Ayça ATİLOĞLU
ALİ Bayramoğlu, Ali Nesin, Aytaç Arman, Berhan Şimşek, Cüneyt Özdemir, Derya Alabora, Etyen Mahçupyan, Füsun Demirel, Halil Ergün, Haluk Bilginer, Lale Mansur, Mehmet Güleryüz, Metin Özek, Murathan Mungan, Müjdat Gezen, Nur Sürer, Orhan Alkaya, Orhan Pamuk, Rutkay Aziz, Semra Somersan, Şanar Yurdatapan, Tarık Akan, Ümit Kıvanç, Yıldırım Türker, Zeki Demirkubuz ve Zuhal Olcay "Düşünceye Özgürlük - 2" kitabını yayınladılar.
Eşber Yağmurdereli ve sendikacı Mahmut Konuk'un haklarında dava açılmasına ve hüküm giymelerine neden olan konuşmaların yer aldığı kitapçığın yayıncıları Ön ve
Son Söz'de, "Biz aşağıda imzası olan yayıncılar, içeriklerinden tümüyle bağımsız olarak, katılıp katılmadığımız sorusunu dikkate almaksızın, hatta kimimiz bazı satırlara katılmadığımız halde, her türlü düşüncenin özgürce ifade edilmesini savunmak amacıyla bu "mahkum" metinlerin kamuoyuna iletilmesine aracılık ediyoruz" diyorlar.
Yağmurdereli ve Konuk'un metinlerinin yer aldığı kitapçığın son sayfasında ise Türk Ceza Kanunu'nun 162. maddesi ve Türkçesi yayınlanmış.
Zira 162. maddenin Türk Ceza Kanu'na konulduğu dönem ile bugün arasında o kadar zaman geçmiş ki, bu arada Türkçe bile değişmiş.
İTALYAN Parlamentosu bugünlerde hararetli bir testis tartışması içinde, söz konusu testisler de ünlü İtalyan sanat tarihçi Vittorio Sgarbi'nin.
Sgarbi, Po nehrinin kıyısında dedesinden kalma bir 15. yüzyıl evinde oturuyor, 40 bir küsurluk kitaplığı, yazarı olduğu sayısız kitabı ve şımarıklıkları ile de İtalya'nın gündeminden düşmüyor.
Sanatsal yorumları kadar Berlusconi'nin "Forza İtalia Partisi"nin milletvekili olması ve kadınlara ilgisi ile de dikkat çeken Vittorio Sgarbi bu kez kendisini de parlamenterleri de zor duruma düşürdü.
Parlamento, geçtiğimiz çarşamba günü beş saat boyunca sanat tarihçinin testislerini tartışırken milletvekilerinin birbirine yaklaşımı da Ankara'yı aratmayacak cinstendi: "Sus eşek herif", "Kapa çeneni faşist", "
Devlet yalağı", "Telefonda Di Pietro var", "Komiser Colombo'yu çağıralım mı?"...
Hatta tartışma bir ara o kadar alevlenmiş ve terbiye o kadar bozulmuş ki, en terbiyesiz olduğu iddia edilen Enrico Cavaliere (Şövalye) salondan çıkarılmış ve toplantıya bir süre ara verilmiş.
Testislerin gündemi bu kadar işgal etmesinin sebebine gelince: Sanat tarihçi, bir ödül töreni için Pisa'ya davet edilmiş. Ancak alana girişte bir polis tarafından çevrilerek aranmak istenmiş, o da aranma talebine şiddetle karşı çıkarak "Burada testislerimi sıkıştıran bir güvenlik görevlisi var" diye bağırmış (testisleri sıkıştırmak İtalyancada rahatsız etme anlamında argo bir deyim).
Parlamento'nun tartışma gündemi ise şu: 1- Sgarbi bu kavga ile İtalyan Parlamentosunun işlevini mi savundu, 2- Bir güvenlik görevlisine hakaret etmek sıradan bir vatandaşa hakaret etmek ile eş cezalı mı olmalı?
Tartışmadan 400 bin liret ceza ile kurtulan Sgarbi'nin, Parlamento'daki tartışmalara verdiği cevap ise şu: "Milletvekilliği görevlerim ile testislerimin görevinin birbirine karıştırılmamasını istiyorum."
Nazım Alpman'ın, Başka Dünyanın İnsanları ÇİNGENELER adlı kitabının genişletilmiş ikinci baskısı yapıldı. Ozan yayıncılık kitabın içeriğine uygun "neşeli" bir tanıtım ve imza günü ndüzenledi.
Nazım Alpman ile birlikte, Uluslararası Çingene Komitesi Türkiye Temsilcisi Demirci Ali Usta (Çelikbilek)imza gününde hazır bulundu. Çelikbilek okuma yazması olmadığı için kitaba parmak bastı.
Ayrıca Çiçekçiler Odası Başkanı Senatör Ahmet (Yüksel) çiçekçi çingeneler adına imza gününü onurlandırdı. Çiçekçi çingene kızlarının, demirci çingenelerin, kalaycıların ve müzisyenlerin "kitaplı" hale gelmelerini kutladılar. Bundan sonra birileri kızdığında artık "ulan kitapsızlar" diyemeyeceğini bilmek ise en sevindikleri şeydi...
Çingeneler sınırları çizilmiş, kuralları saptanmış mekanlardan hoşlanmadıkları için imza günü Tüyap'ın dışındaki parkta yapıldı.
"Yaşam Ağacı", Türk kültürüne özgü ve yüzyıllar öncesine dayanan bir geleneği günümüze taşıyor. Anadolu tarihine bakıldığında, gelin ya da sünnet alaylarının önünde taşınan ve demir iskeletten oluşan bu "temsili" ağaç, balmumundan insan, hayvan biçimleri, çiçekler, meyveler, değerli taşlar, sırma, yaldızlı kağıtlar ve gözalıcı tellerle süslenirdi.
Gelenek güncelleşti ve bugün yine bir yaşam ağacımız oldu.
80 ilden, birer öğretmen eşliğinde İstanbul'da bir araya gelen "Türkiye 1. Çocuk Meclisi"nin üyeleri, illerine özgü nesneleri, süs eşyalarını ve sevdikleri "özel anlam" taşıyan bir nesneyi de İstanbul'a beraberlerinde getirdiler.
7 - 12 yaş grubundaki bu çocuklar Holiday İnn Oteli'nde, dün sabah 160 kişilik Türkiye Çocuk Meclisi'nin açılışında Su Yücel'in "Yaşam Ağacı"nı işte bu beraberinde getirdikleri fevkalede sahici nesnelerle süslediler. Türkiye'nin dört bir yanından gelen bu "özel eşyalar" çocuk elinin sıcaklığında yerlerini doldurdular.
Bu ağacı merak etmiyor musunuz? Türkiye'nin ne kadar renkli olduğunu yakından görmek istemez misiniz?