Yaratıcılık için sanat eğitimi şart

ÖĞRENCİLERİN başta kendilerini iyi ifade edebilmeleri, yeteneklerini geliştirmeleri, bakış açılarını genişletmeleri ve yaratıcılıklarını artırmaları için sanat eğitimi oldukça önemli. Bu anlamda derslerimizde kullanılan olabildiğince farklı yöntem ve teknik, sanat eğitimi sürecini biz öğrenciler ve öğretmenlerimiz açısından eğlenceli ve daha öğretici kılıyor.

Modern sanat eğitiminin önemi ve öğrencilere sağladığı faydalarla ilgili Mektebim Koleji Görsel Sanatlar Bölüm Başkanı Çiğdem Biçici ile konuştuk.

Modern sanatta eğitim süreci nasıl olmalı?

Çocuklarımızın görsel-uzamsal düşünmelerini sağlamak ve zihinsel birikimlerini iki veya üç boyutlu düzlemde somutlaştırmalarına yardımcı olmayı amaçlayacak bir süreç uygulanmalı. Sanat eğitimi sadece ressam, heykeltıraş, fotoğrafçı yetiştirmeye hizmet etmez; sanatı seven, algısı açık, çevresini ve toplumu sorgulayan, meraklı, inceleyen ve yaşadığı toplumla birlikte dünyayı araştıran bireyler yetiştirmektir. Eğitim sistemleri içerisinde yenilikçi sanat eğitimi çok önemli. Çünkü sanatın kazandırdığı yaratıcılık, düşünce aktarımı, ifade özgürlüğü, el becerileri, entelektüel altyapı bireye dolayısıyla topluma yaşam kalitesini artırma anlamında önem kazandırmakta.

Siz öğrencileriniz için nasıl bir yol izliyorsunuz?

Mektebim Koleji Görsel Sanatlar Bölümü olarak uyguladığımız sanat eğitimi, öğretim yöntem ve teknikleri çocuğa özel yani bireyseldir. Çünkü her çocuk özel ve farklıdır. Dolayısıyla bu farklılık teknik ve yöntem açısından çeşitli açılardan yaklaşmayı gerektirir. Öğrenciler yetenek alanı olarak gördüğü Görsel Sanatlar dersine karşı bir çeşit önyargı içindeler. Çocuklar derste eğlenerek ve öğrenerek çalışmalarını yaparlar. Bölüm olarak bu konuda çok hassas davranmaktayız. 4 yaştan sonra çevre ve insan algısı düşünsel olarak oturmaya başlayan çocuklara müdahale edilmemelidir. Bu bağlamda çocuk çalışmasını dilediğince yapmalı, hayal ettiği gibi istediği rengi kullanarak kendini dilediğince anlatmalıdır.

Yetenek sizce nedir?

Yetenek aslında bakış açısının zenginliğidir. Kendini ifade etme durumunda seçilen yöntemlerin çeşitliliğidir. Dolayısıyla belli bir monotiple kategorize edilemez. Burada ifade etmek istediğimiz; Çocuğa olabildiğince farklı yöntem sunmak ve onun kendine yakın olan tekniği kendi iradesiyle seçmesini sağlamaktır. Sanat eğitimi süreç olarak oldukça hassas bir ruh durumudur. Öğrencimize yaklaşımınız aldığınız sonucu büyük oranda etkiler.

Sanat eğitiminin faydaları nelerdir?

Sanat eğitimcileri öncelikle eski eğitim metotlarını bırakmalı standardın dışına çıkmalı, dersi öğrenciye sevdirilmeli. Sanattan soğumuş, kısıtlanmış, dışlanmış, duygularını doğru ifade edememiş hırçın bir nesil yetişmesine vesile olmayalım. Duygusal yönden güvensizlik, saldırganlık, korku gibi olumsuz duygular yaşayan ve davranışlar sergileyen çocuklarımıza mutlaka sanat eğitimi verelim, onları doğru yönlendirelim. İnanıyorum ki sanatın etkisiyle olumsuz davranış ve duygular, olumlu davranışlara dönüştürülebilir. Burada biz Sanat eğitimcilerine düşen görev ise, çocuklarımızın seçtiği yöntemde onlara teorik ve teknik bilgi desteği vermektir. Mektebim Okulları’nda kendini özgürce ifade eden mutlu bireyler yetiştirmek temel amacımızdır.

