Milliyet Gazetesi’nin
ekonomi ve siyasal bilimler dallarında yüksek öğrenim görmüş olan deneyimli yazarı Osman Ulagay, geride bıraktığımız bir yıl boyunca tüm
dünya aydınları gibi 11 Eylül 2001’in dünyadaki etkileri ve küresel düzenin geleceği üzerine yoğunlaşmış. Düşünürken Amerika Birleşik Devletleri’nin tutumuna odaklanmaktan başka çaresi kalmadığı için de, fikirlerini paylaştığı Kofi Annan’dan Bill Clinton’a, George Saroz’dan U2’nun Bono’suna kadar çeşitli görüşlerle desteklediği kişisel tezini toparlamış "Hedefteki Amerika"da. Ayrıca o da pek çok düşünür ve gazeteci gibi Amerika’yı yazmanın cazibesine fazla direnememiş.
11 Eylül ile birlikte şiddet ve dehşet senaryoları üzerine kafa yormaya başlayan kitleler, 11 Eylül öncesindeki ‘iç kanama’ya karşı seslerini bu derece yükseltememişlerdi. Meğer kan sessiz göz yaşları dökerek, acısını içine gömen ahaliden değil de mahallenin esas oğlanından dışarı doğru akmalıymış! "Bizden yana olmayan herkes düşmanımızdır," diyen Başkan Bush, "Eylemi planlayanları affetmek Tanrının işi ama onları Tanrıyla buluşturmak bizim işimiz" diyen Schwartzkof’unkiler başta olmak üzere Amerikan halkının 11 Eylül’e gösterdiği ilkel tepki, "Ah Amerika!" dedirtmiş Ulagay’a. Terörle mücadeleyle gerekçelendirip yeni saldırı hedefleri gösteren ABD yönetimi de öyle! 11 Eylül sonrası açığa çıkan tavrıyla Amerika’nın küreselleşmenin önündeki en büyük engel olduğuna kanaat getiren Ulgay, bir kez daha "Ah Amerika!" demiş içinden. Sonrasında İsrail, Amerika’nın Afganistan’a girmesinden cesaret alıp Filistin’i işgal ettiğinde bir kez daha "Ah Amerika!" demek vacip olmuş. Böyle de sürmüş zaten.
Bu geç bir uyanış mı acaba diye kendini de sorguluyor aslında Osman Ulagay. Kişisel bir kitap yazdığını söylüyor. 11 Eylül öncesinde kendi kafasında oturttuğu Amerika ile kişisel bir hesaplaşma bu. Zira kendisi ‘her melanetin ardında mutlaka Amerikan parmağı’ arayan bir gazeteci olmadığını, 11 Eylül sonrasında yeni komplo teorileri üretmeye yönelen ‘kronik’ Amerika karşıtlarıyla arasında ‘fazla’ bir yakınlık bulunmadığını açıkca söylüyor. Fakat o da ‘artık’ Amerika’yı dünya için ciddi bir tehdit olarak görüyor. Ve buna rağmen komplocuların bakış açılarıyla kendi değerlendirmeleri arasında önemli farklar olduğunun da altını çiziyor.
O gün New York ve Washington, İkiz Kuleler ve Pentagon, para ve askeri güç merkezlerini hedef alarak olasılıklar dışında gerçekleşen eylemler küresel düzenin kırılganlığının bir göstergesi miydi? Çok daha büyük felaketlerin ilk alametleri miydi? Bilim ve teknolojinin ucuzlaması ve yaygınlaşması, insanlığı sonuçta kendisini yok edecek bir sürecin içine sokmuştu. Dünya düzeninin eşitsizlikleri çözülmedikçe
teknoloji bir tür adaletsizlik başkaldırısı etiketiyle icra edilen büyük terör faaliyetlerine imkan verecek, insan hayatına kastedecekti. Zenginler yoksullar için bir şeyler yapmalıydı! Dünya devlerinin kendilerini korumasının tek yolu buydu!
Osman Ulagay’ın on yedi bölümde toplarladığı bu düşünce kitabı pek çok alternatifle birlikte, paralel olarak okunması gereken, zihin açıcı bir çalışma.
Osman UlagayTimaş Yayınları
152 s.
Fiyatı: 5.500.000 TL.