03.05.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Kültür Sanat Servisi
Dünyanın dört bir yanındaki çoğu müze, salgın süresince karantinada olan insanlar için pek çok etkinlik düzenledi. Sanal turlar, sanat eserlerinden ilham alınarak yapılan challange’lar, eğitici videolar... Müzelerin bu çabaları, insanların bu zorlu süreçte sanat aracılığıyla umut bulmasına neden oldu. Bu sanatsal etkinliklere son olarak The Yorkshire Museum, çok farklı bir şekilde dahil oldu. Müze, önceki günlerde Twitter hesabı aracılığıyla dünyadaki tüm müzelerin yetkililerinden koleksiyonlarındaki en ürkütücü nesnelerin fotoğraflarını paylaşmalarını istedi. Aralarında İskoçya Ulusal Müzesi ve Almanya Tarih Müzesi’nin de bulunduğu pek çok kurum, bu çağrıya sessiz kalmadı.
Korkutucu deniz kızı
Deniz kızları, uzun yıllar boyunca denizcilerin anlattığı efsanelerde yer almış, çeşitli masal ve hikâyelere de ilham kaynağı olmuştur. Ancak İskoçyaa Ulusal Müzesi’nin paylaşımı akıllardaki deniz kızı hayalinden epey bir uzakta. Müze, koleksiyonundaki eserlerden üst tarafı insan vücudunu andıran alt tarafı ise bir balık kuyruğuna sahip bir maymun balığı heykeli paylaştı. Müze, birçok kurumda bu balığa benzeyen heykellere rastlanacağını belirtip onların daha fazla deniz kızı gibi göründüklerini de ekledi.
The Yorkshire Museum, müze koleksiyonlarındaki ürpertici nesneler akımını kendi koleksiyonunda yer alan bir saç topuzuyla başlattı. Müze, bu topuzun 3’üncü veya 4’üncü yüzyılda yaşamış Romalı bir kadının mezarından çıkarıldığı ve hâlâ üzerinde iğnelerinin yer aldığı bilgisini de verdi.
Türkiye’deki müzeler bu akıma henüz katılmamış olsa da ülkemizde korkunç olarak nitelendirilebilecek müze ve obkeler var. Bunlardan biri İstanbul’daki Yerebatan Sarnıcı’nda başı ters bir şekilde sergilenen yılan başlı Medusa sütunları. Yunan mitolojisine göre Medusa, doğrudan gözlerine bakan ölümlü ve ölümsüz kişileri taşa çevirmesiyle bilinen yılan saçlı kadındır. Bunun yanında Türkiye’de korkunç olmasa da ilginç bir müze var: Avanos Saç Müzesi. Nevşehir’de bulunan müze, 1979’da çömlek ustası Galip Körükçü tarafından açılmış. Hikâyesi ise şöyle: Bir gün Galip Körükçü, Fransız bir turist kadına âşık olmuş. Ancak kadının 3 ay sonra ülkesine dönmesi gerekmiş ve Galip Körükçü’ye hatıra olarak bir tutam saçını bırakmış. Çömlek ustası da bu saçı atölyesinin duvarına asmış. Böylelikle de müzenin temelleri atılmış. Zamanla bu hikayeyi duyan pek çok kadın bir tutam saçını bu müzeye bırakmaya başlamış.