Yaşsızlığı öyküleyen genç bir adam gülümseyişi, buruk bir telaş ve "Yazarlığımı ihmal ettim" itirafı, biraz da hüzün... O: Erdal Öz. Yaşamı iyi kitaplar yazmak ve iyi kitapların basılmasına karar vermekle geçti. Hala aynı şeyi yapıyor! Yeni öykü kitabı ise, sonbaharda bizimle...
Filiz Aygündüz
Yayıncılık hala heyecanlandırıyor mu sizi?Yayıncılığı çok ciddiye alıyor, yayıneviyle çok uğraşıyorum. Yani bir bakıma hala amatör bir yayıneviyiz biz. Ama eskisi kadar heyecanlandığımı söyleyemem. Kitap sayısı çoğaldıkça, birim kitaba düşen heyecan miktarında yoğunluk azalması oluyor.
Özellikle genç yazar, kitabı çıktığında yayıncısının heyecanını görmek ister diye düşünüyorum...Ben hala yeni bir yazar, yeni bir kitap keşfedince çok seviniyorum. Zaten böyle bir duygum olmasa, "Can Yayınları İlk Roman Ödülü"nü koymazdık. Bunu yeni yazarlara yol açmak için yaptık. Ve çok hoş, dosya yağıyor!
Sizin kitaplarınız konusunda sorun çıkarıyor mu Can Yayınları(!)?Hiç telif ücreti ödedikleri yok bir kere... Hatta işte diyorlar ki, 'Senin kitabın yirmi beşinci baskısı çıktı. Bir şey ısmarlamıyor musun?' Önce onlara dondurma alıyorum sözgelimi, sonra kitabımı görebiliyorum. Tabii kendi yazdığın kitabı basmanın hiç tadı yok.
Yazdığınız kitaplar yüzünden birçok haksız, incitici eleştiri aldınız ama "Sular Ne Güzelse"den sonra bu eleştiriler bitti. Geç kalmış bir anlaşılma duygusu yaşadınız mı?Hayır... Çok eleştirilen kitaplarım, keskin, militan sol gruplar dışında, gençler tarafından her zaman anlaşıldı ve beğenildi. O eleştiri sahiplerininse artık adları bile anılmıyor.
Yazarlığınıza yeterince vakit ayırmadığınıza dair vicdani bir rahatsızlık duyuyor musunuz zaman zaman?Yazarlığımı ihmal ettim. Bu bir tembellik. "Yayınevi çok vaktimi alıyor" sözü bahane. İnsan her yerde yazar. Ama bazen geç kaldım duygusunu yaşıyorum. Önümde çok az gün kaldığı kanısındayım. Onun için mesela eski yazılarımın, notlarımın birçoğunu atıyorum. Yıllardan beri tuttuğum bir günlük var, onu da yok etmek üzereyim.
Kişisel tarihinizi yok etmek, bu niye?Sadece yazıp yayınladıklarımla kalmak için.
Bir yazar yayıncının iç hesaplaşmaları nasıl oluyor?Bu ara, benden iyi bir roman yazarı çıkmayacağını anladım. Ben ancak öykü yazabilirim. Babam memur olduğundan bir yere ait olamadım, bir mekana, bir kente, bir kasabaya... Romancı, bir yere aittir ve oradaki çevresini tarihçeleriyle birlikte bilir. Bende böyle bir
bilgi yok.
Öykücülüğünüzde gelmek istediğiniz yer burası mı?Sular Ne Güzelse'de şimdiye kadar yazdığım en güzel öyküler vardı. Onları aşabilsem sevinirim. Ama aşamadığımı görürsem yenilerini yayınlamam. En az onlar kadar iyi olmalı. Elimde on tane öykü var. Onları adam edip bir kitap yapacağım.
Yayıncı olarak bundan sonra neler yapmayı düşünüyorsunuz?Yayıncılığa çocuk kitaplarıyla başlamıştım. 1981'de, Evren Paşa'yla arkadaşlarının işbaşında olduğu dönem, otuz tane çocuk kitabı çıkardım. Can Yayınları çocuk dizisinin okullara girmesi bu kitaplarla komünizm propagandası yaptığım gerekçesiyle yasaklandı. Antalya'da bir ilkokulda, çocukların çantalarından çıkan Can Yayınları'nın kitaplarını, bütün okulu meydanda toplayarak, müdür başkanlığında, müfettişler denetiminde yaktılar. O kitapların bulunduğu sınıfların öğretmenleri sürüldü. Ve ben çocuk kitapları çıkaramaz oldum. Şimdi artık çocuk kitaplarına ağırlık vereceğim...