Kültür Sanat Dev bir kedi gördüm sanki!

Dev bir kedi gördüm sanki!

02.09.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Baltasar Kormákur’un yönettiği ve başrolünde Idris Elba’nın yer aldığı “Beast/Canavar”, devasa aslanın hedefindeki bir baba ile iki kızının hayatta kalma mücadelesini anlatıyor.

Dev bir kedi gördüm sanki

MÜJDE IŞIL- Hayvanları canavarlaştırıp korku nesnesine dönüştüren filmler, etik açıdan tartışmaya hayli açık… Evet, bu yaklaşım korkutmayı başarıyor ama doğal yaşamını korumakla yükümlü olduğumuz canlıları sanki bu dünyaya ait değillermişçesine bir yabancı tehdidi olarak etiketlemek, en baştan eleştiriye açık hâle getiriyor o macerayı… “Beast/Canavar” bu hassasiyeti gözetmeye çalışan ama türünün tüm klişelerini de sonuna kadar kullanan bir yapım.

Haberin Devamı

Filmin başkahramanı Doktor Nate, iki kızıyla birlikte Güney Afrika’ya seyahate geliyor. Kızlarla babalarının arasındaki mesafenin nedenini ve ailenin yaşadığı trajediyi, ilerleyen zamanda öğreniyoruz. Güney Afrika’da kaçak avcılık almış başını gitmiş. Bireysel tedbirler işe yaramıyor ve kaçak avcılar sadece fillerin değil artık aslanların da peşinde. Sürüsü öldürülen devasa bir aslan ise kaçak avcılardan intikam almaya kararlı. Nate ile kızları da tam bu savaşın ortasında kalıyor.

Spielberg etkisi

Filmin yönetmeni Baltasar Kormákur, İzlanda’dan Hollywood’a transfer olmuş, bağımsız sinema ile gişe filmleri arasında denge kurmaya çalışan bir sinemacı. “Canavar”da bunu hissetmek mümkün. Bu tür yapımlarda hızlı kesmeler yapmak yerine plan sekansları tercih etmesi, Nate’in eşiyle bağ kurduğu rüya sahneleri gibi farklılık çabası dikkat çekiyor. Ryan Engle tarafından yazılan senaryoda günümüz hassasiyetlerinin gözetildiği hissediliyor. Aslan, durduk yere çileden çıkmıyor örneğin. Sürüsü katledildiği için insanları düşman belliyor. Kaçak avcılık eleştirisini hikâyenin merkezine koyması, filmi etik anlamda “doğa dostu” olarak doğru yerde konumluyor. Finali açık etmeyelim ama canavarın akıbetinde insan elinin baskın olmaması da bu açıdan bilinçli bir tercih olmuş.

Haberin Devamı

Burada filmin referansına da dikkat çekmek gerek. “Canavar”, Steven Spielberg etkili bir yapım. Nate’in büyük kızının giydiği “Jurassic Park” tişörtüyle alenileştirilen bu etki, kopuk aile ilişkileri üzerinden iyice derinleşiyor. Spielberg filmlerinde genellikle çocukların sorumluluk ağır gelmiş ebeveynleriyle sorun yaşamasının, bazen onlardan çok daha olgun olmasının yani bir nevi aile dramasının benzerini bu filmde de görüyoruz.

Biraz Kormákur tarzı, biraz Spielberg etkisi ama sonuçta bu bir stüdyo filmi ve türün klişelerini de sonuna kadar kullanıyor “Canavar”. Düz kontakt yapmayı bilmeyen bir babanın aniden bir aslan dövüşçüsüne dönüşme ihtimali inandırıcı gelmiyor bu yüzden. Yine de özellikle ilk yarıda, her aslan saldırısında seyirciyi korkutmayı başarıyor. Ama bu duyguyu efektle yaratılmış aslanla değil, Idris Elba’nın endişeli yüzünde hissediyoruz. Bu da filmin değil, Elba’nın marifeti. Spielberg’ün “Jurassic Park”ındaki dinozorlar perdede göründüğünde seyircideki o titreme hâlini yaşatacak film yapmak artık çok zor. Günümüzde hemen her film, kendi izini bırakmak yerine öykündüğünü yaşatıyor. Tıpkı “Canavar” gibi…

Haberin Devamı

Vizyonda öne çıkanlar

Dev bir kedi gördüm sanki

“Spider-Man: No Way Home | Örümcek-Adam: Eve Dönüş Yok”: 17 Aralık 2021’de vizyona giren pandemi koşulları nedeniyle zor günler geçiren sinema salonlarını yeniden seyirciyle buluşturan “Spider-Man: No Way Home/Örümcek-Adam: Eve Dönüş Yok”, 1.9 milyar dolar hasılatla tüm zamanların en çok izlenen altıncı filmi olmuştu. Üç farklı seri ve üç farklı nesil Örümcek-Adam’ını bir araya getirip süper kahraman hayranı olmayan seyirciyi bile sempatisini kazanan yapım, eklenmiş yeni sahneleri ile yeniden vizyonda.

“The Invitation/Davet”: Bram Stoker’ın Dracula’sından ilham alan ve Sam Raimi’nin şirketinin yapımcılığını üstlendiği film, doğaüstü korku sevenlere hitap ediyor. Akrabası olmayan Evie, annesinin ölümünün ardından DNA testi yaptırır ve hiç tanımadığı bir kuzeni olduğunu öğrenir. Yeni bulduğu ailesi tarafından İngiliz kırsalında gösterişli bir düğüne davet edilen Evie, bu vesileyle aile geçmişindeki sırları öğrenirken davet de çok geçmeden bir ölüm kalım mücadelesine dönüşür.