Kültür SanatAkdeniz'in tuzu gibi aşk yeniden

Akdeniz'in tuzu gibi aşk yeniden

17.07.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Akdeniz'in tuzu gibi aşk yeniden

Akdenizin tuzu gibi aşk yeniden

FİLM konusu "tatlı kaçamaklar"ı yapan kahramanlarımız Kanadalı. O yüzden Yeni Türkü'yü hiç dinlememişlerdir. Ama Montreal'in göbeğinde "Akdeniz'in tuzu gibi / aşk yeniden" dizelerini yaşayabilirler...
Usta yönetmen Alan Rudolph aşk - evlilik - seks ilişkilerinin ister acı versin ister mutluluk ne denli absürd olabileceğini, her ögesi kıvamında, alçakgönüllü bir başyapıtta anlatıyor.
"Tatlı Kaçamaklar" birbirlerini sevdikleri halde yaşamdan birlikte tat alma heveslerini yitirmiş iki çiftin çapraz ilişki kurarak yeniden mutlu olma sürecini konu alıyor.
Zengin ve başarılı iş adamları ailesinin üçüncü kuşağı Jeffrey, işinden de evliliğinden de bıkmıştır. Artık gerçekleşebilir durumlardan, olasılıklardan sıkılmıştır. İmkansızlıklar ilgisini çekmektedir. Karısı Marianne gibi çok güzel, sofistike ama özgür davranışlar sergilemek yerine kendine biçtiği rolleri oynayan genç kadınları istediği zaman elde edebileceğini bilir. Sekreteri Helen gibi hem fiziksel hem duygusal yönden olgun kadınlara özlem duyar. Saten gecelikler, loş ışık ve romantik müzikle kocasını "tavlamaya" çalışan Marianne, ne kadar yapay olduğunu kavrayamayacak kadar umutsuzdur. Sevilmediğini ve arzulanmadığını düşünmektedir, kafasını çocuk yapmaya takmıştır kocasından ya da başkasından! Adını hak eden tamirci Lucky, "Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği"ndeki Thomas gibi, çalışmaya gittiği evlerin hanımlarının egolarını da onarmaktadır. Lucky'nin eski bir aktris olan eşi Phyliss, bir seferlik bir ilişkiden hamile kalmış ama bunu kocasına söylemek için on beş yıl beklemiştir. Kocasından daha çok kırılan kızı Cassie evi terk edince çift, onun peşinden Montreal'e gelmiş ama onu bulamadıkları gibi bir daha birbirlerine el sürmemişlerdir.
Lucky ile Marinanne bebek odası inşaatı bahanesiyle tanışırlar. Lucky'nin ününü duyan Marianne onu baba adayı olarak belirlemiştir bile! Jeffrey, bir kavga sonrası ikisinin Ritz Otel'in barında buluştuklarını öğrenir. Phyliss de kocasının buluşma yeri olan barda uzaktan onu izlemektedir. Jeffrey ile Phyliss kim olduklarını bilmeden tanışırlar. Jeffrey idealindeki olgun kadını bulmuştur...
Klişelerden örülü olsa da iyi oyunculuk ve esprili diyaloglar bu konulara mizahi bir bakış getirmeyi başarıyor. Keyifle sürükleniyorsunuz kaharmanların peşinde. En vurucu yanı da isabetli casting. Julie Christie, çok uzun süredir beyazperdede gördüğüm en büyüleyici kadın tiplemesi olan Phyliss'te, eş derecede ışıldayan zeka ve güzelliğiyle izleyiciyi tam anlamıyla büyülüyor. Öyle bir endamı, öyle bir çekiciliği var ki. Eliyle saçını geriye atışı, kadehini tutuşu, konuşması eşsiz. Nick Nolte de ilerlemiş yaşına karşın kollarına sığınılacak adam imgesiyle örtüşmüş.
Kaçırmayın!


EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler