Kültür Sanat Bu sergiyle belleğimiz tazeleniyor

Bu sergiyle belleğimiz tazeleniyor

21.11.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Galeri MERKUR’un Piyalepaşa’daki yeni mekânı “Bilgi İmgeleri” sergisiyle ziyarete açıldı. Küratör Beral Madra, sergide 1980’lerden itibaren gelişen çağdaş sanatın İstanbul’daki varlığına işaret ediyor

Bu sergiyle belleğimiz tazeleniyor

Seray Şahinler - Çağdaş sanatın önemli buluşma noktalarından Galeri MERKUR artık yeni yerinde… 2010’da Sabiha Kurtulmuş tarafından kurulan ve bugüne dek önemli sergilere ev sahipliği yapan Galeri MERKUR, Piyalepaşa’da kapılarını açtı. Galerinin ilk sergisi ise Türk resminin ustalarını buluşturan “Bilgi İmgeleri” oldu. Beral Madra’nın küratörlüğünde gerçekleşen sergide Ahmet Öktem, Emre Zeytinoğlu, Fatih Aydoğdu, Güven İncirlioğlu, Hakan Gürsoytrak, Handan Börütecene, Mehmet Güleryüz, Murat Morova, Mustafa Pancar, Osman Dinç, Serhat Kiraz ve bu yıl kaybettiğimiz Selma Gürbüz’ün eserleri yer alıyor. 

Haberin Devamı

Sergi, 1980’lerden başlayarak gelişen çağdaş görsel sanatın İstanbul’daki varlığına odaklanıyor. “Bilgi İmgeleri” ilhamını geçmiş-şimdi, bellek-güncel ikileminin diri tutulması gereken birlikteliğinden alıyor ve sürdürülebilir karaktere sahip çağdaş sanat eserlerinin gücünü göstermeyi amaçlıyor. Sergiyi Beral Madra ile konuştuk…

Yeni mekâna yeni sergi... “Bilgi İmgeleri” nasıl hazırlandı ve kürasyonu nasıl gerçekleşti?

Sabiha Kurtulmuş’u 1994’te İstanbul sanat ortamında çalışmaya başladığı günden beri tanıyorum ve izliyorum. İstanbul galeri ortamına önemli katkılarını galerisini yeni gelişen bir bölgeye taşıyarak sürdürüyor, ben de destek vermekten dolayı mutluluk duyuyorum. Kurtulmuş çok yerinde bir sorumluluk duyarak, çağdaş sanatın bugünkü başarısının arkasındaki geçmiş başarıları gündeme taşımak istedi. Günümüzün genç sanatçı kuşağının geçmişteki üretimleri tanıma ve anlama olanağı çok kolay değil. Retrospektif anlamda sergiler düzenleyen kapsamlı bir çağdaş sanat merkezi-müze sistemi yeterli değil. Galerilerin bu tür sergiler yapması bir hizmet oluyor. Bu sergi kısa sürede ve pandemi koşullarında hazırlandı. Davet ettiğim sanatçıların hemen hepsi kabul etti ve eski tarihli işleri de sunabildik. 1980’lerde ve 1990’larda üretilmiş yapıtlar ya satılmıştır ya depolardadır ya da teknik açıdan yenilenmesi gerekir. Sanatçıların yapıtlarının nasıl ve hangi koşullarda saklandığı önemli bir sorun. Kamusal bir destek sağlanmalı, yapıtların sağlıklı koşullarda saklanacağı bir depo sistemi kurulmalı.

Haberin Devamı

Bu sergiyle belleğimiz tazeleniyor

Sergi 1980’ler ve 1990’lar çağdaş sanat üretimini yansıtıyor. Bu eserlerin birlikteliği bugün için ne ifade ediyor sizce?

Günümüzdeki sanat üretimini tanımladığımızda “İlişkisel Estetik” üretimi terimini kullanıyoruz. İşte bu “ilişkisel” kavramının temeli 1980’lerde atıldı ve 1990’larda geliştirildi; yaşamla, bilimle, teknolojiyle, ekonomiyle, siyasetle ilişkisel bilgi içeren işlerin üretimi. Türkiye sanatçıları daha 1970’lerin sonunda bu değişimi yakaladılar ve geliştirdiler.  Bugün sanatçıların “ilk” ya da “yeni” kavramlarını kullanırken dikkat etmeleri gerekir. Bu iki kavramın arkasında her zaman 20. yüzyıldaki akımların izleri vardır. Eğer bugüne kadar ülke çapında çağdaş sanat müzeleri kurulsaydı bu 40 yıllık üretim tüm toplumun bilgi ve görgüsüne sunulabilirdi. Yapıtların bir aradalığının oluşturduğu bilgi ve bellek birikiminin toplumda yarattığı zihinsel ve ruhsal zenginliğin bilincinde olmamız gerekiyor.

Haberin Devamı

Bu bir bellek sergisi, ama sonuçta sınırlı bir galeri sergisidir; bir müze sergisi değildir. Yine de toplumun, izleyicinin, koleksiyoncunun belleğini tazelemeyi amaçlamaktadır. Bu sanatçılar geçmişte birlikte çalıştılar. Bu sergi aynı zamanda o birlikteliği ve iş birliğini de yansıtmayı amaçlıyor.

Çağdaş sanat üretimi ivme kazandı fakat tartışmaları da beraberinde getiriyor. Bir eserin çağdaş sanat adına kabul edilebilir olması hangi ölçütlere bağlı sizce?

Türkiye’deki görsel sanatlar üretimi küresel bağlamda etkin bir üretim. Özellikle bulunduğumuz siyasal-ekonomik sorunlu coğrafyada ülkenin sanatçıları ilerici demokrasi, ifade özgürlüğü, insan hakları bağlamında  Türkiye toplumunu aydınlatan ve tüm komşu ülkelere örnek olan kapsamlı üretimler gerçekleştiriyor. Altyapı ve kültür politikası yeterli değil. AB ülkelerindeki kültür ve sanat sanayisinin parametrelerinin ülkemizde uygulanması gecikmektedir. Sanatçılar yapıtlarıyla toplumlara hakikat-sonrası düzende hakikat gösterme işlevini üstlenmiştir. Küresel bağlamda geçerli sanat üretiminin en önemli özelliği bellek, bilgi içeren düşünsel, eleştirel, ilişkisel, uyarıcı bir görsel dile sahip olmasıdır.