Kültür Sanat Edebi seks işçisi

Edebi seks işçisi

21.03.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Bir Telekızın Manhattan Günlüğü" adlı romanın yazarı Tracy Quan, on dört yaşından beri, yirmi yılı aşkın süredir New York’ta fahişelik yapıyor ve "New York Fahişeleri" adlı eylem kuruluşunda aktif olarak çalışıyor.

Edebi seks işçisi

Edebi seks işçisi

"Bir Telekızın Manhattan Günlüğü" adlı romanın yazarı Tracy Quan, on dört yaşından beri, yirmi yılı aşkın süredir New York’ta fahişelik yapıyor ve "New York Fahişeleri" adlı eylem kuruluşunda aktif olarak çalışıyor.

ŞEBNEM ŞENYENER/New York

Edebi seks işçisi
Kolunda damga yok. Gözlerinden belli değil, gözleri çekik. Koyu pürüzsüz teni taze, diri zeytin gibi cilalı. Karşıma dikildi, çıplak. Hiçbir yerini örtmeyen ipek çamaşırlarına rağmen çırılçıplak. Dantel sütyenini dolduran dolgun göğüslerini avuçladım yavaşça...
Hemen inanmayın yazdıklarıma... Her ne kadar hayalimden böyle geçirdim ise de, böyle olmadı maalesef, "Bir Telekızın Manhattan Günlüğü" adlı romanın yazarı ve aynı zamanda kendi deyimiyle bir "seks işçisi" olan Tracy Quan ile karşılaşmamız. Tersine 81. sokakta dünyanın her tarafında rastlayabileceğiniz alalade bir Starbucks kahvesinde buluştuk. Ufacık tefecik olmasına rağmen Tracy’nin üzerinde yerleri süpüren kocaman bir kürk manto, mantosuna uyan kulaklıkları vardı.
Doğulu görüntümüze uygun yeşil bir japon çayı ısmarladık, yanında bir şişe su... Kalkuta’da Sonagaachi hareketinin fahişeler arasında dünya çapında en gelişmiş hareket olarak bilindiğini söylerek lafa başlayan Tracy’i duyan herkesin hayret dolu bakışları altında, önce Manhattan’da fahişelik ve genelev yasaları, sonra otobiyografik roman ve yayın dünyası üzerine derin bir sohbete daldık.
Manhattan’da çalıştığı süre içinde en az üçbin müşteriye hizmet ettiğini, adam başına ortalama altıyüz dolar kazandığını, çoğunu memnun ettiğinden müşterilerinin sık sık ‘daimi’ durum kazandığını belirtti Tracy. Kendi deyimiyle "eski moda bir hanımefendi".
Ondört yaşından beri, yirmi yılı aşkın süredir New York’ta fahişelik yapması, "New York Fahişeleri" adlı eylem kuruluşunda aktif çalışması onun eski moda bir hanımefendi olmasını engellemiyor. Eski moda dediğinde yetmişli yıllardan söz ediyor. Yeni dünyanın eski modası yani... Yetmişli yıllarda seks endüstrisinin kullandığı terimleri severek kullanıyor Tracy. Mesela, artık yeni fahişeler "kızlar" lafını kullanmıyormuş. Yeni fahişeler "frijid" sözcüğü yerine "orgazmsız" sözcüğünü tercih ediyorlarmış. Meğer nemfomanyak lafı da çoktan tarihe karışmış terim olarak, üstelik yerine yeni bir kelime konulmamış.
Meslekte yaşını başını almış, zarif ‘madam’lara hayran Tracy. Böyle madamlar ona belden aşağı sözcüklerin ancak yatak odasına ait olduğunu, oturma odasına kesinlikle giremeyeceğini öğretmişler. Doğu kıyısında çalıştığı için müşterileri kuralları bilen cinsten. Bir barda "kızlarla" oturmak için en az iki şişe şampanya ısmarlamak gerektiğini, telefonla randevu almadan kapıya dikilinemeyeceğini, paranın yeri, zamanı türünden detayları bilen kimseler.
