hesabından ‘Prof. Oktay Sinanoğlu’na Allah’tan rahmet diliyorum. Cenazesinin ülkemize nakli için Miami Başkonsolosluğumuz gereken işlemleri takip ediyor’ açıklamasını yaptı. Sinanoğlu’nun cenaze töreniyle ilgili ayrıntılı açıklama daha sonra yapılacak.
“Her zaman saygıyla”
Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Sinaoğlu’nun vefatı sebebiyle şu mesajı yayınladı:
“Dünyanın seçkin bilim adamları arasında yer alan Prof. Dr. Sinanoğlu sadece ülkemizde değil; tüm dünyada bilimsel çalışmaları, yayınları ve kuramlarıyla her zaman saygı ile yad edilecektir. Türkçemizin bilim dili olması yolundaki gayretleriyle de dikkatleri çekmiş olan merhum Sinanoğlu’na Allah’tan rahmet niyaz ediyor, ailesine, sevenlerine ve bilim dünyamıza başsağlığı diliyorum”
TBMM Başkanı Cemil Çiçek de, yayımladığı mesajda, “Merhum Sinanoğlu’na Allah’tan rahmet, yakınları ve böylesine değerli bir bilim insanını kaybetmekten dolayı Türk milletine başsağlığı diliyorum” dedi.
28 yaşında profesör oldu
Oktay Sinanoğlu, diplomat babası Nüzhet Haşim Sinanoğlu’nun Türkiye Başkonsolosluğunda görev yapmakta olduğu İtalya’nın Bari şehrinde 1934 yılında doğdu. 1939’da İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasının ardından ailesiyle Türkiye’ye döndü. Sinanoğlu, ilk ve ortaokul eğitiminin ardından 1953 yılında dönemin en iyi eğitim kurumlarından biri Ankara Yenişehir Lisesi’nde eğitimine devam etti. Birincilikle bitirdiği bu okulun bursuyla ‘Kimya Mühendisliği’ eğitimi almak üzere ABD’ye gönderildi.
Amerika’nın en iyi okullarından University of California, Berkeley’deki 3 yıllık eğitimini de birincilikle tamamladı. 1957’de Massachusetts Institute of Technology’deki(MIT) eğitimini de tamamlayarak ‘Yüksek Kimya Mühendisi’ unvanı aldı. 1959’da Berkeley’de ‘Kuramsal Kimya’ alanında doktorasını tamamladı. Bir yıl sonra Yale University’de asistan profesör olarak çalışmaya başladı. Başarılı çalışmalarıyla kısa sürede dikkatleri üzerine çekti. 1960-1961 yıllarında ‘atom ve moleküllerin çok elektronlu kuramı’ ile doçentlik aldı. 1963’te 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını çözerek 28 yaşında ‘Profesör’ unvanı alarak ABD’de en genç yaştaki profesörlerden biri oldu.
1962 yılında ODTÜ’de ’Danışman Profesör’ oldu. Yale University’de çalışmalarına devam ederken 1973’te Almanya’nın prestijli bilim ödüllerinden “Aleksander von Humboldt Bilim Ödülü”nü de aldı. 1975’te Japonya’nın “Uluslararası Seçkin Bilimci Ödülü”nü kazandı; yine 1975 yılında özel kanunla Oktay Sinanoğlu’na ilk ve tek ‘Türkiye Cumhuriyeti Profesörü’ unvanı verildi.
1976’da Japonya’ya Türkiye Cumhuriyeti Özel Elçisi olarak gönderildi. Kendisi Türk-Japon kültür, bilim ve eğitim ilişkilerinin gelişmesine ciddi katkılar yaptı. Amerikan Bilim ve Sanat Akademisi’nin ilk ve tek Türk üyesi oldu. Meksika hükümeti tarafından yüksek Bilim Ödülü “Elena Moshinsky” ile ödüllendirildi. Moleküler Biyoloji disiplinin ilk profesörlerinden biri oldu. ‘DNA sarmalının çözelti içinde biçimde nasıl durduğuna’ açıklama getirdi. ‘Kuantum Mekaniği’ denilen konuya da ilgi gösterdi. Bu alanda birçok yeni çözümler yaparak akademik dünyaya katkı sağladı.
1993’te ülkeye döndü
1993’te Yale’deki görevlerini bıraktı ve emekli oldu. Türkiye’ye dönerek Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nde profesörlüğe atandı. 2002 yılında bu görevden de emekliye ayrıldı. Türkçe konusundaki çalışmalarıyla da öne çıktı. Eğitim dili olarak sadece Türkçenin kullanılmasını savunarak, İngilizce eğitime karşı çıktı. Matematiksel yapısından dolayı Türkçenin en iyi bilim dili olduğu tezini ortaya koyarak dünya çapında akademik geçerliliği olan kendi çalışmalarını bu tezine örnek olarak gösterdi.