Sanata çağrı

Mektebim Koleji Güzel Sanatlar Lisesi’nin düzenlediği, yıl boyunca öğretmenler ve öğrenciler tarafından yapılan çalışmaların sergileneceği Karma Resim Sergisi 20 Haziran’a kadar Beyoğlu İstasyon Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, Mektebim Koleji Güzel Sanatlar Lisesi’nde eğitim gören 9, 10 ve 11. sınıf öğrencilerinin 2014-2015 eğitim-öğretim yılı içerisinde oluşturdukları desen, akrilik tuval ve heykel çalışmalarını kapsıyor. Sergide 11. sınıf öğrencilerinin Atatürk, portre, müzik temalı çalışmaları, 10. sınıf öğrencilerinin reprodüksiyonları ve 9. sınıf öğrencilerinin soyut çalışmaları görülebilecek.

İki nehrin sarmaladığı şehir: Edirne

Meriç ve Tunca nehirlerinin topraklarından geçtiği, Bizans ve Osmanlı kalıntılarıyla tarihin izlerini taşıyan Edirne, genç ziyaretçilerin akınına uğradı. Mektebim Koleji öğrencileri olarak tur rehberleri eşliğinde doğal ve tarihi bilgiler alarak dolaştığımız gezimiz, meşhur ciğer tavacıların ziyaret edilmesiyle son buldu. İstanbul’a yakın, tarihin ve doğanın birbirine kenetlendiği Edirne hakkında neler biliyoruz?
Avrupa’ya açılan kapı
Türkiye’nin en batısında yer alan Edirne, Marmara Bölgesi’nin Trakya kesiminde, Yunanistan ve Bulgaristan sınırındadır. 2013 sayımına göre şehir nüfusu 150 bin 260, toplam nüfusu ise 164 bin 48’dir. Türkiye’yi Avrupa’ya bağlayan karayolu üzerindeki sınır şehridir. Edirne, Tunca, Arda ve Meriç ırmaklarının buluştuğu düzlükte kurulmuştur. Karasal iklim hâkimdir. Edirne civarına bilinen ilk yerleşimciler, Trak kabilelerinden Odrisler ve Bettegeriler’dir. Roma ve Bizans İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü topraklarda bulunan Edirne, uzun yıllar Osmanlı Devleti’nin başkenti olmuştur. I. Dünya Savaşı’ndan Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilgiyle çıkmasının ardından Edirne, Temmuz 1920’de Yunan işgaline uğramış, Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla sonuçlanmasıyla 25 Kasım 1922’de nihai olarak Türk egemenliğine girmiş ve Lozan Anlaşması’yla Yunanistan’dan savaş tazminatı olarak geri alınan Karaağaç’ın 1923’te Türkiye’ye katılmasıyla ilin sınırı bugünkü halini almıştır.
Dinlerin buluştuğu yer
Edirne’de Mimar Sinan’ın “ustalık eserim” dediği Selimiye Camii, Üç Şerefeli Cami ve Eski Cami, Dar-ül Hadis Camii Edirne’nin en önemli eserlerini oluşturur. Ayrıca Hıristiyan kültürüne ait Kale içinde bulunan İtalyan Katolik Kilisesi, Kıyıkta bulunan Sveti Georgi Bulgar kilisesi ve Kirişhane’de bulunan Sveti Konstantin-Elena Bulgar Kilisesi vardır. Ayrıca Yahudi kültürüne ait Kale içinde Edirne Büyük Sinagogu bulunur. Bu, Türkiye sınırları içerisindeki en büyük, Avrupa’daki 3. büyük sinagogdur. Osmanlı döneminde kullanılan saraydan Adalet Kasrı haricinde bir bina kalmamıştır, önünde seng-i arz ve seng-i ibret. Kum Kasrı Hamamında restorasyon çalışmaları devam etmekte. Matbah-ı Amire’de (Saray Mutfağı), 2013’te restorasyon çalışmaları tamamlanmış. Saray mutfağının müzeye dönüştürülmesi planlanıyor.