Müşterilerinin çoğu Manhattan’ın yüksek mevkilerinde güç sahibi. Çoğu evli, evliliklerinde mutlu, eşlerinden memnun. İki toplantı arasına bir küçük seks faaliyeti sığdırmak, bara girip bir tek atmak gibi... İşin tam doğrusunu söylemek gerekirse, birkaç dize kokain gereksinimiyle birlikte gelen bir alışkanlık... Çoğu bu kısa zamanı birkaç "kızla" birlikte değerlendirmeyi yeğliyor. "Kızlar" birlikte geliştirdikleri oyunu sahnelediklerinde o kadar gerçeğe yakın oynuyorlar ki müşteri numara yaptıklarını anlamıyor, anlasa da önemsemiyor, alan memnun, satan memnun. Quan romanını böyle bir sahne ile açmış. Yalnız "kızlardan" biri sırasını karıştırıp tuluat girişiminde bulununca müşteri işin gerçek değil de bir oyun olduğunu anlamış. Centilmen olduğundan bozuntuya vermemiş, herkese parasını ödeyip "bir daha ki sefere tiyatro ödülü ile geleceğini" söyleyerek işi şakaya vurmuş. Quan’a göre, "Müşterilerle telekızlar arasında sessiz bir anlaşma var. Çoğu müşteri memnun etmekten hoşlanmasına rağmen önemli olan gerçek değil fantazi." Gerçekle aran nasıl diye sorduğumda Tracy’den "karmaşık" cevabını almamın sebebi bu besbelli.
Seks hatıratı dünyanın en eski edebiyat biçimi. Dünyadaki ilk roman olarak nitelendirilen 11. yüzyıla ait "Genji’nin Hikâyesi", Leydi Murasaki’nin yazdığı Japon yönetici sınıfında cinsel hayatın günlüğü. Elli iki ciltten oluşan bu roman bir Japon prensinin cinsel maceralarını anlattığı için biyografik nitelikte.
Romanının ne kadarı gerçek ne kadarı hayali sorusuna Tracy Quan’ın cevabı şöyle: "Yüzde yüzü hayal, yüzde yüzü gerçek." Yani romandaki kahramanların çoğu Tracy’nin çeşitli özelliklerini taşıyor, çoğu onun hayatından geçen kimseler; bazen cinsiyetleri değişmiş, bazen isimleri, bazen şekilleri...
Tracy’nin annesi Çinli, babası Trinidadlı. Kanada’ya göçtükten kısa bir süre sonra boşanmışlar. Annesi Wolkswagen bir minibüsle ve serbest seksi savunarak Avrupa’da hippi hayatı yaşamaya başlayınca, Tracy daha on üç yaşında iken valizini toplayıp sevgilisiyle Londra’ya kaçmış. On iki yaşında, bir kolej profesörü sayesinde para karşılığı seks mesleğine başlamış. New York’a, on dört yaşında Londra’dan tesadüfen geldiğinde, hem de hiç aklında yokken buradaki pazarın büyüklüğünü fark edince yerleşmiş. Romandaki en canlı sahnelerden biri, "PONY" ya da New York Fahişeleri adlı seks işçileri kuruluşunun toplantısını yöneten külotsuz liderin traşsız cinsel organının diğer telekızlarda yarattığı etkiye dair. Tracy Quan PONY toplantılarından birinde, hakikaten külotsuz ve traşsız dolaşan grup liderini şöyle hatırladı: "Telekızlara mastürbasyon yeteneklerini geliştirmelerini, vajinal güçlerini kişilik geliştirici yönde kullanmayı öğretiyordu gerçi ama buna rağmen külotsuz dolaşmasını yadırgadım."
Halen İtalyanca, İbranice ve Almanca çevireleri satılan kitap baharda Fransızca olarak Fransa’da yayımlanacak. Belki Türkiye’den de ilgi duyan olur.




KÜLTÜR & SANAT