26.04.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:
Miraç Zeynep Özkartal
Afife Tiyatro Ödülleri töreninde en büyük alkışı, En İyi Erkek Oyuncu seçilen Sezai Altekin aldı. Meslektaşlarının bu gönülden alkışları Altekin’in “Bana Bir Picasso Gerek”teki etkileyici oyunculuğunun yanı sıra 14 yıl aradan sonra döndüğü sahneye “Yeniden hoş geldin” demek içindi.
14 yıl önce, hem de “Lüküs Hayat”ın yıldızlarından biriyken bırakır tiyatroyu Altekin ve kendisi gibi Şehir Tiyatroları oyuncusu olan eşi Oya Aydonat’la Bodrum’a taşınırlar. Hiç de özlemez, aramaz sahneyi bu sırada... Çünkü bıkmış, yorulmuştur Şehir Tiyatroları’nın bürokratik çarkından. Duyguları ölmeye yüz tutmuş, oyunları yalnızca teknikle götürür olmuştur.
Bodrum’da yaşam, kendisinin 'kokpit’ diye tanımladığı odasında geçer. Dört tane televizyon, iki bilgisayar, DVD’ler, kayıt cihazları... Dizileri, filmleri takip eder; arşivler. En büyük merakı budur son yıllarda...
'Oya için hâlâ ağlıyorum’
2007’ye kadar her şey yolunda gider. Ne var ki, “Biz Aşağıda İmzası Olanlar” oyununda aşık olduğu sevgili eşi Oya Aydonat, bir süredir mücadele ettiği kansere yenik düşer. Altekin, “Çok içimi acıttı Oya’nın ölümü” diyor; “Hala ağlıyorum sabahlara kadar. Arif Akkaya’nın beni o ruh halinden söküp alması belki de hayatımı kurtardı. Abuk sabuk şeyler düşünüyordum. Hani sakallı bir dede gelse, sen burada sıkıldın, karının yanına gitmek ister misin dese diye...”
Gerçekten de eşinin kaybının ardından düştüğü uçurumdan “Bana Bir Picasso Gerek”in yönetmeni Arif Akkaya’nın uzattığı el sayesinde çıkar.
Aslında bu çok da kolay olmaz. Arif Akkaya epey uğraşır sahneye dönmeye ikna etmek için Altekin’i; Bodrum’a her gelişinde oyun metinleri getirir. Son seferinde ise elinde “Bana Bir Picasso Gerek” vardır.
“Ben Bodrum’da her sabah mutlaka güneşi doğururum” diye anlatıyor Altekin, “Sabah 7 oldu, hadi teksti bir okuyayım dedim. 3. sayfadan itibaren başladım ağlamaya. Çok güzel yazılmış bir tekst Jeffrey Hatcher’ın... Baktım içimde bir şeyler kıpırdandı”.
Ve Emre Kınay’ın kurduğu Duru Tiyatro’nun yapımı olan “Bana Bir Picasso Gerek”in provaları başlar böylece... Sezai Altekin yılların deneyimi ve sezgisiyle oyunun başarısını görür ilk andan: “Picasso 'Guernica’yı yaparken diyor ki, 'Başyapıt olacağını biliyordum’. Ben de bunun iyi bir oyun olacağını hissetmiştim.”
Sezai Altekin’e göre Arif Akkaya sert, titiz, mükemmeliyetçi bir yönetmen. Her iki oyuncusunun da En İyi Oyuncu ödülüne değer görüldüğü bir oyun ancak böyle kotarılır belki de... (Sezai Altekin ile başrolü paylaşan Ayça Bingöl de En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı.)
Kendisini 'tembel bir oyuncu’ olarak tanımlayan Altekin, Akkaya’ya sıklıkla Picasso’nun oyunda geçen bir sözünü hatırlatır provalar sırasında: “Ben aramam, bulurum.”
Çalışma biçiminin Picasso’ya yakın olduğunu ifade eden Altekin, araştırmaktan çok hissetmeye önem veren bir aktör. Performansı duygularının yoğunluğuna bağlı. Bu nedenle de bıraktığı yerin çok üstünden başladığını söylüyor tiyatroya.
Altekin, okuma provalarında ağlayacak kadar heyecan veici bulduğu 'Bana Bir Picasso Gerek’ için “Hayatımda ilk defa bir oyunu çok sevdim ve oynuyorum” diyor.
Bir ilk daha yaşıyor
Başka bir ilk daha yaşıyor bu oyunda Altekin, seyircinin ve meslektaşlarının olağanüstü övgüleri... “Herhalde 35 senelik sahne hayatımın toplamında bu kadar övgü almamışımdır” diyecek kadar büyük bir övgü.
“Bana Bir Picasso Gerek”in Altekin’in yaşamında nasıl bir yerde durduğunu anlamak için şu sözlerine kulak vermek yeterli:
“Sevgili kardeşim Zihni Göktay der ki, herkesin elinde doğduğu zaman bir per, bir ful olur en azından. Biz beş benzemezle geldik dünyaya. Hakikaten de üçü bir araya getirene kadar ömrümüz geçti. Ama şimdi bu yaşta floşu buldum”.
“Bana Bir Picasso Gerek”, bu akşam 20.45 ve yarın 16.00’daki son iki oyunla sezonu kapatacak. Tel: (0216) 338 56 36