Olağandışı bir aşk üçgeni

Defne Alphan

Böyle bir durumda, hem arkadaşı hem de kocası tarafından aldatılan kadın ne yapar? İkisine de ateş püskürür! İkisini de hayatından çıkarır. Yönetmen Erden Kıral’ın bugün vizyona giren, önümüzdeki hafta Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yarışacak olan yeni filmi Vicdan’da hiç de öyle olmuyor. Filmdeki aşk üçgeninin hikayesi, tahminlerimizin tamamen dışına çıkıyor: İki kadın bir olup “Hayvan herif!” diyerek adama karşı cephe alıyorlar.
Bu tuhaf ilişkiyi Erden Kıral “Bu öykünün ezberi bozuk” diye tanımlıyor.

Gördüğü bir kiremit fabrikasından çok etkilenen Kıral, orada geçen bir film çekmeye karar vermiş. Daha sonra bir üçüncü sayfa haberi ve kiremit fabrikasında çalışmış olan Hasan Özkılıç’ın iki öyküsünden yola çıkarak Vicdan’ın hikayesini ortaya çıkarmış. Senaryoyu yazan isim ise Raşit Çelikezer.

Öncelikle söyleyeyim: Çekildiğini duyduğum günden beri merakla beklediğim Vicdan, eli yüzü düzgün, iyi yapılmış, iyi oynanmış bir film. Yaşanan olaylara verilen beklenmedik tepkiler filmi baştan sona ayakta tutuyor. Fakat filme adını da veren vicdani duygular çok derinden hissedilmiyor. Karakterlerin çektikleri vicdan azabından çok yaşadıkları  hayatların tekdüzeliğine, çaresizliğine, yoksulluğuna sıkıntılanıyorsunuz.

Büyük ölçüde oyuncuların performaslarına dayanan filmin birçok sahnesi doğaçlama çekilmiş. Filmin kadın oyuncuları Nurgül Yeşilçay ve Tülin Özen rollerinin hakkını veriyorlar, çok zor sahnelerin altından başarıyla kalkıyorlar.  Murat Han’a, fragmanlardaki atletli görüntüsüne aldanıp “Mutluluk’taki rolünün neredeyse aynısı” diye yapılan eleştirileri ise biraz haksız buldum. Benzerlikler olmasına rağmen epey farklı bir rol olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca CNN Türk’te yayınlanan “Hayatım Sinema” için verdiği röportajda Murat Han’ın “Arka arkaya birbirine yakın karakterler oynamak daha zordur, riski daha fazladır. Uç roller oynarsanız, zaten birbirinden farklı olur. Yakın rolleri ayrı kılmak daha zor, başarısız olduğunuzda rollerin birbirne kaçma ihtimali var” şeklindeki sözlerine katılıyorum.
Portakal adayı Vicdan’ı gidin görün derim. Filmin mutlaka size hitap edecek bir yanı olacaktır.

Ben Stiller Hollywood’a takılıyor

Ben Stiller yönetmenliğe artık iyice ısındı. Amerika’da geçtiğimiz Ağustos ayında vizyona giren, dördüncü sinema filmi Tropic Thunder - Tropik Fırtına,  bu hafta ülkemiz sinemalarında gösterilmeye başlıyor. Yeni filminde Stiller, Hollywood filmlerinin yapım aşaması ve klişeleriyle epey dalga geçiyor.
Filmde, kabarık bütçeli, büyük bir savaş filmi prodüksiyonunda başrollerde oynamak için sözleşme yapan oyuncuların kendilerini gerçek bir savaşta bulunca yaşadıkları komik olaylar konu ediliyor. Başrollerinde Ben Stiller, Jack Black, Robert Downey Jr. gibi yıldız oyuncuların rol aldığı Tropik Fırtına’nın yardımcı oyuncu kadrosu da epey parlak. Tom Cruise, Matthew McConoughey, Tobey Maguire ,Nick Nolte, Tyra Banks, Jennifer Love Hewitt, ve Alicia Silverstone’u da Tropik Fırtınada yardımcı rollerde seyredeceğiz.

Yaş farkına rağmen, bu ilişki  dengeleri alt üst edecek

Pulitzer ödüllü yazar Philip Roth’un The Dying Animal - Ölen Havyan adlı romanından uyarlan, geçtiğimiz senenin Altın Ayı adaylarından Elegy - Aşkın Peşinde, gecikmeli olarak Türkiye’de gösterime giriyor. Filmin İspanyol yönetmeni Isabel Coixet’yi My Life Without Me aslı film ile tanıyoruz. Filmde yaş farkları olmasına rağmen tutkulu bir aşk yaşayan çifti Penelope Cruz ve Ben Kingsley oynuyor.

David Kepesh başarılı bir profesördür. Yıllar önce karısını terketmiş, o günden sonra kadınlarla sadece seks ilişkisi kurmuş, onlara bağlanmamayı seçmiştir. Kepesh’in hayattaki düzeni büyüleyici Consuela Castillo ile tanışınca bozulur. Aralarındaki yaş farkına rağmen yaşadıkları tutkulu ilişki Kepesh’in dengelerini alt üst edecektir.

Fransız yönetmenili Türk filmi

Haftanın bir diğer yerli filmi Dinle Neyden, III. Selim döneminde mevlevihanede yaşanan bir aşkı konu alıyor.  Hazırlıkları iki sene süren filmin kamera arkasında Fransız bir yönetmen; Jacques Deschamps var.
Filmin çekimleri Topkapı Sarayı, Haseki Külliyesi, Galata Mevlevihanesi, Mabeyin Köşkü gibi mekanlarda yapıldı.
Filmin başrollerini Male Mansur, Ahu Türkpençe ve Alican Yücesoy gibi isimler paylaşıyor.
Fransız filmlerinde, yardımcı rollerde sıklıkla rastladığımız oyuncu Jean Benguigui de Dinle Neyden’de karşımıza çıkıyor. Dinle Neyden’in senaryosunda ise, bir dönemin Türk Filmlerinde adını epey gördüğümüz Ayse Şasa imzasi var.  

1700`lü yılların sonunda Napolyon Bonapart’ın komutası altındaki Fransız orduları Avrupa’da üstünlüğünü kabul ettirmiştir. Fransız orduları Osmanlı Devleti’ne ait topraklara saldırma planları yapmaktadır. Eski bir Osmanlı Paşası olan Nuri Dede Efendi ve eski dostu olan bazı Fransız diplomatlar yaklaşan savaşı önlemeye çalışmaktadır. Rahatsızlanan Dede Efendiye, diplomatik müzakereler sırasında eşlik eden Saray Tabibi Halil ile III. Selim’in kızkardeşi Beyhan Sultan’ın yardımcısı Gülnihal Kalfa arasında bir yakınlık yaşanmaktadır. Mevlevihane defterlerini tutmakla görevli genç bir derviş bu hikayenin en yakın tanığıdır.

Haftanın gerilimi

İngiliz yazar Clive Barker’ın bir hikayesinden yola çıkarak çekilen Midnight Meat Train - Dehşet Treni, haftanın gerilimi.  New York’ta yaşayan fotoğrafçı Leon Kaufman şehrin gece hayatı üzerine çalışmalar yapmaktadır. Metroda fotoğraf çekmeye başlayan Leon, kaybolduğu ortaya çıkan bir kadının da resmini çekmiştir. Leon çektiği fotoğraflardan ipuçları elde etmeye çalışırken, metroda başka insanların da kayıplara karıştığını görür. Leon, araştırmalarını ilerlettikçe işin ciddiyetini anlayacaktır.