24.10.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı
İkinci kişisel sergisi “Bir Gün” için boya kokularının size iyi hissetirdiği Maji Art Gallery’de bir araya geliyoruz Leman Okyay’la. Okyay’ın iki yıl boyunca fırçasından akıp giden düşlerinin tuvalle buluştuğu anlar artık duvarda. Dün açılan sergi 19 Kasım tarihine kadar görülebilecek. Açılış heyecanı öncesi buluştuğumuz Okyay’ın, hayatında resmin bu derece yoğun bir yer alması için biraz beklemesi gerekmiş zira ailesi onun için bir başka mesleği uygun görmüş. Uzun yıllar eczacılık yapan Leman Okyay, öğrencilik yıllarında okuldan kaçıp sergi gezdiği sanat tutkusunun peşinden yıllar boyunca o kadar istikrarlı gitmiş ki artık atölyesinde çalışmalarını yürüten bir ressam. Leman Okyay, resimle kurduğu ilişkiyi “Çocukluğumdan beri resim çizerim. Annem ve babam eczacı olmamı istemişlerdi. Ben gazeteci olmak istiyordum. Akademide ilk imtihanı kazanmama rağmen gidemedim. Tatbiki Güzel Sanatlar adıyla geçiyordu o zaman. Ve eczacı oldum. Koşullar oluştuğu ilk anda resme tekrar döndüm” sözleriyle anlatıyor. Çocukluğundan beri resim çizen Okyay’ın resim yeteneğinin fark edilmesi ilginç bir yarışmayla olmuş. 1960 darbesi sonrası düzenlenen ve ihtilalin anlatılması istenen resim yarışmasında Okyay, arkadaşları ile birlikte yaptıkları çalışmayla okullararası yarışmada birinci olmuş. Okyay, ortaokul ve lisedeki resim hocalarından sevgiyle bahsediyor diğer yandan: “Çok çok iyi hocalarım oldu hepsine minnettarım. Ders dinlerken sürekli resim çizerdim. Kimya dinliyorsam da resim çizerdim fizik dinliyorsam da... Resme nasıl yöneldim bilmiyorum. Benim için yemek içmek gibi bir şey resim yapmak.”
Pandeminin rengi kırmızı
Ders dinlerken tutkuyla resim çizen Leman Okyay’ın kendisini hiç terk etmeyen bu tutkuya kulak verdiği bir nokta olmuş. Okyay, bundan 20 yıl önce eczacılığı bırakıp tamamen resme yönelmiş. Uzun yıllar boyunca Mahir Güven ile çalışan Okyay ondan çok şey öğrendiğini belirtiyor ve ekliyor, “Mahir Güven figüratif resimler yapan biri, her konuda bana katkısı oldu. Onun sayesinde akademik bir eğitim yaptığımı söyleyebilirim.” Okyay, bir süredir çalışmalarını kendi atölyesinde yürütüyor. Maji Art Gallery’den gelen sergi teklifi sonrası “Bir Gün”ü hayata geçirmeye karar vermiş. Pek çok şeyin ertelenmesine neden olan pandemi “Bir Gün”ün sanatseverlerle buluşmasına da engel olmuş. Ama katkı koymayı da ihmal etmemiş! Okyay’ın kırmızı rengin baskın olduğu tabloları pandemi döneminin ürünü.
Kadın ve tabiat benzer
Leman Okyay, ikinci kişisel sergisinin temasını şu sözlerle anlatıyor: “Kadın ve tabiatı bir arada düşünürüm daima. Temam kadın, beni buna üçüncü sayfa haberleri yöneltti. Çok üzgünüm. Bu sebeple resimlerimde kadınların yaşamak istediği cenneti yaratmak istedim. O cennete inşallah bir gün ulaşırız diye serginin adını ‘Bir Gün’ koyduk.”
“Okuldan kaçtığımda sergilere giderdim”
Kadınların ulaşmasını ümit ettiği cenneti resmettiği 30 eseri yaklaşık iki senede ortaya çıkarmış Leman Okyay. Normalleşme sonrası herkesin galerilerden tiyatro salonlarına, fuarlardan konserlere aktığı bir dönemde Okyay da yeniden sergi gezebildiği için mutlu ama onun bu tutkusu epey eskilere dayanıyor: “Pandemi döneminde evde çalıştım. Resim yapmak devamlı evde olmayı katlanılır kılan şeydi. Yaratıcılık açısından bir zararı olmadı pandeminin. Bu açıdan bakınca keşke herkesin bir merakı olsa. Tüm sergileri takip ediyorum. Lisede okuldan kaçtığımızda arkadaşımla birlikte galeriye giderdik. Taksim Sanat Galerisi’ndeydik devamlı. Resimleri görmekten, onları incelemekten çok büyük keyif alırdım. Neyin beni o sergiye götürdüğünü bilmiyorum. Belki bugünlere çıkan yol o günlerdi.”
Fotoğraf: Cem Tekkeşinoğlu Milliyet