Tahtakale, korsan VCD'lerden geçilmiyor. Bu furya, tam da hareketlendi denilen bir dönemde sinema sektörünü tehdit ediyor
Bölüne bölüne sekiz salonlu bir komplekse dönüşen Fitaş sinemaları, yakında "DVD salonu" açıp, üç beş kişiye film izletmeye kalkışırsa şaşmamak gerek. Tabii bu işin şaka tarafı. Fitaş Sineması Müdürü Suphi Oktay, her ne kadar "sinema, sinemada izlenir" gibi bir bakış açısıyla yaklaşsa da, VCD'ler bir süre sonra, yeni bir video furyası yaratacağa benziyor. Bilgisayardan ya da dev ekranlı televizyonlardan kolayca izlenebilen VCD'ler, evde kalıp film izlemek, bireysel takılıp tembellikten nasibini almak isteyenlerin evinde yerini yavaş yavaş alıyor. Günümüz
teknoloji çağı diyerek, her işini bilgisayarda halletmeye çalışan, "chat"leşmekten büyük bir keyif alan ve dünyayı ayağına getirdiğine inanan kişilerce büyük ilgi gören bu teknoloji harikası VCD'lerin uzun vadede etkilerini sinema salonu sahipleriyle konuştuk ve karşımıza müzik piyasasında olduğu gibi yine korsan çıktı!
Emek Sineması işletmecisi İsmet Kurtuluş, VCD'lerin tehlikeli boyutlarda ve kaçak olarak Türkiye'ye girmeye başladığını belirtiyor. "Bu filmler o kadar süratli geliyor ki, 17 Mart'ta vizyona soktuğumuz "The Green Mile - Yeşil Yol" filmi, 10 Aralık'ta Amerika'da vizyona girdikten altı hafta sonra Türkiye'deydi. VCD'ler ucuza satılıyor, değiştirme imkanı da var. Bu korsan basımlar için çalışmalar yapılıyor ama taşınması, basılması ve çoğaltılması çok kolay. Tahtakale VCD kaynıyor ve insanlar inanılmaz boyutlarda tüketiyor."
Fitaş Sineması Müdürü Suphi Oktay, sinemaların VCD furyasından etkilenmeyeceğini, güzel filmler üretildikçe izleyicinin bunları sinemada görmeyi tercih edeceğini söylüyor. Küçük ekranlara gözlerini dikip film izlemeye çalışan yeni neslin, gözlüklü bir nesil olacağını da söylemeden edemiyor. Ayrıca Japonlara, bu tür saçmalıkları ürettikleri için çok kızıyor.
Beyoğlu Sineması'ndan Kadir Akbaş sinemanın sadece görsel bir tüketim değil, sosyal boyutunun da olduğuna inandığı için VCD'lerin sinemayı etkilemeyeceğini düşünüyor:
"İnsan sıcaklığı hala geçerli bizim ülkemizde. Yabancılaşmayı beceremedik diğer ülkeler gibi. İyi ki diyorum insan hala sosyal bir yaratık, sokağa çıkıyor, birbirini görüyor."
Alkazar Sineması yöneticisi Adalet Dinamit ise, Türkiye'deki ekonomik krizden söz ediyor, alım gücü düşük ve gelir dağılımı eşitsiz olduğu için, DVD'nin Türkiye'yi etkilemesinin beş yıldan önce olabileceğini sanmadığını söylüyor: "DVD'lerin etkisinin Amerika'da başladığını tahmin ediyorum. Bizde şu an tehlikeli değil. Hatta reklam bile sayılabilir. Ama izleyici evinde izleyip konfor yaşamak istiyorsa, artık aynı konfor salonlarda da mevcut."
Sinema salonu sahiplerinin ortak görüşü: Sorun, birkaç yüz seyirci kaybetmek değil. Onlar, korsan olarak basılan ve giderek yayılan bu VCD'lerin sinema sektörüne zarar verdiğini düşünüyorlar. O filmlerde emeği geçen herkese haksızlık edildiğini,
devlet bütçesine zarar verildiğini söylüyorlar.
VCD Nedir?
Ses kompakt disklerine görüntünün de işlenmesi teknolojisiyle yaratılan Video CD'ler (VCD), bildiğimiz videoların bir üst modeli sayılabilir. Görüntü kalitesi ancak iyi bir VHS kesete eşdeğer olan VCD'lerdeki filmler ya DVD görüntüsü oluyor ya da sinemada el kamerası ile çekilkiş görüntülerden oluşuyor.