Kültür Sanat ‘Aynı hikâyenin çocuklarıyız’

‘Aynı hikâyenin çocuklarıyız’

29.05.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

14-21 Haziran tarihlerinde düzenlenecek festivalin tanıtımında konuşan Bakan Soylu, göç olgusunun binlerce yıllık tarihine değinerek “Farklı anlatsak bile aslında hepimiz aynı hikâyenin çocuklarıyız. Göç aslında hep var. Dilde, zihinde, kültürde, sözde, sevgide var” dedi...

‘Aynı hikâyenin çocuklarıyız’

Cumhurbaşkanlığı himayesinde İçişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen “Uluslararası Göç Filmleri Festivali” tanıtım toplantısı dün online gerçekleştirildi. Toplantıya İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Göç İdaresi Genel Müdürü Abdullah Ayaz, Sanat Yönetmeni Yasin Tütüncü ve basın mensupları katıldı. Tanıtım toplantısında festivalin onursal başkanı Oscar ödüllü oyuncu F. Murray Abraham ile UNICEF İyi Niyet Elçisi oyuncu Tuba Büyüküstün’ün mesajları okundu.

Haberin Devamı

Güzelliklere vurgu

Toplantının açılışına “Farklı anlatsak bile aslında hepimiz aynı hikâyenin çocuklarıyız” diye başlayan Bakan Soylu, “Kurtuluşa yolculuğun ortak hikâyesi, ‘Nuh’un Gemisi’nin yolcularıyız. Hazreti Adem’in göç edip geldiği şu yeryüzünde ölümsüzlüğü arayan Gılgamış’ın, Nuh Tufanı’ndan sağ kurtulan Utnapiştim ile Gaziantep Karkamış’ta buluşması gibi biz de bugün başka bir göç hikâyesiyle, aynı topraklarda buluşuyoruz. Bugün göç var. Göç aslında hep var. Dilde, zihinde, kültürde, sözde, sevgide var. Binlerce yıldır göç eden insanlığa kapılarını kapatmayı, kimseyi duymamayı öğütlüyoruz, galiba hata yapıyoruz. Artık göçün güzelliklerini, hayatlarımıza katkılarını konuşmanın, ruhunu hatırlamanın zamanı geldi” dedi.

Haberin Devamı

‘Türkiye kritik aktör’

Bakan Soylu, sözlerine şöyle devam etti:

“Suriye ve Ortadoğu kaynaklı kitlesel göç hareketleri ile ilgili olarak yaşanan 10 yıllık gelişmeler hepimizin gözü önünde cereyan ediyor. Mesele sadece Ortadoğu, Asya kaynaklı değil. Ege’de yakaladığımız kaçak göçmen taşıyan botlar da Afrika’nın adını duymadığımız ülkelerin vatandaşlarına rastlıyoruz. Tarih boyunca hep var olan göç, bugün 21’inci yüzyılı bir karakter olarak etiketlemiş durumda. Türkiye 21’inci yüzyıldaki bu göçün en kritik aktörü konumunda. Göçü üretmeyen ama göçü yönetmekle yüz yüze kalan bir ülke olarak göçe kaynaklık eden Ortadoğu coğrafyasına tam tamına komşu. Malesef 21’inci yüzyıl medeniyeti tam da burada iyi bir sınav vermedi.”

Sanatın rolü

“Bir yandan insanların yaşadıkları topraklarda terörü, şiddeti ve istikrarsızlığı körükleyip, sonra da o insanlar yer değiştirmek istediklerinde karşılarına reddiyeci bir bakışla çıkamazsınız. Dünyanın bu umursamazlığına rağmen biz büyük bir milletin evlatlarıyız. Vahşi kapitalizm istediği gibi her noktayı kendisine evirebilme kabiliyetine sahip. Amacımız burada ona teslim olmadan kültür ve sanatla bunu anlatabileceğimizi, o insanların duyguları olduğunu, dünyayı anlayabildiklerini, en önemlisi onların da medeniyet ve vicdan perspektifleri olduğunu düşünüyoruz. Bunu da kültürle, sanatla, bu uluslararası göç festivaline sağlayabileceğimizi düşünüyoruz.”

Haberin Devamı

50’den fazla film gösterilecek

“Uluslararası Göç Filmleri Festivali”, 14-21 Haziran tarihleri arasında online olarak gerçekleştirilecek. 50’den fazla filmin gösterileceği festival, yerli ve yabancı yüzlerce sinemacı, basın mensubu, sivil toplum kuruluşlarından katılımcılar ve akademisyenleri ağırlayacak. Festivalde dünyada ve Türkiye’de son beş yılda önemli festivallerde ödüle layık görülmüş film ve senaryolara yarışmalar sonrası toplam 26 bin Euro ödül verilecek. Sinema aracılığıyla göçlerin tarih boyu toplumlara katkıları, göçün toplumlar arası kültürel etkileri, medeniyete katkıları ve insanların adaptasyon süreçlerine ilişkin değişim konularını irdeleyen filmlere ve bunları işleyen yönetmenlere odaklanıyor.

‘Göç en çok çocukları etkiliyor’

Festival Onursal Başkanı oyuncu F. Murray Abraham toplantıya gönderdiği mesajında, “Ortadoğu Suriye’den ABD’ye göç eden bir babanın oğlu olarak göç ile ilgili konuları hem anlıyorum hem de kendimi özdeşleştiriyorum. Türkiye dünyada en yüksek sayıda göçmene ev sahipliği yapan bir ülke. Bu festival göç deneyimine değinen filmleri ön plana çıkarıyor. Aynı zamanda yapımcılığı göçmenler tarafından üstlenilmiş, yönetilmiş, yazılmış ve oynanmış filmlere de yer veriyor. Bu benim için çok önemli” dedi.

Haberin Devamı

UNICEF İyi Niyet Elçisi Tuba Büyüküstün de göçten en çok çocukların etkilendiğine işaret ederek şunları söyledi:

“Çocuklar bulundukları, doğdukları, büyüdükleri topraklardan koparılıp zorlu bir yolculuk sonrasında kendilerini kültürünü, dilini hiç bilmedikleri bir ülkede buluyorlar. Oraya adapte olmak zorunda bırakılıyorlar. Bu da onların gelişiminde olumsuz etkiler oluşturuyor. Filmlerin, festivallerin bütünleştirici özellikleri vardır. Bu festivalin de katılımcılarıyla, filmleriyle bu konunun daha anlaşılır önemli ve tartışılır çözüm aranır hale gelmesinde rol oynayacağını düşünüyorum.”