Gündem Türkiye'de Kadınlar-Cinayetle hatırlanan kadınlar!

Türkiye'de Kadınlar-Cinayetle hatırlanan kadınlar!

05.03.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Kadınlar; Amerika’da tecavüze uğruyor, İran’da idam ediliyor, Afganistan’da kurşuna diziliyor, Tayland’da fuhuşa zorlanıyor, Mısır’da Tahrir Meydanı’na alınmayarak şiddetin farklı yönlerine maruz kalıyorlar. Kadına yönelik şiddet, Türkiye’nin de başlıca gündemi

Türkiyede Kadınlar-Cinayetle hatırlanan kadınlar

BAŞLARKEN

8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesi Milliyet “Türkiye’de kadınlar” yazı dizisi ile kadınların mağduriyetlerini, başarılarını, haklarını, ihtiyaçlarını sayfalarına taşıyor. Türkiye’de 1984’ten beri her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya devam eden 8 Mart öncesi söz kadınlar için çalışanlarda. Bugün dünyanın pek çok yerinde milyonlarca kadın şiddet tehdidi altında yaşıyor. Türkiye’nin de başlıca gündemi; kadına şiddet. İlk günün konuğu şiddete maruz kalarak hayatını kaybeden kadınların davalarının takipçisi olan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu.

Haberin Devamı

Lise öğrencisi Münevver Karabulut, 3 Mart 2009 tarihinde erkek arkadaşı Cem Garipoğlu tarafından testere ile bedeni parçalanarak öldürüldü. Cinayetten 197 gün sonra teslim olan Cem Garipoğlu, suçu işlediğinde 17 yaşında olduğu için indirim le 24 yıl hapise mahkum edildi. Babası Nida Garipoğlu hakkında “suçluyu kayırmak”tan dava açılmış olsa da beraat etti. Karabulut davası ile ilgili kimi haberlerin durumu magazinleştirerek aileyi mağdur ettiğini düşünen 30 kadın, “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”nu kurdu. Platformun Genel Temsilcisi Dr. Gülsüm Kav, İstanbul Temsilcisi Fikriye Yılmaz, Hukuk Temsilcisi avukat Gökçesu Özgül ve Sayman Fidan Ataselim, 4 yıllık mücadelelerini anlattı.

* Platformun kuruluşundan bahseder misiniz?
Dr. Gülsüm Kav: Kadınların erkek şiddetiyle öldürülmeleri, üstü örtülerek, magazinleştirilip ele alınıyordu. Bu durumu Karabulut cinayetinde fark ettik. Ailelerin cinayetler sonrası mağdur olması, davalara gerekli önemin verilmemesi bizde platformu kurma isteği oluşturdu. Gerçeğin üzerini örten bir terminoloji yerine ‘kadın cinayetleri’ ifadesini kullanarak platformu kurduk. Önce kadın cinayeti ile evlatlarını kaybeden ailelerin acısını kendi acımız olarak duyduk, onların arasına karıştık. İlk yürüyüşümüzü 16 Ağustos 2010 tarihinde gerçekleştirdik.

* Türkiye’nin her yerindeki kadın cinayetlerinin takipçisi, ailelerin destekçisi misiniz?
Fikriye Yılmaz: Kadın cinayetlerine karşı mücadele her il ve çok boyutlu siyasi bir alanı kapsıyor. 20 ilde davaları takip ediyor, 30 ilden başvuran kadınlarla çalışmalarımızı yürütüyoruz. Siirt’ten İzmir’e kadar her yerden kadınlar, aileler bize başvuruyor. Kadın cinayetine kurban giden kadınların davalarını takip ediyor, adliye önlerinde eylemler yapıyoruz.

* Dünya’da platformunuz biliniyor mu?
Yılmaz: Son dönemde platforma, Kanada, Avusturya, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Almanya’dan kadınlar başvuruyor. Örneğin Fransa’dan başvuran bir kadın arkadaşımız Paris Yarı Maraton Koşusu’nu üstünde logomuzu taşıyarak Türkiye’deki kadın cinayetlerine karşı koşacak.

