19.06.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
ESRA ALUS İstanbul
Çağlayan Adliyesi’ndeki duruşmada, ilk olarak Prof. Dr. Yalçın Küçük’e söz verildi. Küçük, “TÜBİTAK’tan beklenenlerin gelmemiş olmasına bir açıdan memnun oldum” dedi ve özetle şunları söyledi: “Çünkü bizim davamızın bu tür bilirkişi raporları ile ilgisi yok. Bizim ile ilgili iddiaların bilirkişi raporu gelmeden de doğru olmadığına gerçek dışı olduğuna hükmedebilirsiniz.
Bizi tanıyacaksınız. Kimi yargılıyorsunuz? Onu bir görmeniz lazım. Ben kimim? Bana, ‘kabadayı profesör’ diyorlar. Korgeneralinden erine kadar bana verdikleri isim kabadayı profesör. Bazılarına göre filozof, bazılarına göre hukukçu. Ben TÜBİTAK kurulduğu zaman Başbakanlık danışmanıydım. Devlet Bahçeli asistanımızdı.”
‘Tuncay Özkan sendromu’
Yazar Melih Altınok’un “Yalçın Küçük suçtur” dediğini söyleyen Küçük, şöyle devam etti: “Nedim Şener bir numarada. Yalçın Küçük suçtur. Sait Çakır burada, ‘Benim suçum konuşmaktır’ dedi. Suça ceza veremezsiniz. Suçluya ceza verirsiniz. Fiile ceza veremezsiniz, faile ceza verirsiniz. Ben suç olduğum için, fail değilim. Bana ceza veremezsiniz. Bana yaklaşanlar iyi olmuyor. Uyarıyorum. Ben suç işlemem savcılığa bile laf etmem. Kağıda yazdım ‘Zekeriya Bey beni tutuklayacaksınız, bu görevden alınacaksınız’ dedim. Alındı.”
Bu sözler üzerine Başkan Ekinci, “Zekeriya bey mi gitti?” diye sordu. Küçük de Savcı Cihan Kansız’dan söz ettiğini söyledi. “Engizisyon mahkemelerinde olduğu gibi bu davaların bir özelliği vardır” diyerek sözlerine devam eden Küçük, “İspat ortadan kalkmaz. Balyoz davasını da biliyorsunuz. Mütalaa bir şey değiştirmez. Bu davalara ‘Tuncay Özkan sendromu’ diyorum.
Her duruşmada kalkıp bana suçumu söyleyin diyorum. Beni niye yargılıyorsunuz? Bütün siyasi davalar imzasız adı olmayan mektuplar. Siz yanlıştasınız. Ne adı var, ne yazarı var” dedi. Küçük, şöyle devam etti: “Yazık değil mi size? Yazık değil mi bana? Ne kadar yatacağımızı, ne alacağımızı hiçbirimiz bilmiyoruz. 100 yıl tutun beni umurumda değil. Görüyorsunuz, ne kadar tutarsanız beni o kadar gençleşiyorum. Bizlerin uzun tutuklanması iktidarın olduğunu belli ediyor. ”
Başkan Ekinci’den Twitter uyarısı
- Davanın son oturumunda tahliye olan gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık adliyenin ön kapısından girmenin mutluğunu yaşadı. Şener, adliye girişinde, “Adliyeye bu kapıdan girmek gerçekten güzel” dedi.
- Duruşmayı, AK Parlamenterler Meclisi’nden bir heyet de izledi. Heyeti, salona İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Fikret Seçen getirdi.
- Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Başkan Ekinci, “Twitter’dan haber geçiyormuşsunuz, lütfen telefonlarınızı kapatın” diye uyarı yaptı.
- Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkan Yardımcısı Philippe Leruth da “Türkiye’de bir tek gazeteci cezaevinde kalmayana kadar, dayanışmamızı sürdüreceğiz” diye konuştu.