Türkiye, sahip olduğu 6 milyon 495 bin 239 kişilik yaşlı nüfusuyla, Danimarka, İrlanda, Yeni Zelanda ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de aralarında bulunduğu 61 ülkenin nüfusunu geçti.
Yazı dizimize katkı sağlayan dede ve nineler, Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşıyorlar. Hepsi kulağı duymadığı için soruları anlamakta zorluk yaşasa da, ailelerinin yardımlarıyla Milliyet okurlarına kendi yaşam sırlarını anlattı.
Aslında uzun yaşama dair uyguladıkları özel bir programları yok. Kimi aileden şanslı, kimi “Allah’tan” demekle yetiniyor.
104 yaşındaki İsmail Türsan bunun genetik bir özellik olduğunu söylerken, Artvin’den Mehmet Dede ise köy hayatının 100 yaşına ulaşmasında katkısını olduğunu belirtiyor.
‘Sevdiğiniz şeyleri bırakmayın’
İstanbul’da yaşayan emekli kadın doğum doktoru İsmail Türsan da uzun yaşamın getirdiklerini anlattı:
“Uzun yaşam, ailemizde genetik. Ben, 75 yaşıma kadar doktorluk mesleğime devam ettim. Süleymaniye Doğum Evi’nde 38 yıl şeflik yaptım. Kızım Leyla elime doğdu. Bana göre uzun yaşamın sırrı; sevdiğin bir eşle iyi bir evlilik, sevdiğin işte uzun süre çalışmak, çocuklarınla uyum içinde yaşamak, kısacası mutlu olmak... Pozitif düşünmenin de etkisi var.
Yaşamak güzel. Ama bazı sabah kalkıyorum, sonuna geldim bu işin diyorum, canım sıkılıyor. Eskiden çok hareketli geçerdi günlerim. Şimdilerde oturuyorum ve TV seyrediyorum.
Maalesef beslenmeme çok dikkat edemiyorum. Canım sürekli bir şeyler çekiyor ve kızımdan istiyorum. Yaşlılık gereği çok fazla uyuyorum. 2 kızım, 5 torunum var. İnsan hobilerini, sevdiği şeyleri elinden bırakmadığında hayata daha çok sarılıyor.”
‘Annem de 100’ü geçti’
- Uzun yaşamın sırrı nedir? Ailede görülen genetik bir özellik mi?Uzun yaşamın sırrını bilmiyorum. Ben köyde yaşıyorum. Ağzıma içki veya sigara sürmedim. Biz köyümüzde yağ, peynir, yoğurt gibi hayvansal gıda ağırlıklı besleniyoruz. Kendi pirincimizi, buğdayımızı yetiştirip yiyoruz.
Son yıllarda köye şehir ekmeği gelmeye başladı, köylüler artık onu
yemek istiyor. Annem de öldüğünde 100 yaşını geçmişti.
- Beslenme ve uyku düzeniniz nasıl?Eti ve tereyağını çok severim. Bizim buraların çağ kebabını yerim. Sabah tereyağı, peynir ve bal yeriz. Yemekler tereyağından yapılır, başka yağ bilmeyiz.
Eskiden daha az uyurdum, sabah namazından sonra kalkardım. Öğle saatlerinde imkân olursa biraz kestirirdim. Şimdi sabah namazından sonra tekrar uyuyorum.
- Köyde yaşamak ömrü uzatıyor mu?Şehre gidince köyü özlüyor ve dönmek istiyorum. Eşimiz, komşularımız, akrabalarımız buralarda. Köyün havası hafif ve iyidir. Yazları kısa sürer ve çok sıcak olmaz, genelde serindir.
- Bir gününüz nasıl geçiyor?Güne sabah ezanıyla başlarım. Namazımı kılar, tekrar biraz uyurum. Eskiden bahçeye bağa oduna giderdik, hayvanların kışlık ihtiyaçları için ot depolardık. Hanım biraz rahatsız olduğundan artık işleri çocuklar yapıyor.
- Kaç çocuğunuz ve torununuz var? Sekiz çocuğum var. Torunların sayısını bilmiyorum 40-50 vardır. Torunlarımın çocuklarını gördüm, torunlarımın torunları da oldu...