Kültür Sanat Muhalif şövalye ile yakın temas

Muhalif şövalye ile yakın temas

01.01.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Pardayanlar" nasıl bu denli 'her dem taze' kalabildi? Cevap açık: Haksızlık ve adalet her dönemin kavramları ve herkesin muhalif bir şövalyenin inançlı kudretine ihtiyacı var. Şimdi bu kudret cebinizde!

Muhalif şövalye ile yakın temas

Okul arkadaşlarının çil yavrusu gibi dağılmış olduğu uzun bir yaz tatilini düşünün. Stoklardaki tüm kitapları tüketmişim. Kendi dünyamın içinden çıkarabildiğim hiçbir yenilik yok. Zaten tam o sıralarda dadanmıştım alt komşumuzun kitaplığına çünkü garip bir içgüdüyle biliyordum ki her kitaplık keşfedilecek bir dünyadır sahibine ve hayata dair. Nitekim elimi, oldukça eski kapağındaki uzun tüylü şapkalı, sakallı bir şövalyeye doğru uzatınca o komşu kadın sanki ilk aşkını paylaşıyormuş gibi "Ah Pardayanlar, çok seveceksin onları. Ama iyi bak kitaplarıma, geri isterim," dedi.Böylece ödünç bir aşka yelken açtım. Şövalye Pardayan'ın 16. yüzyıl Fransa'sında adalet ve onur adına verdiği tavizsiz mücadele bana sıkılmayı unutturmuş, tarihten, coğrafyadan birer ders olmalarının ötesinde zevk almayı öğretmişti. Artık İstanbul'un yazında değildim. Pardayan beni de atının terkisine atmıştı bir kez.Gel gelelim saadet sona ermiş, tüm kitapları sahibine geri vermem gerekmişti; üstelik bu hazineye ulaşmanın başkaca bir yolu da yoktu. "Pardayan" artık piyasada değildi. Zamana direnebilen, coğrafi sınırları ve kuşak farklarını aşabilen kitapların kaderinde her bir okuru için ayrı bir kişisel öykü içermesi de yer alır. Tarihi roman denince akla ilk gelen eserlerden, Michel Zévaco'nun "Pardayanlar"ına dair benim de işte böylesine iz bırakmış bir kişisel öyküm var. Pardayan dendi mi hem kitap hem de 13 yaşım aynı anda belirir gözümün önünde. Aradan geçen uzun yıllar boyunca başıma ne zaman gurur kırıcı bir şeyler gelse bir dostu aranır gibi boş yere kıvrandım durdum Pardayansız. Ve bugünlerde değişik yayınevlerinin arka arkaya yayımladığı "Paradayan" dizilerinin hepsine birden aynı coşkuyla atılmamda, bu yoksunluk hissinin payı çok yüksek olsa gerek. Şimdi "Pardayan" serisi artık cep kitabı formatında da okuruyla buluşuyor. ErKo Yayıncılık, cep kitapları serisinden çıkadığı ilk kitabı, "Pardayanlar Baba ve Oğul" başlığıyla ve Lizet Deadato'nun çevirisiyle sundu. Pardayan fanatikleri için bu özel boyut daha da bir yakın temas vadediyor. Ancak belirtmeden geçemeyeceğim, "Paradayanlar" gibi eskimeyen bir kitap, yayıncının notlarını, özenli bir önsözü kısacası biraz ek çalışmayı fazlasıyla hak ediyor. En azında bu baskıda benim gözüm bu gibi ek lezzetleri aradı.Sonra elbet yine kitabın keskin diyaloglarına, hayatın kırılma anlarına yaptığı unutulmaz vurgulara teslim oldum. O genç yaşımda beni bilgilendirdiği Avrupa tarihi, saray-kilise- halk ilişkisi ve şövalyelik ruhunun özü bir yana, nasıl bu denli 'her dem taze' kalabilişini sorguladım uzun uzun. Cevap açıktı: Haksızlık ve adalet her dönemin kavramları ve herkesin muhalif bir şövalyenin inançlı kudretine ihtiyacı var. Şimdi bu kudreti cebinizde hissetme şansınız var. Kaçırmayın, bu kış günlerinde yüreğimiz bir kez daha Pardayan ile ısınsın... Pardayan fanatikleri için...