01.02.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
Yasemin Bay
Çağımızın yaşayan en önemli fotoğrafçılarından biri olarak kabul edilen ünlü fotoğrafçı Josef Koudelka, dostu Henri Cartier-Bresson'un Pera Müzesi'ndeki "Fotoğrafçı" başlıklı sergisi nedeniyle İstanbul'a geldi.
1968 yılında Rusların Prag'ı işgali sırasında çektiği fotoğraflarla adını duyuran, Çingene kültürünü yansıtan birbirinden güzel çok sayıda fotoğrafa imza atan Koudelka, Türkiye'de önümüzdeki günlerde bir sergi açabileceği müjdesini verdi: "Pera Müzesi'nde bir sergi yapma ihtimali üzerine konuşuyoruz. Sergi açacağım yerleri önceden mutlaka görürüm. Cartier-Bresson'un sergisi de iyi bir vesile oldu benim için."
Çok iyi bir adamdı
Koudelka, 1970'li yıllarda Magnum Photos ile çalışmaya başladığı dönemde tanıştığı ve dost olduğu Henri Cartier-Bresson'u kısa ve net bir cümleyle tanımlıyor: "Harika bir fotoğrafçıydı. Bu da onun çok iyi bir adam olmasından kaynaklanıyordu."
1968 yılında çektiği Prag fotoğrafları Koudelka için dönüm noktası oldu. Bu fotoğraflar yayımlandığı dönemde o kadar ses getirdi ki Koudelka, Robert Capa Altın Madalyası'nı kazandı. Koudelka, o dönemi şöyle anlatıyor:
"Fotoğraflarımı ilk olarak Magnum Başkanı Eliot Erwitt gördü ve onların Çekoslovakya'dan çıkarılmasının çok önemli olduğunu düşündü. Rus işgalinin birinci yıldönümüydü; ben hâlâ Çekoslovakya'daydım. Dolayısıyla o fotoğraflarım P.P. (Prag Photographer) imzasıyla yayımlandı."
Magnum Photos üyesi olan Koudelka, 20 yıl boyunca ülkesinden ayrı yaşamak zorunda kaldı. 1970 yılında ülkesi Çekoslovakya'yı terk edip önce İngiltere'ye, ardından da Fransa'ya yerleşti. 1987 yılında Fransız vatandaşı oldu. "Sürgünler" adlı bir kitabı da bulunan Koudelka, sürgün durumundayken insanın karşısında iki seçenek olduğunu belirtiyor: "Ya oturup ağlarsınız ya da yeni hayatınızı inşa etmeye başlarsınız. Ben oturup ağlamamaya karar verdim."
Cartier-Bresson'un 'mutlak an'ından izler bulabiliriz Koudelka'nın fotoğraflarında. Aynı yalınlık ve an'ı yakalama becerisi... Koudelka'nın kuralı fotoğraflarından söz etmemesi: "Eğer fotoğraf güzelse herkes için farklı bir izahı vardır. Aslında buna hikâye demek daha doğru. Herkese değişik bir hikâye verebilir iyi fotoğraf."
Prensiplerine çok bağlı, meseleye ticari açıdan bakmayan, daha çok kendi projelerini çalışan bir fotoğrafçı Koudelka. Zamanında maddi sıkıntı yaşamasına rağmen fotoğraflarını satmamış. Çok az sayıda fotoğrafını gün ışığına çıkarıyor. Bugün artık önemli koleksiyonlarda, müzelerde görmek mümkün Koudelka'nın çalışmalarını. Kendisine özgürlük tanındığı takdirde özel birtakım işlerin de fotoğrafını çekebildiğini söylüyor:
"Mesela Portekiz'de Magnum Photos'un bir projesi vardı. Çağdaş Portekiz'i görüntüleyecek 4 Magnum fotoğrafçısına iş verildi. Ben iki fotoğraf verdim sergiye. Biri 1970'li yıllarda Portekiz'de bulunduğumda çektiğim bir fotoğraftı. O dönemdeki insan ilişkileri üzerineydi. Diğeri ise son dönemde çektiğim bir manzara fotoğrafıydı. Böyle bir çalışma Türkiye'de de yapılırsa son derece mutlu olurum."
Tekrar geleceğim
1984 yılında Türkiye'de fotoğraflar çeken, hatta o dönemde Kapadokya'da çektiği bir fotoğrafı kitabında da kullanan Koudelka, rivayet o ki bir süre burada kalıp çalışmalar gerçekleştirecek. Kendisi de Türkiye ile ilgili olduğunu gizlemiyor: "İmkân olursa Türkiye'ye tekrar gelmeyi ve bu ülke hakkında daha çok bilgi edinip etrafa daha çok bakmayı planlıyorum."