İngiliz havalı Hollywood çocuğu

Sahne - kamera korkusu çekmeden büyüyen Paltrow, her modacının ideali olarak tanımlanan vücut ölçüleriye dikkat çekiyordu. 1991 yılında Kaliforniya Üniversitesi’ndeki öğrenimini bırakıp profesyonel oyunculuğa başladı. İlk filmi başrolünü John Travolta’nın üstlendiği "Shout" idi. Dört yıl boyuncu küçük roller alabilen Paltrow’un yıldızı özel yaşamını da etkileyen bir nedenle parladı. Genç kızların sevgilisi Brad Pitt ile ilişkisi ve onun karısı rolünde, David Fincher’ın "Se7en / Yedi" adlı filminde oynaması onu bir anda basının gündemine getirdi.
Paltrow’un oyuncu olarak kendini gösterebildiği ilk film Jane Austen uyarlaması "Emma" oldu. Bu role öyle bir uyum sağladı ki herkes onu İngiliz sandı. Ardından çevirdiği Charles Dickens uyarlaması "Büyük Umutlar" ve Londra’da geçen "Sliding Doors / Rastlantının Böylesi" ile bu izlenim iyice pekişti. Paltrow, "The Avengers / Tatlı Sertöteki Emma Peel gibi imajına ters düşen rolleri kabul etmeyerek kariyerini uygun biçimde yönlendiriyor. Hitchcock’un "Dial M for Murder"ının yeni çevrimi "A Perfect Murder / Kusursuz Cinayetöte Grace Kelly’nin rolünü üstlenerek hedefini belirledi.
1998’de Paltrow, onu bugünkü konumuna ulaştıran tartışmalı En İyi Kadın Oyuncu Oscarı’nı kazandı. Miramax’ın "Shakespeare in Love / Âşık Shakespeare"inde, "12. Gece"den esinlenilen, erkek kılığına giren Viola rolüyle Paltrow, birçok uzmana göre "Elizabeth" ile Cate Blanchett’in hakkı olan Oscarı kazandı.
Geçen sezon Paltrow’u "The Royal Tenenbaums" gibi ilginç, farklı ve özel bir filmde fosur fosur sigara içen bunalımlı yazarı canlandırınca bizi hayli şaşırttı. "Shallow Halöde obez bir kadın rolünü üstlenmesine rağmen ince bedenini bol bol sergiliyor ve hayranlarına göz ziyafeti çekiyordu.
Londra’da bir evi bulunan Paltrow, "Possesion / Tutku"da yine bir İngilizi canlandırıyor.