Beyazperdenin tutunamayanları
Şarkıcılıktan oyunculuğa geçen güzel kadınlar, nedense bu alanda bir türlü tutunamaz. İşte Madonna’dan Sezen Aksu’ya perdede tutunamayanlar zinciri...
ALİN TAŞÇIYAN
Seksi bebek imajlı şarkıcı Britney Spears, oyunculuğa Madonna gibi kötü başladı. Ama hemen umutsuzluğa kapılmasına gerek yok. Alan Parker’ın "Evita" müzikalindeki Eva Peron rolünü canını dişine takarak alana dek Madonna da "Desperately Seeking for Susan / Umutsuzca Susan’ı Arıyorumödan başlayarak hep kötü filmlerde oynadı. "Body of Evidence / Kanıt Vücutlarödaki oyunu Oscar arifesinde ‘en kötü’lere verilen Razzie nam - ı diğer
Altın Ahududu ödülünü alacak düzeydeydi.
Oyunculuğa kötü başlayıp kötü devam eden şarkıcılar arasında başı iyi sesli ve mükemmel bedenli iki kadın çekiyor:
Whitney Huston ilk filmi "Bodyguard" ile ‘karizmayı çizdirmedi’. Bir şarkıcıyı canlandırdı, üstelik seslendirdiği film şarkısı bayağı popüler oldu. Ama ardından çevirdiği "Waiting to Exhale / Bir Oh Desem" ve "The Preacher’s Wife / Rahibin Karısı" ile başaşağı düşmekten kurtulamadı.
Mariah Carey’nin "Glitter"ı, acınası bir deneyim oldu. Kendi yaşamöyküsünden esilenilen film de performansı da yerden yere vuruldu. Ama yılmış değil, bu yıl Oscarlı Mira Sorvino’nun yanında "Wisegirls" ile boy gösterecek.
Avustralyalı Olivia - Newton John’un sinema kariyeri de pek farklı değil: Efsanevi "Grease" müzikalinin Sandy’si, John Travolta ile bir ikili oluşturmaları için çabalayan "Two of a Kind" adlı romantik - komediyi izleyen "Xanadu" müzikalindan sonra baktı ki olmuyor, sinemayı bıraktı.
Country şarkıcısı Dolly Parton, sinemaya Jane Fonda ve Lily Tomlin’in yanında "Nine to Five / Dokuzdan Beşe" ile başladı ama devamını getirmedi. 1989’da "Steel Magnolias / Çelik Manolyalar"ın şöhretler kadrosunda yer aldı. Bu yıl "
Frank McClusky C.I." adlı bir komediyle yeniden salonlarda.
Aretha Franklin her iki "Blues Brothers / Cazcı Kardeşleröde de göz doldurmasına rağmen şarkıcılıktan vazgeçmedi. 2000 versiyonundan tanıdığımız Erykah Badu ise sonradan "Cider House Rules / Tanrının Eseri, Şeytanın Parçası"nda da rol aldı. Bir daha oyuncu olarak görünmedi.
Marianne Faithful, Alain Delon ile başrolü paylaştığı unutulmaz "Motorsikletli Kız"ın ardından Tony Richardson’ın "Hamlet"inde Ophelia rolünü üstlendi! Ancak sonradan kenarda kıyıda kalmış filmlerle yetindi. Bugünlerde gösterimde bulunan "Mahremiyet" ile yeniden karşımıza çıktı.
Fransız sinemasında da durum farklı değil. Sylvie Vartan 1962 - 94 yılları arasında kocası Johnny Hallyday ile rol aldığı "Nereden Geliyorsun Johnny?" hariç ses getirmeyen filmlerde oynadı. Yaşama trajik şekilde veda eden Mısır asıllı Dalida biraz daha şanslıydı. Rol aldığı bir düzine filmden 1983 tarihli sonuncusu Mısırlı usta Yusuf Şahin’in imzasını taşıyan ve şarkıcıya kendini gösterme olanağı tanıyan "Al yawm al - sadis / Altıncı Gün" idi.
Alman diva Ute Lemper ise daha 1989’da Pierre Granier - Deferre’in "L’autrichienne / Avusturyalı"sında başrolü üstlenip Marie - Antoinette’i canlandırmasına rağmen iki kaydadeğer yardımcı rol daha bulabildi: Greenaway’in "Prospero’s Books / Prospero’nun Kitapları" ve Altman’ın "Pret - a - porter / Hazır Giyim"inde.
"Türk Tutkusu" ve "Libertarias" filmlerinden tanıdığımız, birçok filmde rol almış Ana Belen’in İspanya’nın en ünlü pop şarkıcılarından olduğunu söylersek, performanslarına bakıp şaşırmazsınız, herhalde!
Bu arada, opera tarihinin en güçlü seslerinden Maria Callas 1970 yılında Pasolini’nin Kapadokya’da çektiği "Medea"sında başrolü üstlendi. Karşısına daha önce böyle bir fırsat çıksa ya da ömrü yetse (1977’de öldü) oyunculukta da iddialı olacaktı, kuşkusuz.
Yurttan sesler
Türkiye’de şarkıcılıktan oyunculuğa geçenler de aşağı yukarı Batılı meslektaşlarıyla aynı kaderi paylaştı.
Ajda Pekkan, bugün görenlerin tanımakta güçlük çektiği bir oyuncu olarak gençliğinde Yeşilçam komedilerinde rol aldı. Ama kariyerini şarkıcı olarak sürdürdü.
‘Mavi boncuk dağıtan’ Emel Sayın ve kötü ruhlu, sosyetik kadın Lale Belkıs dışında pek az şarkıcı, oyuncu olarak bellekte iz bıraktı. Taş bebek Gönül Yazar’ın filmsiz kalması düşünülemezdi. Neşe Karaböcek, Behiye Aksoy, Küçük Ceylan, Seyyal Taner, Müşerref Tezcan (Akay), Füsun Önal Yeşilçam’dan gelip geçti. Bugünlerin Türkü Bacı’sı Belkıs Akkale de "Kara Çadırın Kızı"yla seksenlerde beyazperdede boy gösterdi.
Sezen Aksu bile setlerden ilelebet uzak durmasına neden olacak iki "Minik Serçe" ve "Büyük Yalnızlık" deneyimlerini yaşadı. Hümeyra ise performansı beğenilmesine rağmen kendi isteğiyle fazla popüler olmaktan kaçındı.
Genç kuşaktan Ayşegül Aldinç ve Yeşim Salkım oyunculukta da iddialarını sürdürüyor. Ne "Gerilla"daki genizden konuşan femme fatale, ne de "Deniz Bekliyordu"daki çingenevari Rum dilberiyle beklenen ilgiyi görmeyen Aldinç,
son olarak "Güle Güle"de oynadı. "Eşkıya" ile beklenmedik bir çıkış yapan Yeşim Salkım ise Türk Sanat Müziği yorumuna diyecek olmayan "Şarkıcı"daki rolüyle yine beklenmedik bir Altın Portakal kazandı.
KÜLTÜR & SANAT