İngilizce eğitimine oyuncaklı destek

Çocuklara İngilizceyi eğlenerek öğretmek ve tüm çocukları İngilizce fobisinden kurtarmak amacıyla Hekimoğlu Alipaşa İlkokulu’nda oyuncaklarla yabancı dil eğitimi veriliyor

İSTANBUL başta olmak üzere Türkiye genelinde farklı projeleriyle ön plana çıkan devlet okulları eğitimde iyi örnekler başlığı altında çalışmalarını sürdürüyor. Geçtiğimiz günlerde Hekimoğlu Alipaşa İlkokulu’nda okul yöneticileri, oyun ve oyuncakla “Yabancı Dil Eğitimi” gerçekleştirilecek bir proje sınıfı açtı. Biz de Mektebim Koleji olarak okulu ziyaret ettik ve Okul Müdürü Orhan Tümsavaş’tan proje hakkında bilgi aldık.

Uyguladığınız projeyi anlatabilir misiniz?

İngilizceyi nasıl daha iyi öğrenebiliriz diye düşünündük ve dünyanın farklı ülkelerindeki yabancıl dil eğitim modellerini inceledik. Özellikle eğitim sistemiyle ilgili başarılarıyla öne çıkan Finlandiya’dan ve modellerinden yararlanarak oyun ve oyuncaklarla gerçekleştirilen bir eğitim projesi başlattık. Bu projede çocuklarımız yabancı dil eğitimi alırken eğlenerek öğreniyorlar.

Projedeki amaç nedir?

Çocuklara İngilizceyi eğlenerek öğretmek ve tüm çocukları İngilizce fobisinden kurtarmak. Onlara dramalar, şarkılar ve türkülerle anlatmak, zihinlerinde İngilizcenin yer etmesini sağlamak istiyoruz.

Sizce Türkiye’nin eğitim sisteminde ne gibi değişiklikler yapılmalı?

Bence öncelikle amaç özgür bireyler yetiştirmek olmalı. Katı kurallar yerine doğruyu göstermeye yönelik çalışmalar yapılmalı. Öğrencileri 5 gün okula göndermek yerine çarşamba gününü tatil yapıp cumartesi günü öğlene kadar eğitim olmalı. Bu şekilde öğrenciler daha motivasyonlu ve hazır olacaktır.

Peki, dünyada başarılı görülen Finlandiya Eğitim Sistemi nasıl?

Finlandiya’da çocuklar 16 yaşına kadar eğitim alıyorlar ve ilk sınavlarına ülke genelinde giriyorlar. Bu sistem öğrencilerin sınav için değil bilgi için okula gelmelerini sağlıyor ve dolayısıyla ülkenin başarı oranını artırıyor. Finlandiya’da öğrencilerin zorunlu okula başlama yaşı yedi. Finlandiya’da daha çok drama, tiyatro ve oyunlarla öğrenme mümkün. Okul ise çocukların rahat edebileceği kendini evinde gibi hissedeceği ortamlar. Finlandiya’da öğrencilere ev ödevi verilmez çünkü öğrenmenin yeri okul olarak görülür. Eğer bir sınıfta ses çıkmıyorsa o öğretmen soruşturmaya alınıyor çünkü sistem tamamen oyunlarla öğrenmek olduğu için ses çıkması normal karşılanıyor.

MEKTEBİM’DEN HABERLER

Haydi, kepler havaya

Mektebim Koleji, 2015-2016 eğitim öğretim yılı mezunlarını Keremcem eşliğinde geleceğe uğurluyor. 12. sınıf öğrencilerinin katılacağı ve kariyer hedeflerine ilk adımı atmadan önce aileleriyle bir araya gelerek coşkuyla kutlayacağı Mezuniyet Töreni, 11 Haziran Perşembe günü Büyükçekmece Kültür Park Festival Alanı-Anfitiyatro’da gerçekleşecek.