* Bir kadın öldürüldüğü anda ailenin yanına gidip o günden itibaren desteğe mi başlıyorsunuz?
Yılmaz: Evet. Nerede bir kadın öldürülse, öldürüldüğü yere ilk 24 saat içinde gidiyoruz. Aslında öldürülen her bir kadın kendisine sahip çıkılmadığı için öldürülüyor fikriyle hareket ediyoruz. Bu kadınlara biz sahip çıkıyoruz. Bir kadının öldürüldüğü haberini aldığımızda sitemizden aileye bir çağrı metni yayınlıyor ve aileye ulaşmaya çalışıyoruz.

Haberin Devamı



Türkiyede Kadınlar-Cinayetle hatırlanan kadınlar

Haberin Devamı

* Kadın cinayetlerini durdurmak için çözüm önerileriniz neler?
Kav: Kadınların etkin korunmasının takipçisiyiz. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ı, kadın cinayetlerini kınayan net tutumlarla açıklamaya çağırıyoruz. Başbakan’ın Mardin’de kadına yönelik şiddete dikkat çekmesi ve kadınları seslerini yükseltmeye çağırmasını olumlu buluyoruz. Cumhurbaşkanı ise hiç açıklama yapmadı. Her ikisinden de cinayet işleyen erkeği kınamalarını bekliyoruz. Kadınlar için çalışacak Kadın Bakanlığı’nın kurulmasını da talep ediyoruz.

* Hukuksal desteğinizden bahseder misiniz?
Avukat Gökçesu Özgül: Kadınların etkin şekilde korunmasını sağlayacak olan yasaların kadınların yaşam hakkını korunması bakımdan önem taşıdığı bilincindeyiz. Bu bakımdan 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un hazırlık sürecinde kendi önerilerimizi Bakanlığa sunduk, komisyonlara katıldık. Ardından platformumuza başvuran pek çok kadın kardeşimizin uygulamada karşılaştığı sorunlar olduğunu tespit ettik. Bu sorunun sebebi kanunun uygulama yönetmeliğinin henüz yazılmamış olmasıydı. Bunun üzerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na giderek yönetmelik konusunda somut taleplerde bulunduk.

* Davalara katılımınız nasıl oluyor?
Özgül: Doğrudan avukatlığını üstlendiğim 6 dava var. Fakat bunun dışında diğer davaların hukuki sürecini takip ediyoruz. Ailenin avukatı olsa da platform olarak destek sağlamaya devam ediyoruz.

* Platformunuzun gelir kaynakları neler?
Fidan Ataselim: İnternet üzerinden bağışlar topluyoruz. Ulaşım için bize Kamil Koç firması destek sağladı. Şehir dışı davalara gidişimizin dışında düzenlediğimiz konferanslarda da katılımcılara servis aracı ayarlıyorlar. Şu anda ihtiyacımız toplantı ve eğitimlerimizi yapabilecek bir mekanımızın olması. Düzenli çalışmalar yürüttüğümüz İstanbul, Ankara, Eskişehir ve İzmir’deki belediyelerden destek bekliyoruz. Tüm kadınları ve herkesi dava, yol, eğitim, sms, iletişim, basılı materyal gibi masraflarımız için dayanışmaya çağırıyoruz. 2013 duvar takvimi bastırdık satın almak isteyenler siteden bize ulaşabilir: http://kadincinayetlerinidurduracagiz.net/

Haberin Devamı

Türkiyede Kadınlar-Cinayetle hatırlanan kadınlar

‘8 Mart 8 Kadın’ projesi kapsamında Hülya Avşar ve Ezgi Mola’nın da
aralarında bulunduğu ünlü isimler, şiddet sonucu öldürülen kadınların yerine geçti.

Haberin Devamı

Platform 8 Mart için kadınlara sesleniyor

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için kadınlara şöyle sesleniyor:
“Türkiye’de şu anda kadınların canları pahasına kendi hayatlarını seçme mücadelesi var. Kadınlar çalışabilmek, toplumsal hayata katılabilmek, memnun değil ise boşanabilmek, istedikleri gibi giyinebilmek istiyor. Ölümü pahasına direnen kadın hayattan haklarını istiyor. Her kadın ölümü bu uğurda verilmiş bir mücadeledir. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, hak arayan ailelerle beraber 9 Mart’ta Taksim’de yürüyecek. Kadınlar günü bu mücadeleye armağan olsun. Bizi kadınların öldürülmediği bir Türkiye’ye yaklaştırsın.

