18.05.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
0
Müzakere halindeyken saldırıya uğrayan 2. Daire üyelerinden Yücel Özbilgin yaşamını yitirirken, Daire Başkanı Mustafa Birden, üyeler Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ve Tetkik Hâkim Ahmet Çobanoğlu yaralandı. Danıştay, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir saldırıya uğradı. Öğrencilerin, Cumhuriyet'in temel öğesi olan laiklik doğrultusunda yetiştirilmesi gerektiğini belirterek, okula türbanıyla giden anaokulu öğretmeninin müdürlük yapamayacağı kararını alınca hedef gösterilen Danıştay 2. Dairesi, avukat Alparslan Arslan'ın kurşunlarına hedef oldu. Önceki gün de Danıştay'a girdiği ortaya çıkan Arslan, dün otomobilini Necatibey Caddesi üzerine park ettikten sonra yürüyerek Danıştay'a geldi. Bu sırada yan taraftaki Orduevi'nin kameralarına takılan Arslan, avukat kimliğini göstererek girdiği Danıştay'da, belinde "hayalet silah" olarak bilinen Glock marka tabanca bulunmasına rağmen X-ray cihazından da rahatlıkla geçti. Binaya ikinci kez geldiği anlaşıldı 2. Daire'nin bulunduğu ek binaya yürüyen Arslan, asansöre bindi ve 6. katta indi. 2. Daire'nin bulunduğu 5. kata inen Arslan, bir dakika önce çaycının girdiği kapıdan, sekreter Aynur Taslı'nın odasına geçti. Taslı'ya, "Mustafa Bey burada mı?" diye soran Arslan, "Müzakere var, giremezsiniz" yanıtı aldı, ancak Birden'in odasının kapısının açık olduğunu fark etti. Çay servisi yapılırken silahını çekerek odaya dalan Arslan, iddiaya göre, "Ben Allah'ın elçisiyim. Allah'ın askeriyim" dedi. Arslan, kapıya en yakın yerde oturan ve o sırada ayağa kalkan Çobanoğlu'nu omzuyla itti, dosyalar üzerinde müzakerede bulunan üyelere kurşun yağdırmaya başladı. 'Mustafa Bey burada mı?' Danıştay Başkan Vekili Tansel Çölaşan'ın anlatımına göre, 11 el ateş eden Arslan'ın silahından çıkan kurşunlar Birden, Özbilgin, Gönenç, Özdemir ve Çobanoğlu'na isabet etti. Üye Kamuran Erbuğa, saldırı sırasında masanın altına girerek yara almadan kurtuldu. Odadaki çaycı da yaralanmadı. Odadan çıkarken bağıran Taslı'ya susması için silahını doğrultan Arslan, koridorda havaya bir el ateş ettikten sonra merdivenlere yöneldi. Koridorda havaya ateş etti Ek binayla ana binayı birleştiren tünel çıkışında güvenlik güçleri ve memurlarla karşılaşan Arslan, silahını yeniden belinden çıkardı ve "Üstüme gelmeyin, hepinizi öldürürüm" dedi. "Ben Osmanlı'nın torunuyum. Allah'ın gazabı Danıştay'ın üzerine olacak" diye bağıran Arslan, polislerin üzerine geldiğini görünce "Allahuekber" şeklinde tekbir getirerek silahını yeniden ateşledi. Polis, Arslan'ı üzerine atlayarak etkisiz hale getirdi. Mermisi bitince polisler yakaladı Arslan'ın yakalandığı sırada 2. Daire katına çıkan Danıştay Başkanı Çörtoğlu ve üyeler, kanlar içindeki arkadaşlarını görünce dehşete düştü. Çörtoğlu, arkadaşlarının konulduğu ambulansla hastaneye gitti. Türban kararında karşı oy kullanan Özdemir'in de saldırıda yaralanması, Arslan'ın hedef gözetmeksizin ateş ettiği şeklinde yorumlanırken, polis, Arslan'ın "kesinlikle tüm üyeleri öldürmek için ateş ettiğini" söyledi. Daire Başkanı Birden'in yakın çevresine "Her gün bir tehdit telefonu geliyor. Artık çok sıkıldım" dediği ifade edildi. Çörtoğlu ve üyeler dehşeti yaşadı Danıştay 2. Dairesi, eğitim-öğretim kurumları, buralarda çalışan kamu görevlileri, üniversitelerle ilgili idari işlemlerin yargısal denetimini yapıyor. Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu'nun talimatıyla Danıştay binasına dev bir Türk bayrağı asıldı. Başörtüsü kararını alan daire Arslan, önceki gün 34 BE 0126 plakalı bir araçla Ankara'ya geldi. Danıştay'a giden ve Birden'in makam odasına gelen Arslan, zorlamasına rağmen kilitli kapıyı açamadı. Bu sırada çevredekilerin "Kimi arıyorsunuz? Yardımcı olalım" uyarısıyla karşılaşan Arslan, birisine baktığını söyleyerek kattan ayrıldı. Şüpheli duruma karşın Arslan'ın olağan ziyaretçilerden biri olabileceği düşünüldü ve güvenlik kamerası görüntüleri incelenmedi. Bazı Danıştay üyeleri Arslan'ın bu ilk ziyaretini "keşif amaçlı" olarak yorumladı. Saldırganın üzerinden Vakit gazetesi kupürleri, aşırı milliyetçi görüşleriyle bilinen "Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği"nin kimlik kartı ve Ulusal TV kartviziti çıktı. Arslan'ın aracında başka bir Glock'la, 14 milimetre çapında bir silah daha bulundu. Arslan'la birlikte Danıştay'a giren iki şüphelinin gözcülük yaptığı, yanlarında bir silah bulunduğu ve aranmalarına başlandığı kaydedildi. 