Kültür Sanat Avrupa’nın sonsuz kalpsizliği...

Avrupa’nın sonsuz kalpsizliği...

29.05.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

“Gölge Kral”da Mussolini’nin Etiyopya’yı işgalini ve onun sonuçlarını anlatan Maaza Mengiste: “AB’nin yasalarının acımasızlığını konuşmamız gerekiyor. Sorun mültecilerin çektiği acılar değil, hayatta kalmaya çalışan insanlara yönelik yabancı düşmanlığı”

Avrupa’nın sonsuz kalpsizliği...

Efnan Atmaca - Yıl 1935... Mussolini, Etiyopya’yı işgal ediyor. Avrupa duruma sessiz. Sonuç her savaş gibi yıkım. Ama daha da fazlası var. Hiç bilmediğimiz yaşanmışlıklar ve yaşanmamışlıklar. İşte orada neler yaşandığını, bu savaşın yıkımlarını ve hâlâ devam eden etkilerini “Gölge Kral” adlı kitabında kendisi de bir mülteci olan Maaza Mengiste anlatıyor. Pek çok dile çevrilen, 2020 yılı Booker Ödülü finalisti olan kitap, Mengiste’nin kendi aile hikâyesinden yola çıktığı bir roman. Ama o dönemde yaşamış ve savaşın gölgesi düşmüş herkesi anlatıyor. Kitapta Mangiste özellikle kayıtların dışında kalan kadın askerlere ışık tutuyor. Ve savaştaki kadınların hikâyelerine yer veriyor. Kadın olmanın gerçekliğini bir halkın trajedisiyle bir araya getiriyor. Mengiste’nin anlatısı önemli, bilinmesi gerekli ve yol gösterici. Çünkü dünyanın gündeminde yine bir savaş, yine mülteciler var. Ve unutmayın! “Çok uzaklarda, taa Afrika’da” denilen bu savaş tarihe II. Dünya Savaşı’nın ilk çatışması olarak geçti. Söz yazarda...

Haberin Devamı

Ne yazık ki dünyanın gündeminde yine savaş var. “Gölge Kral”da savaşların insanların hayatlarını nasıl değiştirdiğini anlatıyorsunuz. Tek tek küçük resimlere baktığımızda savaşların etkilerini nasıl yorumluyorsunuz?

İnsanlar var olduğu ve iletişim kurduğu sürece, çatışmalarımız olmuştur. Savaş anlayışımıza nasıl bir bilgelik katabilirim bilmiyorum. Daha ziyade, çatışmadan sonra, savaş bittikten sonra ne olduğuyla ilgileniyorum. Bir taraf galip ilan edilirken diğer mağlup olarak adlandırılıyor. Bu ne anlama geliyor? Sonuçları ve yıkımları nesiller boyu sürecek bir savaşı bir taraf nasıl kazanabilir? Toplumlara yerleşen ve yaşamları sonsuza dek değiştiren hatıralardan, travmalardan ve sessizliklerden nasıl bahsederiz? Dolayısıyla ben unutmak için elimizden gelenin en iyisini yaptığımız anılarla ilgileniyorum.

Haberin Devamı

Avrupa ülkeleri Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline çok duyarlı görünüyor. Ancak Etiyopya’daki savaş hakkında herkes sessiz kalmışlardı. Bu ikiyüzlülük hakkında ne düşünüyorsunuz?

Avrupa ülkeleri, Afrika’da olanların kendileri üzerinde doğrudan bir etkisi olabileceğini asla hayal etmiyorlar. Afrikalıların savaşı Avrupalılardan farklı deneyimlediğine dair ırkçı, yabancı düşmanı bir bakış açısı da var. Etiyopyalıların ıstıraba alıştığına dair bir kanı söz konusu ve ıstırap çok uzakta olduğu için Avrupa buna çok fazla dikkat etmesine gerek olmadığını düşünüyor. Resmi böyle çizebilirim size. Ama bu resim yanlış elbette.
Ukrayna’yı daha yakın hissediyor Avrupa, coğrafi olarak elbette öyle. Politik olarak da Avrupa için değişken bir bölge. Tüm bunları anlıyorum ve orada olup bitenlerle ilgilenmesi gerektiği konusunda hemfikirim. Ancak tarihin bana öğrettiği bir şey varsa, o da Afrika kıtasında olup bitenlerin, Etiyopya’da olanların Avrupa’yı etkilediğidir. Afrika ve Avrupa, yüzlerce yıl geriye giden bir tarihi paylaşıyor. İtalyanlar 1935’te Etiyopya’yı işgal ettiğinde, Avrupa, Etiyopya’ya sahip olmasına izin verirse Mussolini’nin saldırganlığından korunacağını düşündü. Ancak yanıldı. Etiyopya ile yapılan savaş, İkinci Dünya Savaşı’nın ilk gerçek çatışması olarak adlandırıldı. Birçok yönden Avrupa’nın kaderini ve oluşan ittifakları belirledi. Sözün kısası daha büyük, küresel bir topluluğun parçası olduğumuzu görmeye başlamalıyız. Salgın bize bunu öğretmedi mi?

Haberin Devamı

Ailenizden genç yaşta ayrıldınız. Şu anda göçmenlik yine ve yeniden tartışılıyor. Mültecilerin bitmeyen acıları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Avrupa yasalarının sonsuz kalpsizliğinin altını çizmek istiyorum. Mültecileri acı çektikleri ve öldükleri durumlara zorlayan Avrupa Birliği’nin felaket yasalarının acımasızlığını konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu insani krizle ilgili olarak varlığını sürdüren sonsuz sessizlikten defalarca bahsetmemiz gerektiğini söylemek istiyorum. Sorun mültecilerin çektiği acılar değil, hayatta kalmaya çalışan insanlara yönelik yabancı düşmanlığı.

‘Mutfak hikâyeleri’ birer hazine

Kitapta kahramanlık payesini kadınlara veriyorsunuz. Kadınlar hak ettikleri erke kavuşursa savaşlar biter mi?

Haberin Devamı

Ne yazık ki, savaşların biteceğine inanmıyorum. Bununla birlikte, kadınlara ve kız çocuklarına değer veren ülkelerde herkes için güvenli, emniyetli ve daha eşit bir toplum yaratılacağına inanıyorum. Bir kızı eğitmek, onun daha güçlü, daha üretken biri olarak yetişmesini sağlamak istikrarlı bir toplum yaratmak için en önemli adım.

Kitabınızda birçok otobiyografik unsur var. Ailenizin geçmişte yaşadıklarından nasıl etkilendiniz?

Bu savaş sırasında ailemin yaşadıklarıyla ilgili hikâyeler duydum. Ancak bu hikâyeler ailemdeki erkeklerle ilgiliydi. Ama tam bu kitap bitmek üzereyken, Faşist İtalya’ya karşı savaşa katılan büyük büyükannemin hikâyesini keşfettim. Bu aşamada yeni bir şey keşfettim, o da kadınların hikâyelerinin genelde kadınların toplandığı mekânlarda anlatıldığıydı. Mesela mutfakta! Ve kimse onları tarih olarak görmüyordu. Bu “mutfak hikâyelerine” değer vermek çok önemli. Çünkü onlar insan için yapılmış herhangi bir anıt gibi bir milletin hazineleri.