Kültür Sanat Henüz cereyan etmemiş gerçekler

Henüz cereyan etmemiş gerçekler

18.11.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

“Korkma Ben Varım”, kurgu ile edebi dili heyecan verici bir üslupla birleştiren, okuyucusunu bu iki öğenin bombardımanına tutan, insana dair birçok duyguya temas eden bir roman.

Henüz cereyan etmemiş gerçekler

Tarantino filmlerindeki estetize edilmiş şiddet sahnelerinden kopup gelen, kanın gövdeyi götürdüğü bir çatışma sahnesiyle açılan ilk romanı “Dublörün Dilemması”nda, rastlantılar üzerine kurulu absürd bir hikâye anlatıyordu Murat Menteş.
Karşımızda derinlemesine okumuş, tartışmacı, kavgacı ve en önemlisi kışkırtıcı bir yazar vardı. Okuyucusuyla, aksiyonun hiçbir yerde eksilmediği bir dramatik kurgu çerçevesinde iletişim kuruyordu. Deyim yerindeyse kelimeleri istediği formata sokan, onları hırpalayan, kaostan kaosa sokup tekrar düzene getirmeyi ustaca başaran bir yazar kalibresine sahip Menteş.

Kavgayla başlayan yazar
“Dublörün Dilemması”, renk cümbüşü içinde, canlılığını hiç kaybetmeyen, inceden felsefi anlatımlarla donanmış bir yazarın ayak seslerini duyuruyordu. Edebiyata kavgayla başlayan bir yazarın ayak sesleri.
Okurları, edebiyatın geleneksel-katı kurallarıyla mesafesini korumaya çalışan ve onlarla dalgasını geçen bu uslanmaz yazarın yeni kitabıyla buluştu. “Korkma Ben Varım”, yukarıda “Dublörün Dilemması” ile ilgili söylediğimiz tematikleri içeren ve ne ilginçtir ki yine Michael Mann’ın fimlerindeki aksiyon sahnelerini aratmayacak bir sekansla açılıyor.
Romanda geçen karakterlerin, İhsan Oktay Anar’ın romanlarındaki gibi ismiyle cismi birbirini tamamlıyor ve “İsim kişiye verilen bir ruhtur” klişesine cuk oturuyor. Menteş’in kitabın başında yazdığı “Bu kitapta anlatılan olayların hepsi gerçektir, fakat hiçbiri henüz cereyan etmemiştir” cümlesindeki gibi hepsi gerçek, ama aslında mitsel ve metaforik özelliklere de sahip, yer yer karikatürize edilmiş karakterler.
Kurgu sanatının ona sunduğu tüm nimetlerden yararlanarak ustaca hatları çizilmiş bu karakterlerde yazar bize yaşanmış birçok olayı aksettiriyor. Bazen herkes öylesine maskeli, ketum, gizemli ve öylesine yer değiştiriyorlar ki, kimin kim olduğu birbirine karışabiliyor.

Sıra dışı karakerler
Ana karakterler; Gönül İşleri Bakanlığı’nda (GİB) basın müşaviri olarak çalışan dövüş ustası Fu, başkalarının intikamını alarak hayatını kazanan Müntekim Gıcırbey, Gıcırbey’in paranoyakça âşık olduğu ama gönlü ve gözü başkasında olan tarih öğretmeni dilber Şebnem Şibumi ve padişah yorganları satıcısı, yeraltı dünyasının bir numarası Atom Bombacıyan’ın sağ kolu Enver Paşa; nam-ı diğer Hayati Tehlike. Romanın her sayfası sürprizlerle dolu; aşk, dostluk, intikam, yalnızlık ve şiddetin mahirce harmanlandığı, sıra dışı bir enerji saçan hikâye örgüsüne sahip.
Tabii bu hikâyenin en az başroldekiler kadar başrolde olanları var: Bütünün olmazsa olmazları, absürdlük tarafının tamamlayıcıları olan Mr. Spock, Abdülcabbar, Ruhiye Hanım, papağan Huduni, cin Jajha, Atom Bombacıyan, Uçan Kız, Abidin Dandini ve Leyla Kalahari.
“Korkma Ben Varım”, kurgu ile edebi dili heyecan verici bir üslupla birleştiren, okuyucusunu bu iki öğenin bombardımanına tutan, insana dair birçok duyguya temas eden, enfes bir roman.

On numara postmodern macera
Romanın konusuna gelirsek... Her şey Atom Bombacıyan’ın yerine geçmek için onun veliahdı Hayati Tehlike’yi ortadan kaldırmayı kafasına koyan Abidin Dandini’nin menfur planı ile başlar. Hayati’nin Şebnem’e abayı yaktığını, GİB’e müracaat edip aşkının onaylanmadığını, Şebnem’e âşık olan ve GİB’den tescilli Gıcırbey’in varlığını öğrenen Dandini, Hayati’nin başına çorap örmek için GİB heyetini temizlemeyi planlar.
GİB’in basın müşaviri Fu’yu da ortadan kaldırma işini tetikçisine havale eder. Kendini Şebnem’e padişah yorgancısı Enver Paşa olarak tanıtan Hayati Tehlike, tehlikenin farkındadır. Zira Şebnem’in babası, polis eskisi Şerif Şibumi kandırılan kızının, Fu ise katledilen Bakanlık Heyeti’nin, Gıcırbey de çalınan aşkının intikamı almak için Hayati’nin tepesine üşüşeceklerdir. Neye uğradığını anlayamayacak olan Hayati, intikam üçgeninde sıkışacak, Dandini de şenliğin tadını çıkaracaktır.
Bence gerisini
Murat Uyurkulak’ın betimlemesiyle ‘karnaval sırasında baş gösteren’ bu on numara postmodern maceradan izleyin.