Kültür SanatDoktor yoldaştan hikâyeler

Doktor yoldaştan hikâyeler

12.05.2011 - 20:32 | Son Güncellenme:

20. yüzyılın en önemli romanlarından biri olarak kabul edilen “Usta ile Margarita”nın yazarı Bulgakov’dan, hekimlik yıllarından kalan, kaçırılmayacak üç kısa hikaye: “İşlemeli Havlu”, “Çelik Nefes Borusu” ve “Katil”...

Doktor yoldaştan hikâyeler

Bulgakov 1916’da mezun olmuş Kiev Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden. Çok değil üç yıl sonra da ayrılmış doktorluktan. “Usta ile Margarita”nın önsözünü hazırlayan arkadaşı Sergey Ermolinski’nin anlattığı kadarıyla tıpla ilişkisi bir şekilde sürmüş. Şöyle ki, opera ya da müzik, sinema ya da tiyatro kadar olmasa da eczanelere pek düşkünmüş Bulgakov. Müdavimi olduğu bir eczane bile varmış Kropotkinskaya Sokağı’nda.

Hastalık hastası doktor
Taşra eczanelerindeki gibi gıcırdayarak açılan kapıdan içeriye girer, eski bir tanıdık gibi karşılanır, ağırdan alır, teker teker ilaç seçermiş. Bu kadar da değil. Arkadaşının her hastalanışında büyük bir keyif alarak onu ziyaret eder, elinde çantası içeriye girer, Ermolinski’nin ateşine bakar, göğsünü dinler, nabzını yoklar, dilini çıkarttırıp, “Aaaa” dedirttirirmiş. Bu kadar da değil.
Bulgakov, çantasından vantuz, eter ve bir de ispirto ocağı çıkartırmış. Ermolinski, “Vantuzları yerleştirmekte usta değildi, canımı yaktığı olurdu” dese de, Bulgakov, bildiğini okur, “Hadi, hadi,” dermiş arkadaşına: “Nasıl da güzel yapışıyorlar!” Ermolinski’ye kalırsa hastalık hastasıymış aynı zamanda Bulgakov.
Doğru ya da değil, “Bir Köy Doktorundan Öyküler”ine bakacak olursak, gerek “İşlemeli Havlu”daki, gerekse de “Çelik Nefes Borusu”ndaki doktor yoldaşlar, Ermolinski’nin anlattığı yoldaş doktor Bulgakov’unun aksine bütün acemilik ve beceriksizliklerine karşın, tireye titreye, bazen berbat duygular, bazen de büyük bir şaşkınlık içinde ameliyatlar yapıyor, hastası boğulmasın diye soluk borusuna delik açıyor, bazen de ezilmiş bir bacağı kesiyor, sonra damar uçlarını kapatıyor, harikalar yaratıyorlar. Veyahut, “Katil”deki Doktor Yavşin gibi hastasını kurtarmak yerine insanlığı kurtarmayı deniyorlar.

En ilginç romancılardan
Uzun sözün kısası: 20. yüzyılın en önemli romanlarından biri olarak kabul edilen “Usta ile Margarita”nın yazarı Bulgakov’dan, hekimlik yıllarından kalan, kaçırılmayacak üç kısa hikaye: “İşlemeli Havlu”, “Çelik Nefes Borusu” ve “Katil”. Kaçırılmayacak hikayeler; çünkü bu üç kısa hikaye, genç Bulgakov’u karşımıza çıkartıyor, doktor olarak geç bir yazarın portresini çiziyor, bir yandan da geleceğin Bulgakov’unu müjdeliyor. İleride, neredeyse yirmi yılını başyapıtını yazmaya adayacak Bulgakov’u.
Bu arada bizden söylemesi: “Bir Köy Doktorundan Öyküler”i okumakla yetinmeyin. Çünkü, Bulgakov, 20. yüzyılın en önemli, en ilginç, en üstünde durulması gereken romancılarından biri. Hem yaşamıyla hem de yazdıklarıyla.
“Usta ile Margarita”ya gelince... Bulgakov’un, ölüm döşeğindeyken bile düzeltmelerini yapmaya çalıştığı, 1928 ile 1940 yılları arasında, deyim yerindeyse döne döne yazdığı, ne var ki, ancak ölümünün üzerinden çeyrek yüzyıl geçtikten sonra, 1966’da gün ışığına çıkan başyapıtı. Taşkın, coşku dolu bir romandır, baskı ve korkunun, iyilik ve kötülüğün, on yıllık ya da iyisi mi beşer yıllık dilimlerde yeniden, yeniden okunup keşfedilmesi gereken bir yapıttır “Usta ile Margarita”.
Ve “Yabancılarla Sakın Konuşmayın” başlığı altında başlar Bulgakov’un dahiyane romanı “Usta ile Margarita”. Bulgakov, sıcak bir ilkbahar günü biterken, Patriarşiye Gölleri Gezisi’nde, önce, İsa’nın gerçekten yaşayıp yaşamadığını tartışan Mişa Berlioz’la Ivan Biezdomni’yi çıkartır karşımıza. Sonra da dişlerinin yarısı platin yarısı altın kaplı, bir gözü kara bir gözü nedendir bilinmez yeşil olan yabancıyı. Yani, şeytanı. Çıkartış o çıkartıştır! n

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler