30.07.2020 - 13:17 | Son Güncellenme:
İhsan Dindar - milliyet.com.tr/KültürSanat
"Artık Herkes Gibisin"i bir İstanbul ve Gümüşlük hikayesi olarak tanımlıyorsunuz. Bu hikayeyi biraz açmanız mümkün mü?
İstanbul ve Gümüşlük birbirinin karşıtı yerler değil benim için. İkisi de çok kaotik, feci renkli ve gayet ilham verici yerler. Gümüşlük için asla sessiz bir köy diyemem. Bazen İstanbul’dan daha hareketli ve basıcı olabiliyor. O zaman da İstanbul’a kafa dinlemeye geliyorum. Artık Herkes Gibisin, hayata karşı çözüm olarak kalabalıklar içinde saklanmayı seçtiğim zamanlarla ilgili. Kabalığın, gürültünün, görgüsüzlüğün ya da kaçmak istediğim her şeyin kaynağı olduğumu anlayınca kendime söylediğim bir söz. Küfürden daha etkili bence. Gümüşlük, hikayedeki ayna görevini görüyor. Çünkü oradayken bunu fark ettim.
Bu vesileyle şarkıda birlikte çalıştığınız insanları da öğrenebilir miyiz?
Şarkının sözü ve müziği bana ait ama ilk halinde kalsaydı oldukça sert ve dağınık bir rock parçası olurdu. Çok eski arkadaşım ve süper müzisyen olan Volkan Konuk, stüdyosu 46 Hertz’in kapılarını bana sonuna kadar açtı. Bas gitarını eline aldı. Daha sonra aramıza başka bir dostum olan muhteşem gitarist Cem Sarıoğlu katıldı ve ikisi ortaya şahane bir düzenleme ve sound çıkardılar. Bana yanlarında sarhoş olmak, gevezelik etmek ve vokal kayıtlarını yapmak kaldı. En son dokunuşu da davulda Mert Alkaya yaptı ve ortaya her dinlediğimde gurur duyduğum bir şarkı çıktı. Sonra da şarkıyı tamamen bağımsız olarak tüm dijital müzik platformlarına yükledim. Klibi de pandemi zamanı olduğu için evde sevgili eşim Arzu çekti. Ben de montajladım. Aslında her şey acayip basit oldu.
Kent yaşamına dair bir kırılma yaşayıp tabiri caizse her şeyi geride bırakıp Gümüşlük’te yeni bir hayata yelken açmışsınız. Aslında bugünlerde pek çok insanın hayalini süsleyen bir şey bu. Fakat iş aksiyona gelince pek çoğu konfor alanından çıkma konusunda tereddüt yaşıyor. Siz nasıl başardınız bunu?
Bunu bir başarı değil de kişisel kurtarma operasyonunun ilk adımı olarak görüyorum. Önce müziğe daha fazla ağırlık vererek sahne çalışmalarını çoğalttım. Bu da konfor alanımda kocaman bir delik açtı. Ve oradan dolmaya başlayan temiz hava beni daha güçlü kararlar almaya yöneltti. Yelken güzel bir metafor. Rüzgarı bekledim, yelkenler dolunca da fora ettim. Fora oldukça yol aldı. Dalgaları aştı. Ege’ye vardı. Buradaki kilit nokta hiç kimseyi dinlememek ve akıl almamak. Komik ama doğru.
Tüm dünyayı kasıp kavuran ve her şeyi olduğu gibi müzik dünyasını da çok olumsuz etkileyen bir pandemi süreci yaşıyoruz. Bu süreci nasıl geçiriyorsunuz?
Bence en büyük yarayı performans sanatları aldı. Seyircisiz hiçbir anlamı olmayan bir iş bu. Tümüyle üretime ve çalışmaya daldık hepimiz. Bu süreçten herkes çok daha iyi müzisyenler olarak çıkacak çünkü pratik yapmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Ben de sürekli yeni söz ve beste üretiyorum. Volkan ve Cem’i geriyorum. Akustik coverlar yapıp YouTube kanalıma yüklüyorum. Çok eğleniyorum.
Pandemi müzik üretimini belki çok olumsuz etkilemedi ama konserler durma noktasına geldi. Geleceğe dair bakışınız iyimser mi karamsar mı bu noktada?
Bence yeter. Artık konserler başlayabilir diye düşünüyorum. Sosyal mesafe kurallarını artık kafamıza kazıdık. Kimse birbirine sarılıp konserlerde zıplamayı düşünmüyor. Maskesiz dolaşanı zaten vatandaşlıktan çıkartıyoruz. Ülkede her şey normalmiş gibi açılışlar, davetler oluyorsa konser de olabilir. Ve eminin konserler başladığında her şey eskisinden daha güçlü ve güzel olacak.
Artık Herkes Gibisin sonrası için planlarınız var mı? Sırada neler var? Müziği daha ön planda tutacağınız bir dönem mi olacak bu?
İkinci single çalışmam ‘Böyle Biter İşler’ yakında platformlarda olacak. Ekim başı gibi de albümü çıkarmayı düşünüyorum. Çalışmalar ve kayıtlar sürüyor. Zaten son 6-7 yıldır sadece müziğin ön planda olduğu bir hayatım var. Bu şekilde hatta artarak devam etmesini istiyorum. Yeni şarkılar ve konserlerde görüşürüz. Teşekkür ederim.
ihsan.dindar@milliyet.com.tr