Haliç’e nazır bir sergi

Kadir Has Üniversitesi’ndeyim. Eski bildik ismiyle Cibali Cigara Fabrikası. 1884 yılında II. Abdülhamid tarafından Norsap Aznavur ve Alexandre Vallury’ye yaptırılan binanın son misafirleri olan iki öğrenci, okullarının sergi salonunda sergilenmekte olan Mimar Sinan Üniversitesi (MSÜ) Resim Bölümü öğretim görevlilerinin resimleri karşısında koyu bir tartışmaya girmişler. Biri Tanju Demirci’nin bağımsız soyut biçimlerinden oluşan tablosunu benimsemiş, diğeri Neş’e Erdok’un Kızıltoprak’taki "Çiçekçi Kadını"nı. Henüz üniversiteli heyecanı tabii. İkisinin de yeri ayrı demeden, ikisinden birini seçmek zorunda hissediyorlar kendilerini. Serginin en ilginç yanı da bu. Elmalar, armutlar, çilekler hatta kiwiler yapan Akademi’nin resim eğitmenlerinin farklı alanlardaki tarzlarını bir arada göstermesinde...
Sergide Fuat Acaroğlu, Murat Mete Ağyar, Gökhan Anlağan, Tanju Demirci, Aydın Ayan, Sedat Balkır, Mahmut Bozkurt, Ahmet Umur Deniz, Devrim Erbil, Neş’e Erdok, Fevziye Eygör, Serap M. Eyrenci, Asım İşler, Mehmet Tolga Karahasan, Devrim Karakuş, Mustafa Orkun Müftüoğlu, İrfan Okan, Kadir Reisli, Nesrin Sağlam, Şebnem Somel, Zekai Ormancı, Ferda Yüksel, Hüsnü Koldaş, Kemal İskender gibi farklı eğilimlere sahip ve farklı kuşaklara ait Akademi’nin hocalarının eserleri, onları yakından inceleme olanağı sağlıyor. Bu inceleme sonunda ortaya yılların Akademisi’nde nasıl bir eğitim verildiğine dair ipuçları da çıkıyor. Görünen, bir hocanın diğerine altyapı olarak bağlı olsa da bireysel sanatçı yolcuğunda bağımsız ve yalnız olduğu. Ve 50’lerin ya da 60’ların Türk resminin hocalarının sergilerinde rastlanan o grup ve cemaat duygusundan sıyrılarak kendi yollarını kendilerinin tayin ettikleri... Tanju Demirci’nin "Turuncu Lekeler"i, Nesrin Sağlam’ın mahzun kız figürü, Neş’e Erdok’un çiçekçisi, Aydın Ayan’ın Bosna savaşına ağıt olarak tasarladığı "Hoşgörüsüzlük"ü birbirlerinden ifade olarak çok farklılar. Sergideki resimler Türkiye’deki Akademik sanatın sınırlarını belirlemeniz açısından da bir fırsat yaratıyor. Üstelik bunu bir başka akademik eğitimin -başta tıp, mühendislikler ve İktisat olmak üzere- verildiği açık bir müzeyi andıran üniversite Kadir Has’ta yapıyorlar. 1997’de, Kadir Has’ın müracaatıyla Hazine’den 29 yıllığına kiralanan Cibali Tütün Fabrikası’nın üniversite haline gelmesi bir yıl içinde gerçekleşiyor. Restorasyon mimarı Dr. Mehmet Alper başkanlığındaki bir grup eski eser mimarı, içine girdikleri ilk gün yıkık dökük dev bir viraneyi andıran mekânı bugün şık, İngiliz kraliyet üniversitelerini andıran, bol avlulu, antik Bizans kanallı, Osmanlı kayıkhaneli açık müze tadında bir eğitim kurumuna dönüştürmeyi başarmışlar. 1300 öğrenci kapasiteli üniversitede, Balat’ın olağanüstü sakinleştirici manzarasına sahip derslikler, Changa restoranını andıran camekân şeffaf zemininden antik Bizans kanallarının seyredilebildiği okul kantini, çalışmayan sadece seyirlik asırlık elektrik santralinin yer aldığı laboratuvarlar, içinde çeşit çeşit gülün bulunduğu avludan bahçeler bulunuyor. Gerçekten Akademi hocaları sergilerini nerede açacaklarını çok iyi biliyor. Eskiyle yeninin Balat manzarasına nazır Eski Cibali Cigara Fabrikası’nda tabii ki. Dileğimiz önümüzdeki yıllarda açık bir müzeyi andıran bu üniversitede arkeoloji, sanat tarihi, müzecilik gibi bölümler açılması yönünde ve daha da fazlası... Akademiye kardeş bir sanat okulu burada niye kurulmasın ki? Osman Hamdi’nin Haliç’in kıyısında çok şövale açtığını hatırlarsak... Gerçekten niye olmasın?

Sergi Salonu
(0212) 533 57 65
Bitiş tarihi: 12 Temmuz 2002