25 dava takipte

Platform kurulduğu günden bu yana 25 davanın takipçisi oldu. İşte o davalardan bazıları:

* Eylem Pesen (2009): 17 yaşında eşi tarafından öldürüldü. Katil zanlısı eş, Eylem’in cansız bedeninin üzerinden iki kez arabayla geçti. 4. yılına giren davada sanık, “Diğer kadın katillerinin yararlandığı indirimlerden yararlanmak istiyorum” dedi.

* Esin Güneş (2010): Siirt’in Tillo ilçesindeki kayalıklardan düşerek öldü. Güneş’in ölümüyle ilgili ODTÜ’nün hazırladığı rapora göre fizik kuralları uyarınca düşmenin “itme” sonucu gerçekleştiği ortaya çıktı. 2010 yılından bu yana serbest olan eş Güven Güneş geçtiğimiz günlerde bu raporun açıklanması ile tutuklandı.

* Ayşe Paşalı (2010): Boşanmak istediği için eski eşi tarafından 11 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Katiline ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.

* Gülay Yaşar (2011): 28 yaşında eski eşinin evinin penceresinden düşmüş bir şekilde bulundu. Ölmeden önce eski kocası tarafından tehdit edildiği için şikayette bulunmuş, bu başvuru üzerine açılan davada sanık 6 yıl hapis cezası almıştı. Ölümüne ilişkin dosya savcılık aşamasında kapandığından dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde sürüyor.

* Tuba Genç (2012): Adana’da sevgilisi Tahsin Can Bulat tarafından öldürüldü. Sanık, kürtaj olduğu için öldürdüğünü, evlenmek üzere olduklarını iddia etse de belediye evlenme başvurusunun olmadığını belirtti.

* Ferdane Çöl (2012): Boşanmak istediği eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Öldürüldüğünde koruma altındaydı.

* Pınar Ünlüer (2012): İzmir’de kendisiyle barışmak isteyen sevgilisi tarafından öldürüldü.

* Türkan Yılmaz (2012): Kuşadası’nda eşi tarafından boğularak öldürüldü.

* Dilber Keskin (2012): Boşanmak istediği eşi tarafından 11 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Öldüğünde koruması vardı.

* Gülşah Aktürk (2012): Van’da öğretmenlik yaptığı sırada beraberlik teklifini kabul etmediği kişi tarafından ailesini ziyarete gittiği Konya’da öldürüldü. Gülşah hayati tehlikesinin farkında olarak şikayetçi olmuştu.

* Emine Yayla (2012): Süleyman Yayla boşanmak istediği eşini kaldığı baba evine camdan girerek öldürdü.

* Melek Karaaslan (2012): Eşi ve onun ailesi tarafından kapatıldığı tuvalette 3 ay boyunca tutulan ve sürekli şiddete maruz kalan Melek Karaaslan, tedavi altına alındığı hastanede hayatını kaybetti.

* Gönül Dilekçi (2013): Boşanma davası açtığı eşi tarafından öldürmeden önce bir kez bıçaklamıştı. Gönül evden kaçarak bir ailenin yanına sığındı. Katil Gönül’ün sığındığı aile evinde onu buldu, camdan girerek öldürdü. Dava henüz açılmadı.

* Ayşe Acar (2013): Şiddet gördüğü eşinden boşanmak istediği için çocuğunun gözü önünde boğularak öldürüldü. Ayşe öldürüldüğü gün boşanmak için mahkemeye başvurmuştu.

* Gülşah Sarcan (2013): Boşandığı eşi tarafından, barışma teklifini kabul etmediği gerekçesiyle 8 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Cesedi TEM Otoyolu’nda bulundu. 2013’ün ilk kadın cinayeti olarak kayıtlara geçti.

YARIN: Kadınların hukuksal hakları, kürtajda son durum ve kürtaja sağlık perspektifinden bakış.