Kültür Sanat"Midem bulanmadı"

"Midem bulanmadı"

13.06.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Midem bulanmadı"

Midem bulanmadı





Midem bulanmadı
Kitapta, gerçek adını bilmediğimiz ve henüz küçük bir çocukken evden kaçıp tecavüze uğrayan karakterin, Zargana ismini almasıyla son bulan dönüşümü anlatılıyor. Zargana, belirleyici özelliği ağız yapısı olan bir balık. Roman karakterinin ağzından çıkan sözlerse, kendine kurulan kumpastan habersiz okuru yalana, yanılsamaya, sorgulamaya ve oyuna davet ediyor.

"Kinyas ve Kayra"dan sonra neler değişti?
"Zargana"da olabildiğince en az cümleyle derdimi anlatmaya çalıştım. Bu, bir değişimdi benim için. Tek değişiklik bu; kelime israfından kaçmak. Ama biçem aynı; yine aynı sinematografik anlatım...

Romanlarınızın türleriyle ilgili bir tanımlanamazlık var.
Ben de düşündüm bunu. Psikolojik gerilim denilebilir. Ama bunun yanında trajedi de var. Tam bir isim koyamıyorum ve aslında bunun gerekliliğini hissetmiyorum.

Sizi bu kitabı yazmaya iten ana fikir neydi?
Tek bir cümlesi var tüm romanın: "Ben bir insan değilim!" Bu cümleden yola çıkarak karakter oluştu, adı Zargana oldu. Kendisini insan gibi hissetmeyen, onlardan farklı gören ve aynı duyguları asla hissetmeyeceğini düşünen, bütün insanlığın yarattığı hayatı ve dünyayı inkâr eden birisinin nasıl yaşayabileceğini düşündüm. Ve ortaya "Zargana" çıktı. Tabii karakteri hâlâ insanlığa çeken bir duygu olduğu da muhakkak; aşk. Ama özde anlatmak istediğim, sırf eti - kemiği var diye insan olabileceğini kabul etmeyen bir karakter.

Zargana’nın olağanüstü dönüşümü üvey evlat olduğunu öğrenmesine dayanıyor. Ki, diğer karakterlerin de şiddete yönelmeleri için görünürde kabul edilebilir sebepler yok.
Kitabın bir yerinde şöyle bir cümle var: "Mutlu bir çocukluk geçiriyordu ama mutsuzdu." Görünürde tüm karakterler mutlu birer çocukluk geçiriyorlar. Koma’nın iyi bir ailesi, Zo’nun pırlanta tüccarı akrabaları var vs. Ama bu adamlar mutlu değiller. Ve insanın en kolay kandırabileceği kişi yine kendisi olduğu için bu ufacık şeyleri, eğer biraz hayal gücünüz varsa, öyle bir büyütürsünüz ki, bir bakmışsınız geri dönemeyecek bir yola girmişsiniz.

Karakterlerinizin kimlikleri, milliyetleri, bir anlamda cinsiyetleri ve alışık olduğumuz türden isimleri yok.
O isimlerin hepsi özellikle seçildi. "Kinyas ve Kayra"da da böyleydi. Karakterler daima kendi isimlerini kendileri seçiyorlar. Karakterlerin kendi isimlerini seçmesi tabii ki yaşadıkları hayatla ilgili. Koma, kimbilir neler yaşamıştır da Koma adını almıştır, hak etmiştir? Belki de hayatını gerçekten komada geçirdiğini düşünmüştür. Bu oyun, biraz da ondan. İnsanların sıkıntılarını, mutluluklarını isimleriyle anlatmak istedim. Latince’de bir deyim vardır: "İsim, kaderdir". İsim, kaderinizi; kaderiniz de isminizi belirler. Koma’nın adı Muzaffer de olabilirdi ama Muzaffer, Koma’nın yaptıklarını yapmazdı. Onun bu romana girebilmesi için Koma olması gerekiyordu.

Milliyetleriyle ilgili bilgi sahibi değiliz ama sanki romanda yapılanların hiçbirini bir Türk yapamazmış gibi...
Bazı şeyler doğuştan gelir; bir insan ya kalmak ister ya da gitmek. Bu, ne okunan kitaplarla ne de başka bir şeyle ilgili. Varoluşla ilgili soruyu sorduğunuz gün, siz artık eşitsiniz, bunun milliyeti yok.

Kitapta bir yandan da inkârın inkârı söz konusu.
Zargana bir süper kahraman değil. Onun çelişkileri ve yanlışları sokakta görebileceğiniz insanın çelişkileri kadar. Ama Zargana’nınkiler sadece biraz daha renkli. O da çelişkili, çünkü insanlıkla arasındaki tek bağ aşkı. Bu kadar karmaşık bir sistemden dünyanın en saf duygusuyla kurtulmaya çalışıyor. Dersiniz ki, bu ancak masallarda olur. Evet, bu da bir çeşit masal zaten.

Zargana’nın geçmişi kendisinden bağımsız bir şekilde devam ediyor.
Bu, kendini çözmekle alakalı. Rio ve Bo, bu adamın geçmişi. Bir sahnede, evde üç kişi oturuyorlar; üç tane Zargana aslında. Kendi küçüklüğü, onun bir küçüğü. Onlara bakarak kendini anlamaya çalışıyor: Ben neden bu hale geldim, neden bu kadar mutsuzum? Neden insan olmadığımı düşünüyorum; herkes bu gerçekle çok rahat yaşarken? Geçmiş hayatını canlandırarak anlamaya çalışıyor.

Geçmişle paralel giden iki zamanlı bir roman "Zargana". Hangi Zargana’yı yazmaktan keyif aldınız?
Daha çok bugününü seviyordum. Romanda ayrıntılar çok fazla. Geçmişindeki hemen her şey, sonraki hayatında karşısına çıkıyor. Çocukluğunda Tom ve Jerry seyreden karakter, yetişkin bir insan olduğunda evindeki televizyon sadece Tom ve Jerry gösteren bir kanala ayarlıysa, bu, tesadüf değil. Geçmişle gelecek arasında onlarca bağlantı var. Genelde hepimizin hayatı da böyle. Ama bugününü yazarken daha çok heyecanlandım, çünkü 12’sindeyken neler yaşadığını biliyorum ama 25’ine geldiğinde ne olacağını bilmiyoruz.

Ben okurken dedim ama siz yazarken "midem kaldırmayacak," dediniz mi hiç?
Hayır. Çünkü bunların bir kurgu olduğunun farkındaydım. Yazdıklarımdan ürpermiyorum.

Hakan Günday
Doğan Kitap
190 s.
Fiyatı: 7.750.000 TL.

















































EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler