Kültür Sanat 'Dünya, Türk müziğini Saygun ile anladı’

'Dünya, Türk müziğini Saygun ile anladı’

17.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gürer Aykal, Rengim Gökmen ve Işın Metin ile Saygun üzerine konuştuk

Dünya, Türk müziğini Saygun ile anladı’
Aslı Onat

Kurucu destekçiliğini Doğuş Grubu’nun üstlendiği, 30 Ağustos - 2 Eylül tarihleri arasında Bodrum’da üçüncü kez düzenlenecek olan D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin programı, Ortaköy’deki Feriye Lokantası’nda düzenlenen toplantıda tanıtıldı.
Toplantıda festivale katılan orkestraların tanınmış şefleri Gürer Aykal (Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası), Rengim Gökmen (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası - Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası) ile Işın Metin’in (Bilkent Senfoni Orkestrası) yanı sıra Doğuş Holding İcra Kurulu Üyesi Semih Yalman ve Festival Genel Sanat Yönetmeni Kemal Küçük yer aldı. Önceki yıllarda da etkinlikte konser veren Aykal, Gökmen ve Metin, D-Marin’in kişilikli bir festival olduğu görüşünde birleşiyor ve uzun ömürlü olmasını diliyorlar.
D-Marin Turgutreis 3. Uluslararası Klasik Müzik Festivali,  bu yıl “Adnan Saygun-Ulusaldan Evrensele” temasıyla yapılıyor. Festivale keman virtüözleri Shlomo Mintz, Mirjam Tschopp, dâhi çocuk piyanist Kit Armstrong ve Yo-Yo Ma’nın tahtına aday gösterilen çellist Han-Na Chang gibi müzisyenler katılıyor. 
Saygun’un öğrencileri olan Gürer Aykal ile Rengim Gökmen’den hem birbirlerini, hem de hocalarını anlatmalarını istedik. Işın Metin de genç kuşağın gözüyle Saygun hakkındaki düşüncelerini aktardı.

Haberin Devamı
Kısa pantolonlu bir çocuk
Gökmen ile Aykal’ın tanışması, Aykal’ın Saygun’un sınıfında eğitim gördüğü zamanlara uzanıyor. Aykal, Gökmen’i ilk görüşünü şöyle anlatıyor:
“Annesi bir gün Saygun’un sınıfına getirdi Rengim’i. 9-10 yaşlarında, kısa pantolonlu bir çocuktu. Sınıfta en fazla 3 kişiydik. Saygun, Rengim’in kulağına baktı, benim de fikrimi sordu.”
Gökmen, o gün heyecandan tir tir titrediğinden içeridekileri görememiş, ama eğitimi sırasında yurtdışına giden Aykal’ı, dönüşünde ilgiyle takip etmiş:

'Gördüğüm en yüce insan’
“Türkiye’ye döndüğünde hayran hayran kendisini izlemeye başladık. Beni sınıfına kabul etti, orkestra derslerini izledim. Orkestra şefliğine cesaretle yönelmemin nedenlerinden biridir, Gürer Bey. Hoca-öğrenci ilişkisinden çok ağabey-kardeş konumundaydık.”
Aykal ve Gökmen, hocaları Saygun’u saygıyla anıyorlar. Aykal, Saygun’u şöyle anlatıyor:
“O, benim gördüğüm en yüce insan. Dünya, Türk müziğinin ne olduğunu bugün Saygun sayesinde anlayabiliyor. İnternet gibiydi; ona her şeyi sorabilirdiniz. Bize hızlı algılamayı öğretti.”
Gökmen ise festivalin 'ulusaldan evrensele’ temasının hocasını en iyi şekilde özetlediğini düşünüyor:
“Hiçbir Türk bestecisini Saygun ile aynı kefeye koyamayız. Herkes kendi içinde bir değerdir, ama Saygun’un fikriyatı ve eğitimciliği bile yeter bu tespit için.”
Aykal ve Gökmen, Saygun’un Türk bestecileri arasında fazlaca öne çıkarıldığı gibi görüşlere karşı çıkarak şu tespitte bulunuyorlar:
 “Saygun’un eserlerindeki tek notayı bile değiştirseniz tüm altyapı çöker. Çalışkanlığı, hocalığı ve besteciliğiyle geldiği noktayı sonuna kadar hak etti.”
Işın Metin bu yıl Saygun’un yurtdışında da anıldığını hatırlatarak, “Bunları göz önünde bulundurunca Saygun’un uluslararası alandaki yeri daha iyi anlaşılıyor. Orkestralar onun eserlerini Avrupa’da kendiliklerinden repertuvarlarına alıyorlar zaten” diyor.  
13 Ağustos tarihli Cumhuriyet gazetesinde Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik’e dayandırılarak duyurulan “Konservatuvarlar kapatılsın” başlıklı haber sonrasında klasik müzik çevrelerinde tartışmalar başlamış, aynı gün Milli Eğitim Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nden yapılan açıklamada, “Konservatuvarların kapatılmasına ilişkin MEB bünyesinde yapılmış herhangi bir işlem söz konusu değildir” denilmişti.

'Ağaç yaşken eğilir’
Bu tartışmaları hatırlattığımızda Aykal, konservatuvarların önemine dikkat çekerek, “Eğer bu kurumların kaldırılması söz konusu olursa, beni bu yaşta ortalıklarda görürsünüz. Bunun arkasında yaşamımın sonuna kadar da dururum. Ağaç yaşken eğilir” diyor.  “Konservatuvarlar olmasaydı, Aykal ve Gökmen burada olmazlardı; Fazıl Say da futbol oynuyor olurdu” diye ekliyor Işın Metin de.