Gündem Zorlukları ezip geçen bir kadın

Zorlukları ezip geçen bir kadın

08.03.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Şiddetten kaçarak sığındığı Mor Çatı’nın şimdilerde en büyük gönüllülerinden biri olan Gümüşsuyu Muhtarı Çiğdem Nalbantoğlu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde tüm kadınlara örnek oluşturacak mücadelesini Milliyet’e anlattı...

Zorlukları ezip  geçen bir kadın

İki küçük çocuğuyla eşinden gördüğü şiddete daha fazla dayanamayarak Bursa’dan İstanbul’a geldi Çiğdem Nalbantoğlu. 6 ay Mor Çatı’ya sığındı. Ailesi de yalnız bırakınca hayatın yükü omuzlarında iyice ağırlaştı.

Haberin Devamı

Bir gün gazetede gördüğü ‘muhtar sekreteri aranıyor’ ilanının hayatını değiştereceğini tahmin dahi etmiyordu. İstanbul’un en eski mahallelerinden Beyoğlu Gümüşsuyu’nda 3 yıl sekreterliğini yaptığı muhtar Kerim Bulutlu, 1999 yılında emekliye ayrılınca yerine Nalbantoğlu aday oldu. Açık ara farkla muhtar seçildi. 18 yıldır sürdürdüğü muhtarlık görevinin yanında, şiddet gören kadınların da en büyük yardımcısı oldu. Bir dönem eşinden kaçarak sığındığı Mor Çatı’nın şimdilerde en büyük gönüllülerinden biri olan 51 yaşındaki Nalbantoğlu, kendi deyimiyle ‘Beyoğlu’nun Çiğdem annesi’. Nalbantoğlu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadınların mücadeleden asla vazgeçmemesi gerektiğinin en büyük örneği.

Haberin Devamı

Çocukken de şiddet gördü

Çocukluğundan beri erkek şiddetiyle tanışık olduğunu belirten Nalbantoğlu, “Babamdan da sürekli şiddet görüyordum. Korkudan sokaklarda yattığımı biliyorum. Genç yaşlarda kadın hakları bilincine sahip bir birey oldum. Bursa’da şiddet gören kadınlarla ilgili de kendi başıma bir şeyler yapmaya çalışıyordum. O zamanlar tabi Mor Çatı ya da kadın örgütleri yok. Muhtarlık yapmaya başladıktan sonra da bu duyarlılığımı korudum. Bir yandan çocuklarımı büyütürken sokakta yaşayan insanlara, şiddet mağduru kadınlara, hayvanlara ve çocuklara elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Bu anlamda muhtarlık çeşitli kapıları açmada elimde büyük bir güç de oldu. Ancak son zamanlarda yine zorluk çekmeye başladık. 15 Temmuz’dan sonra belediyeden aldığımız ödeneklerimiz de kesildi. Şu an sürünüyorum diyebilirim” dedi.

‘Biz kadınlar çok güçlüyüz’

Kadınların mücadelen asla vazgeçmemesi gerektiğini belirten Nalbantoğlu şöyle devam etti:

“Kadın kendisini asla küçümsememeli. Biz kadınlar çok güçlüyüz. Ben erkeklerden daha güçlü olduğumuzu düşünüyorum. Ev kadını, iş kadını hiç fark etmez, kadınlar mutlaka bir derneğe, sivil toplum kuruluşuna, partiye girsin. Siyasi görüşü ne olursa olsun bir arada olsunlar. Herkes kendini dönem dönem yalnız hisseder. Bu süreçte benim de yalnız hissetiğim zamanlar oldu. Ama aslında öyle olmadığını gördüm. Bunu yıllar önce eşinin şiddetinden kaçarak sığındığım Mor Çatı gönüllüsü biri olarak söylüyorum. Benim evim bir süre sığınma evi gibiydi. Şiddetten kaçan kadınlar, gençler... Mahalleden hatta Beyoğlu’nun tamamından bana geliyorlardı. Hatta adım ‘Beyoğlu’nun Çiğdem annesi’ne çıktı. Benim hikâyem kadınların ne kadar güçlü olabileceğinin en bariz örneği. Ölsem aklıma gelmezdi. Üniversite okumadım, bir mesleğim yok. Koskoca dünyanın ortasında iki çocuğumla yalnız kaldım. Ailem desteklemedi, bir kuruş param yoktu. Bunu ben yaptım. Başım dik.”