Gündem Yıkım cinayet, içim acıyor

Yıkım cinayet, içim acıyor

08.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Kimsesiz Ermeni çocukların yuvası olan Tuzla’daki Kamp Armen’in yıkımını durdurmak için nöbet başladı. Öldürülen eşi Hrant Dink ile çocukken kampta tanışan Rakel Dink, yıkımın bir cinayet olduğunu söyledi.

Yıkım cinayet, içim acıyor

Öldürülen gazeteci Hrant Dink ile eşi Rakel Dink’in çocukluk yıllarında kaldıkları Tuzla’daki Kamp Armen’de başlatılan yıkıma karşı nöbet başlatıldı. Türk ve Ermeni bir grup vatandaş yıkımı engellemek kampta gece gündüz nöbet tutuyor. Kampın eski sakinlerinden Rakel Dink ve Hrant Dink’in kardeşinden de yıkıma tepki var.
Kimsesiz Ermeni çocuklarının yaz kampı olarak kullanılan Tuzla’daki Kamp Armen’de önceki gün başlatılan yıkım tepki üzerine durduruldu. Kampın 30 yıl önce terk edilmiş binalarında sabahlayan Türk ve Ermeni vatandaşların başlattığı nöbete yaklaşık 50 kişi katılıyor. Çevre sakinleri de nöbet tutanlara yiyecek ve içecek yardımıyla destek veriyor. Nöbet tutanlardan biri olan Nor Zartonk Ermeni Sivil İnisiyatifi’nden Arno Kalaycı, 9 dönümlük arazinin 1962’de Gedik Paşa Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı tarafından satın alındığını belirterek, kampta yetim çocukların emeğinin olduğunu söyledi.
‘Cemaate satmak istedik’
Araziyi satın alan Ulusoy İnşaat Yatırım’ın CEO’su Fatih Ulusoy ise Tuzla’da yapımı devam eden yat limanı ve eğlence merkeziyle birlikte alanın değer kazanacağını düşündükleri için yıkım çalışmalarının başlatıldığını belirtti. Yıkım ruhsatının çıkmasıyla işe başladıklarını kaydeden Ulusoy, öncesinde Ermeni cemaatine araziyi satma teklifinde bulunduklarını ancak yanıt alamadıklarını iddia etti.
Kampın eski sakinlerinden Rakel Dink, yıkıma ilişkin Agos Gazetesi’ne şu değerlendirmede bulundu:
“Kampın yıkılması da bir cinayet. Hayatı öldürdüler, yaşamı öldürdüler. Demokrasisiyle, hukukuyla övünüyor devlet. Şimdi seyretsinler yıkımı. Kamp için mücadelemiz yıllardır sürüyor. Hiçbir şey ifade etmiyormuş demek. Onurlu kalabilmenin ne kadar pahalıya mal olduğunu da biliyorum. 1915’i inkâr ettiler. Kamp, 2015’te yıkılıyor, bunu da inkâr etsinler. Onca hatıra, onca çocuğun emeği var orada. Hiç mi vicdan yok? Geri dönüş algısı yok? Emeğe hiç mi saygıları yok? Bu haksızlığı durdurmak için, vatandaşlık haklarıyla ulaşılamıyor mı kimseye? Farkındalık yaratmak için özel telefon, özel ilişkiler mi gerekiyor? İnsanlığa yakışmayacak bir durum bu. Ölenlere son arzun nedir diye sorarlar ya… Eşimin en büyük, ilk arzularından biriydi Kamp Armen’in ayakta kalması… Şimdi, içim acıyarak izliyorum yıkımı.”

Haberin Devamı

‘Vebali çok çok ağır olur’

Kampın bir dönem yöneticiliğini yapan Hrant Dink’in kardeşi Yervant Dink ise, Agos’ta yazdığı yazıda, “’Bizim dönemimizle ilgisi yok’ diyebilirsiniz; doğrudur, sizin döneminizde el konmadı, ancak bugün, siz iktidardayken yıkılıyor. Bugün tüm sorumluluk size aittir. Sözün özü, bu çocukların alın teriyle yaratılmış kampa el koymanın evrensel hukuktaki tanımı, en basit ifadeyle ‘gasp’tır. Devlet, Kamp Armen’i gasp etmiştir. Ve bilin ki, bunun vebali çok ama çok ağırdır” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise, “Yetim çocukların alın teriyle inşa edilmiş kamptaki yapılar sadece mimari yapı değil, aynı zamanda tarihi bir bellek ve mirastır” dedi.