Kültür SanatGöçmenlikten starlığa

Göçmenlikten starlığa

02.05.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:

“Monsieur Aznavour/Aznavour”, Fransız kültürünün sembol isimlerinden, efsanevi şarkıcı ve söz yazarı Charles Aznavour’un yükseliş hikâyesini anlatıyor

Göçmenlikten starlığa

Müjde Işıl - Kökleri Türkiye’ye dayanan Ermeni bir ailenin çocuğu olarak Fransa’da doğan Shahnour Vaghenag Aznavourian’ı tüm dünya Charles Aznavour olarak tanıdı, şarkılarını sevdi. 2018’de 94 yaşında ölen sanatçı, sağlığında hayat hikâyesini anlatacak film projesini desteklemişti. Vefatından sonra ailesinin onayıyla “Monsieur Aznavour/Aznavour” çekildi.

Haberin Devamı

Aznavour’un çocukluğuyla başlayan film, çoğu biyografide olduğu gibi parça parça, zamandan zamana ve kişilere atlayarak başkahramanın hayatını özetliyor. Mutlu bir çocukluk geçiren Aznavour, sahnede olmayı ve şarkı söylemeyi çok seviyor. Ancak önüne iki engel çıkıyor: Göçmen kimliği ve fiziki dezavantajı. Sadece işgalci Naziler değil, Fransızlar da onu etnik kimliğinden dolayı hor görüyor. Kısa boyu, büyük burnu, çekici olmayan yüzü ve boğuk sesi nedeniyle sahneye ve aşk şarkıları söylemeye uygun olmadığını düşününler de çoğunlukta. Bu şartlar, Aznavour’un kendi kendini motive edip bir çıkış yolu bulmasıyla değişiyor.

Oyuncular öne çıkıyor

Biyografik yapımlarda tüm hayatı anlatmak için izlenen kestirme yol, hikâyenin dağılmasına yol açar genelde. “Aznavour” da bu handikapla başlıyor ama hikâyeye Edith Piaf’ın dahil olmasıyla filmin odağı netleşiyor. Kaldırım Serçesi’nin bir nevi femme fatale’leşmiş versiyonunu izliyoruz filmde. Aznavour’u sahne ortağından, eşinden ve çocuğundan, yaşadığı şehirden kopartan Piaf, onu kişisel kölesi hâline getirirken özgüvenini de yıkıyor. Ancak Piaf’tan ayrıldıktan sonra Aznavour şöhrete ulaşıyor. Filmde bu bölüm detaylı ve başarılı anlatılmış. “She”, “La Boheme”, “Hier Encore” gibi klasik şarkıların sözlerinin nasıl yazıldığını izlemek de filmin artılarından. Ancak yine parça parça bölümlerle finale ilerleyince o duygu yoğunluğunun etkisi azalıyor. “Hier Encore”un sözlerinin yazılışındaki pişmanlık yani Aznavour’un olgunluk dönemi, başlı başına bir film konusu halbuki.

Haberin Devamı

Filmin senarist ve yönetmenleri Mehdi İdir ve Grand Corps Malade, yıllardır birlikte çalışmanın ve müzik klipleri çekmenin tecrübesini bu filmde kullanmışlar. Özellikle sahne çekimlerindeki geçişlerde bunu yansıtıyorlar. 2010’da “A Prophet”teki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında César Ödülü kazanmış Tahar Rahim, Aznavour’a hayat vermek için canla başla çalıştığını ispatlıyor. Genelde orijinal eserler kullanılsa da Rahim filmde Aznavour’un birkaç şarkısını seslendiriyor. Film, Rahim’in En İyi Erkek Oyuncu adaylığı başta olmak üzere dört dalda César adayı. Piaf’ı canlandıran Marie-Julie Baup, Marion Cotillard’la özdeşleşmiş bu roldeki özel performansıyla alkışı hak ediyor.

Haberin Devamı

Göçmenlikten starlığa

Adana’dan çok ödüllü film

Geçen sene Nuri Bilge Ceylan’ın başkanlığındaki 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nden En İyi Senaryo (Doğuş Algün ve Selen Örcan), En İyi Kadın Oyuncu (Funda Eryiğit ve Ece Yaşar), En İyi Erkek Oyuncu (Erdem Şenocak), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Nesrin Uçarlar) ve Erkek Oyuncu (Serkan Ercan) Ödülleri’ni almıştı “Ölü Mevsim”. Doğuş Algün ilk uzun metrajlı kurmaca filminde güçlü bir oyuncu kadrosu kurarken toplumsal sorunları da tek filmde anlatmayı hedeflemiş. İstanbul’un kenar semtlerinden birinde geçen hikâye; kadına baskı ve yüklenen annelik görevi, aile içi taciz, göçmenlerin mağduriyeti gibi birçok meseleyi barındırıyor. Ancak içine kapalı karakterleri gibi kapalı senaryosu, seyirci ile arasına mesafe koyuyor.

KEŞFETYENİ
Eleme sonrası olay paylaşım! 'Buna kalleşlik denir'
Eleme sonrası olay paylaşım! 'Buna kalleşlik denir'

Cadde | 01.05.2025 - 23:23

Pınar Saka, Yiğit Poyraz'ın elenmesine tepkisiz kalamadı. İşte, çok konuşulacak o paylaşım...

Yazarlar