08.04.2009 - 18:09 | Son Güncellenme:
Harlan Coben’in 9 kitaplık serisinin ilk kitabı “Oyunbozan”, geçmişin çözülmemiş ya da yanlış anlaşılmış olaylarını ele alıyor.
Myron Bolitar, çok okunan, çok yazan, çok da iyi eleştiriler alan Amerikalı bir polisiye yazarın, Harlan Coben’in serisinin kahramanı. Geçmişin çözülmemiş ya da yanlış anlaşılmış olaylarıyla ilgilenen Coben, Myron’lu kitaplar yazmaya 1995’te başladı. Bu ayki kitabımız, serinin de ilk kitabı olan “Oyunbozan/ Deal Breaker”.
Burada hem menajerliğe başlamış olan Bolitar ile hem de onun sağ kolu Win ile tanışıyoruz. Üniversiteden arkadaşı Win, yani Winford Lockwood, WASP’ın önde geleni. Genç, yakışıklı, sarışın ve zengin işadamı Win, ‘duygusuz’ diyebileceğimiz bir sınıfa giriyor. İkisi bir süre de FBI’da çalışmışlar. Bir başka sürekli kahraman, Myron’un sekreteri Esperanza ya da pankreas dünyasındaki adıyla Küçük Pocahontas... Sonra, onu terk etmiş sevgili Jessica da var.
Karışık ilişkiler
Kitabın başında Bolitar’ın müşterisi Amerikan futbolcusu Christian Steele’in anlaşması için bir kulübün temsilcileriyle tartışmasını izliyoruz. Coben burada karakteri hakkında epeyce ipucu veriyor. Derken, Christian onu arıyor. Ciddi bir mesele söz konusu.
Bir süre önce kaybolan ve öldüğü kabul edilen sevgilisi Kathy’nin resminin içinde olduğu bir dergi, posta kutusuna gönderilmiş. “Nips” adlı porno derginin, “Canlı Sohbet - Sana uygun kızı seç!” bölümünde de, “İstediğin her şeyi yaparım” başlığıyla Kathy’nin resmi var. Üstelik, derginin tarihi yeni. Genç kız ise bir buçuk yıldır kayıp.
Myron hemen Kathy’yi aramaya başlıyor. Zaten alıcılar, Kathy skandalı yüzünden Christian’ın fiyatını düşürmeye çalışırken, bu durumun işi büsbütün tehlikeye atmasını istemiyor. Ayrıca Myron ailenin yabancısı da değil.
Kathy’nin ablası yazar Jessica, onu terk etmiş olan sevgilisi. Üstelik Jessica da tam o sıralarda, babası Adam’ın ölümü münasebetiyle yeniden ortaya çıkmış. Polis, Adam’ın soygun nedeniyle öldürüldüğünü düşünüyor. Jessica ise, bu ölümle kardeşinin ortadan kayboluşunun birbiriyle ilintili olduğundan şüphelenmekte. Onun için de, Myron’a başvuruyor.
Sempatik esrar çözücü
Harlan Coben, üniversitenin son sınıfındayken yazı yazmak istediğini fark etti. Yirmi altı yaşındayken, ilk kitabı kabul edildi. 1990’daki “Play Dead” ve 1991’deki “Miracle Cure”un ardından da ilk seri romanını yazdı: “Oyunbozan”. Uzunca bir ara verse de (2000-2006), bu yıl Myron Bolitar dizisinin dokuzuncu kitabı “Long Lost” yayımlandı.
Kitaplar çok tempolu, esprili, başından sonuna okurun ilgisini çekiyor. Şiddet de mevcut, seks de, ama rahatsız edecek düzeyde değil. 2001 tarihli romanı “Tell No One” ise beyazperdeye uyarlandı ve aynı adla, yönetmen ve erkek oyuncu dahil, dört Cesar’lık bir film oldu. Coben’in Edgar, Shamus ve Anthony ödülleri var; bunların üçüne birden sahip olmuş tek yazar.
Myron’un kendisine gelince, bence bu âlemin en sempatik esrar çözücülerinden biri. Spor menajeri ama müşterilerinin başı hep bir şekilde derde giriyor, o da onlara yardım etmek zorunda kalıyor. Win’i, ruhunun kötü yansıması gibi yanısıra gezdirdiği için, şiddete de pek bulaşmıyor.
Annesiyle babasının yanında, hatta onların evinin bodrumunda oturması, annesinin onu geç kalınca merak etmesi de ayrı bir mevzu. Jessica’ya karşı davranışından ise, düşünceli bir erkek olduğunu anlıyoruz. Gerçi Harlan Coben’in kahramanı daha önce de Türkçe olarak karşımıza geldi ama (“Asla Vazgeçme”, “Başka Şansın Yok”, “Karanlık Fotoğraf”) belki diyorum, en iyisi serinin ilk kitabıyla başlamaktır.