'Vakit'le yakalandı ÇEVRESİNDEKİLER SALDIRGAN ALPARSLAN ARSLAN'I ANLATTI: Dindar ve ülkücü bir kişi Alparslan Arslan, çevresinde "ülkücü" kimliğiyle tanınıyordu. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Arslan, öğrencilik yıllarında ülkücü hareketin içinde yer aldı. Asabiyetiyle tanınan Arslan stajını da, Sedat Peker'in avukatlarından Hakkı Kurtulmuş'un yanında yaptı.Bingöl Kiğı'ya bağlı Nacaklı köyü nüfusuna kayıtlı ve 1977 doğumlu olan Arslan'ın ailesi Elazığ'da yaşıyor. Babası ilköğretim müfettişi olan Arslan, lise ve üniversite eğitimini İstanbul'da tamamladı. Doğancılar ve Burhan Felek liselerini bitiren Arslan, 1994'te Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazandı. Arkadaşları, ülkücü ve BBP'ye yakın olduğunu söyledikleri Arslan'ın, öğrenci olaylarında ön saflarda yer aldığını anlattı. Arslan, Kadıköy'de Avukat Ahmet Kılıç'ın bürosunda 6 ay çalıştı. 2001'de İstanbul Barosu'na kayıt yaptıran Arslan, 6 ay sonra bürodan ayrıldı. Kılıç şunları anlattı: "Biraz başına buyruk bir arkadaştı, asabiydi. Çok konuşkan değil, kendi halinde ve asosyaldir. Herhangi bir tarikat üyeliği olduğunu sanmıyorum."Yeditepe Hukuk Bürosu'nun da ortağı olan Arslan, 2 yıl öncesine kadar Üsküdar'daki Arakiyeci Hacı Cafer Mahallesi'nde iki arkadaşıyla aynı evi paylaşıyordu. Apartman sakinlerinden emlakçı Emin Aksoy, 2003'te apartman aidatını ödememesi nedeniyle tartıştığı Arslan'ın kendisine kafa attığını anlattı. Arslan'ın Hizbullah bağlantısı iddiaları emniyet kaynaklarınca doğrulanmadı. Akli dengesi yerinde olduğu anlaşılan Arslan'ın silah ruhsatı almadığı ve bir partide kaydının bulunmadığı ortaya çıktı.Avukat Serhat Yıldırım (32), Arslan'ın türban konusunda çok hassas, dindar bir insan olduğunu, beş vakit namazını kıldığını söyledi. Yıldırım, Arslan'ı şöyle anlattı: "Türban konusunda çok hassastı. Bu tür konularda hemen fevrileşir, kavgaya tutuşurdu." 'Asosyal biridir' Alparslan Arslan'ın çalıştığı Kadıköy'deki Yeditepe Hukuk Bürosu, Savcı Selahattin Aydoğdu, Baro Temsilcisi Ömer Kavili ve polis ekiplerince arandı. Arslan'ın Üsküdar'daki evinde de polis arama yaptı. İşyeri ve evi arandı Baba: Namazında niyazındadır Aslen Bingöllü olan ve Elazığ'da oturan Arslan ailesi, oğullarının gerçekleştirdiği silahlı saldırıyı öğrenince şoke oldu. Anne Arslan, gazetecilere eşinin evde olmadığını söyledikten sonra eve girdi ve perdeleri kapattı.Elazığ Milli Eğitim Müdürlüğü'nde görev yapan baba İdris Arslan da, Karakoçan'da öğrendiği olaydan büyük üzüntü duyduğunu dile getirdi. İdris Arslan, "O benim tek oğlum, yazık olur. Oğlum inançlı, namazında niyazında bir insan. Ancak milletine, devletine bağlıydı" dedi.Oğlunun siyasi görüşüyle ilgili soruları da yanıtlayan Arslan, "ABD'nin Irak'ta yaptıklarına karşıydı. Bunlardan etkilenmiş olabilir. Son dönemlerde psikolojisi galiba bozulmuştu. Eğer bu olayı yapmışsa, psikolojisinin bozukluğundan kaynaklanmıştır" diye konuştu. Saldırının faili Alparslan Arslan'ın üzerinde ve aracında ele geçirilenler ile verdiği ilk ifadeler, soru işaretlerine neden oldu. Soruşturmanın ilk gününde ortaya çıkan ilginç bulgular şöyle: Arslan, yakalanacağının yüksek bir ihtimal olduğunu bilmesine rağmen, saldırıdan sonra herkesin aklına gelebilecek Vakit gazetesinin Danıştay üyelerinin resimlerini bastığı sayısını üzerinde taşıdı. Böylece adeta "Ben bu haberlerin etkisinde kaldım" mesajını verdi.Arslan'ın üzerinde, ülkücü fikirler taşıyan, ancak MHP'ye muhalefet eden, İçişleri Bakanlığı'nın izinsiz bağış topladığı gerekçesiyle soruşturduğu Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği'nin kimlik kartı da çıktı. Türk Solu dergisiyle de paralel çalışan derneğin başkanı ise eski bir MHP'li olan Taner Ünal. Katilin üzerindekiler kafaları karıştırdı Arslan'ın üzerinden ayrıca Türk Solu Dergisi'nin yöneticilerini "hain ve ajan" ilan eden İşçi Partisi'ne yakınlığıyla bilinen Ulusal Kanal'ın kartviziti de çıktı. Arslan, böylece hem ulusalcı hem de İslamcı bir kimlik taşıdığını adeta göstermek istedi.Arslan, bulunabileceğini öngörmesine rağmen aracını da Danıştay'ın hemen yakınına park ederek içinde iki farklı silah daha bıraktı. Hem ulusalcı hem İslamcı kimlik