06.02.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
0
Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanı Şener Güngör ve 8. Ceza Dairesi üyesi Hamdi Yaver Aktan ortak gerekçelerinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler sözleşmelerinden örnekler vererek, "Felsefi yaklaşımda da Kanta göre bir kişinin hürriyetini diğer kişinin hürriyetiyle bağdaştırmak gereklidir" dedi. İki üye, Arthur Millerin Cadı Kazanı oyunundan örnek vererek şu ifadeleri kullandı: "17. yüzyıl Amerikasında Salem köyünde yaşanan cadı avı anlatılırken, Münferit bir zulüm karşısında mazlumlara sadece acınabilir. Böylesi bir durumda bizlere de acınacağı gibi. Ama hiçbir baskı olmaksızın da toplumsal bir hayat kurulamaz. Düzenle özgürlük arasında bir denge bulunmak zorundayız denilir." Milli Gazete yazarı Selahattin Aydarın, laikliği savunanları dinsizlikle suçladığı yazıyı bir oy farkla "suç saymayan" Yargıtay Ceza Genel Kurulunun (YCGK), "Oku, Rabbinin adıyla oku" ayetiyle çeliştiği için yazının okuyucu kitlesince de kabul görmeyeceği görüşüne, muhalif üyeler de "ayetle" yanıt verdi. Karşı oy yazılarında, "Bakara, Nisa, Enfal, Tevbe, Ahzap, Muhammed surelerinin tam 19 ayetinde kâfirlerin öldürülmeleri buyurulmuştur" denildi. Başkan Güngör ve üye Aktanın, AİHMnin, kapatılan RP ve Leyla Şahin davalarında, türbanın kamusal alanda kullanılamayacağına, şeriata ilişkin söylemlerinin hoşgörüsüz olduğuna yönelik yorumlarda bulunduğu belirtildi. AİHMnin, şok edici fikirlere özgürlük tanınırken, başkalarına zarar verecek söylemlerden kaçınılması gerektiğini vurguladığı anımsatıldı. 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker de, şeriatın farklı kurallarının, yavaş yavaş benimsetilmesine yönelik açıklamaların, eski modele taban yaratmak amacını taşıdığını savundu. Ülker, Türkiyeye ılımlı İslam Cumhuriyeti modelinin yakıştırıldığını belirterek, şeriatın başka düşünceye yaşam hakkı tanımayan bir model olduğunu, bu nedenle ifade özgürlüğünü kendisine kalkan yapamayacağını vurguladı. Ilımlı İslam 8. Ceza Dairesi üyeleri Mehmet Hulusi Özek ve Ali Erol Özgenç de, "İnanç bağnazları, laikliği Tanrının iktidarının gasp edilmesi olarak yorumladıklarından, laikliği dinsizlik olarak nitelendirmektedirler" dedi. İki üye, 10 asırlık şeriat tortusunun henüz silinmediğini, yakın komşuların ve tarikatların cumhuriyeti tepelemek için uğraştıklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Başkaldırılar, katledilen aydın, Hizbullahın mezar evlerinden çıkan cesetler, İstanbulda patlayan bombalarla öldürülen yüzlerce masum insan bunun apaçık delilleridir."Özgenç ve Özek, İslami söylemde "küfür ehli" yani kâfir sözcüğünün "öldürmek" mesaj ve emrini taşıdığını savundu. Tortusu var Karara tepkiler Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Yargıtayın kararını, AİHM kararı ve AİHSni esas alarak verdiğini belirtti. Çiçek, "Meseleyi düşünce özgürlüğü anlamında almamız daha doğru olur. Onu, onun dışına taşıyarak yorumlarsanız doğru olmaz" dedi. CHP lideri Deniz Baykal da şunları söyledi: "Önemli olan laiklik ilkesine sahip çıkma irademizdir. Bu iradenin, ceza tehdidine gerek kalmadan insanlarımızın anlayışının doğal uzantısı olarak sahiplenilmesi en güzelidir. Önemli olan, dinin, mezhebin, inançların ve etnik kimliğin siyasete aktarılmasının uygun olmadığı konusundaki ortak anlayıştır. Karar, doğru bir anlayışı ve Türkiyenin bu anlayışı gerçekleştirdiği umudunu yansıtmaktadır. Bunun doğru çıkması en büyük temennimizdir." İşçi Partisi ise kararı vahim olarak nitelendirdi.