Ölümün soğuk nefesi ensenizde

“Son Durak" uzun süredir beyazperdeye çıkan en ‘akıllı’ korku filmi. Yönetmen James Wong izleyiciyi en temel, en derin korkusuyla, ölümle korkutma amacına başarıyla erişiyor


Ölümde kaza yoktur, hata yoktur, rastlantı yoktur. Ölümden kurtuluş yoktur. Ölümün bir tasarımı (design) vardır. Böyle buyurdu Azrail. Tasarımı çözerseniz hayatta kalmak için bir şansınız olacak. Ancak “sıraönız geldiği için bu tasarım sürekli değişecek. Sizin için yenilenecek. Ölümün nefesini ensenizde hissedeceksiniz. “Ben sıramı savdım", diyemeyeceksiniz. Ölümü kaç kere atlatabilirsiniz?

Az kanlı dehşet
“Son Durak" uzun süredir beyazperdeye çıkan en “akıllı" korku filmi. Korkutma yönünü doğru saptayarak etkili oluyor. “Son Duraköta öldürmeye güdümlenmiş, zombi kılıklı sapıklar, dünyaya inmiş şeytan, ihtiraslı vampirler, uzaylı sürüngen canavarlar yok. Ortalık kan gölüne dönmüyor, vücutlar patlamıyor, erimiyor.
Senaryo yazımına da katılan yönetmen James Wong, gereğinden fazla şiddet kullanmamış. Ama izleyiciyi bir korku filminden beklediği kadar dehşete düşürüyor. Wong, izleyiciyi insanın en temel, en derin korkusuyla, ölümle korkutmayı amaçlamış. Bu amaca başarılı bir mizansenle ulaşıyor.
Aralarında kırk lise öğrencisi ve iki öğretmenin de bulunduğu uçak New York’tan Paris’e hareket etmek üzeredir. Öğrencilerden Alex, huzursuz bir gece geçirmiştir. Filmin açılış sekansında bu geceyi, tehditkâr bir müzik eşliğinde, Alex’in odasının ayrıntı çekimlerinde izleriz. Kahramanımızla birlikte bizi de bir ürperti sarar. Ölümün soğuk nefesi denen “şey" pencereden içeri süzülür. Azrail, tasarım yapmaktadır.

Psişik öğrenci
Alex, uçağa biner binmez uyuyakalır ve bir karabasan görür. Uçakta patlama olacak ve herkes ölecektir. Dehşet içinde uyanır. Karabasanın başlangıcı aynen gerçek olunca paniğe kapılır. Sınıf arkadaşlarından Carter onun bu haline çok öfkelenir. İkisi dövüşürken çıkan hengâmede uçaktan indirilirler. Olaya el koyan pilot inisiyatifini kullanıp beş öğrenci ve bir öğretmeni havaalanında bırakır. Onlar alanda tartışadursun uçak gözlerinin önünde patlayıp düşer! Alex’e şom ağızlı muamelesi yapılır. FBI duruma el koyar. Bir süre sonra uçağa sabotaj yapılmadığı patlamanın kaza sonucu olduğu ortaya çıkar. Ancak kurtulanlar da art arda ölmeye başlar. Alex, ölümün tasarımını bir kez bozmayı başarmıştır, ama Azrail kurtulanları listeden silmemiştir. Alex psişik duyarlılığını zorlayarak yeni tasarımları anlamaya, arkadaşlarını ve kendini kurtarmaya çalışır. Böylece bir ölümlüyle kaderi arasındaki olağanüstü mücadeleyi izleriz!
Ölüm kaza, hata, rastlantı sandığımız yöntemleri kullanmaktadır. Yoldan geçen otobüse, elektrik kablolarına, su sızıntılarına, evdeki kesici cisimlere, akla gelen her nesneye ve gündelik yaşamda atılan her adıma dikkat etmek gerekir. Alex bunlarla başa çıkmak zorundadır. Söz konusu mücadeleler arasında Alex’in, ona inanarak uçaktan inen kız arkadaşı Clear’i, fırtınada kopan gerilim hattından kurtarma çabası var ki görülmeye değer.

Kaza paranoyası
Sapık, şeytan, vampir, uzaylı yalnızca filmlerde karşımıza çıkan tehlikeler ama ya kazalar? Gerçekleşme şekillerinin bize görünmez kaza dedirttiği olaylar ölümün tasarımıysa? İzleyende -etkilenme derecesine göre- hafif ya da şiddetli bir kaza paranoyası yaratabilecek, ev eşyalarından ödünü kopartabilecek ve her esintide Azrail ipucu mu bırakıyor diye etrafını kolaçan ettirebilecek bir korku filmi “iyi" değilse nasıldır?