Kültür Sanat Klişeler tersine çevriliyor

Klişeler tersine çevriliyor

08.10.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Prano Bailey-Bond, 80’lere atıf yaptığı “Sansür”de korkunun zarar verici etkileri hakkında klişeleri incelikle tersine çeviriyor ve modern bir halk şeytanının hayaletini kucaklıyor.

Klişeler tersine çevriliyor

Gösterime giren filmler açısından vasatın altında bir hafta yaşadığımız bu cumanın en ilgi çekici yapımı “Sansür”. Açılışını Sundance Film Festivali’nde yapan, Berlin Film Festivali’ne de konuk olan yapım korku türünün iyi örneklerinden biri. Galli yönetmen Prano Bailey-Bond’un ilk uzun metrajlı filmi olan “Sansür”, 80’lerin başındaki ‘video nasty’ kısaca şiddet ve müstehcen videolar furyasını hatırlayanlar için nostaljik bir yolculuk. Film bu videolardan korkunç görüntüleri çıkaran sansür kurulunda görevli Enid’in onay vermek için izlediği filmde geçmişiyle bağlantılı sahneler keşfetmesini konu alıyor. Yaptığı işten gurur duyan Enid’in en büyük motivasyonu izleyicileri filmlerin zararlı etkilerinden korumak. Çünkü kısa bir süre önce ölen kardeşinin kaybolmasının ayrıntılarını hatırlamadığı için suçluluk duyuyor. Bir filmde, geçmişi ve kız kardeşinin kayboluşuyla benzer unsurlar keşfedince onun için korku dolu bir macera başlıyor.

Haberin Devamı

İstanbul’da yarıştı

“Sansür”, internet öncesinde video kasetler ve medya aracılığıyla yaşananları bugüne taşıyor ve bir travma, baskı ve özgürleşme hikâyesi anlatıyor. Niamh Algar’ın canlandırdığı Enid, basının ve halkın ülkenin birçok hastalığı için bir günah keçisi bulmaya istekli olduğu zamanlarda bu uğurda çalışan biri olarak resmediliyor. Enid bir kasette gördüklerinden çok etkilenmesine rağmen garip bir şekilde farklı korku türlerine, özellikle de korkunç filmleri uzun süredir gömülü sorulara cevaplar sunuyor gibi görünen kült yönetmen Frederick North’un çalışmalarına yöneliyor. Bu fimlerle buluşmasıyla da Enid’in korkunç cazibesi büyüyor ve kurgu ile gerçeklik iç içe geçiyor. Bu özelliğiyle de film korku türünün meraklılarını tatmin edici iyi bir yapım olarak kendini ispat ediyor. David Lynch, Harmony Korine, Quentin Tarantino ve Douglas Sirk’e olan takıntısını itiraf eden Prano Bailey-Bond filmde korkunun zarar verici etkileri hakkında klişeleri incelikle tersine çeviriyor ve  modern bir halk şeytanının hayaletini kucaklıyor.

Haberin Devamı

 İstanbul Film Festivali’nin yarışma bölümünde de gösterilen “Sansür”de Algar’a Michael Smiley, Nicholas Burns eşlik ediyor.

 Yaramaz tavşan geri döndü

Bu hafta gösterime altısı yerli 10 film giriyor. Haftanın en eğlenceli filmi hiç kuşkusuz “Peter Rabbit: Kaçak Tavşan”.  Will Gluck’ın yönettiği animasyon film maceraperverliğini dizginleyemeyen Peter’ın, kendisinin bu yönünün takdir edildiği bir çevrede yaşadığı serüvenleri beyazperdeye taşıyor.

Hakan Alak’ın yönettiği Suavi ve Bülent Emrah Parlak’ın oynadığı “Hakikat: Şeyh  Bedreddin”, 600 yıl önce yaşamış Simavna Kadısı Şeyh Bedreddin’in hayatını konu alıyor. Semra Dündar’ın yönettiği “Milyonda Bir”, şehir hayatını bırakıp yollara düşen bir kadın ile antika arabasıyla uzun yola çıkmış bir adamın hayatlarının kesişmesini anlatıyor.

Haftanın belgesel türündeki yerli yapımı “Fulya”da muhabir Fulya Öztürk ile kameraman Halil Kahraman’ın yaşadıkları beyazperdeye taşınıyor. Mert Tuğberk Bora’nın yönetmenliğini yaptığı “Sinsi” uzun süreli ilişkide bocalayan bir gencin yaşadıklarını konu edinirken  Benedict Cumberbatch’in başrolünde yer aldığı Dominic Cooke filmi “Kurye” sade bir iş  insanıyken MI-6 ve CIA tarafından Küba Füze Krizi’nin daha büyük bir felakete dönüşmemesi adına  Sovyetlerden istihbarat toplamakla görevlendirilen Greville Wynne’nin hikâyesi.  Haftanın korku filmleri arasında ise “Paranormal Hikâyeler”, “Cinni Kabus ve “Defin-Ecin Zulman” bulunuyor.