12.04.2010 - 10:30 | Son Güncellenme:
Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) sanatçısı Hakan Odabaşı, meslek yaşamının başından bu yana "iyilerin baş düşmanı" olan kötü karakterlere başarıyla can veriyor. "Üç Silahşörler" adlı yapıtta silahşörlerin azılı belalısı Rochefort’u canlandıran Odabaşı, rolü için saçını siyaha boyarken sanatçının yüzüne makyajla boydan boya yara izi yapıldı.
"Bir filmin kahramanı, ancak kötü adamın başarılı olduğu ölçüde başarılı olabilir" sözünü bale sahnesinde kanıtlayan bir isim Hakan Odabaşı... Ankara Devlet Opera ve Balesinde 1988 yılından bu yana görev yapan sanatçı, 20 yaşında çıktığı bale sahnesinde o günden bu yana karakter rollerinin değişmez ismi.
Yaptığı entrikalarla eserin iyi kahramanını zor duruma sokan, sonunda iyilerin galip gelmesiyle yenilgiye uğrayan kötü kahramanları başarıyla canlandıran Odabaşı, kimi zaman bu yapıtların da "esas kahramanı" haline gelebilecek ölçüde rolü için emek harcayan karakter oyuncularından.
Son olarak "Üç Silahşörler" adlı bale eserinde "Rochefort" isimli karakteri canlandıran Odabaşı, silahşörlerin can düşmanı olan bu rol için sarı olan saçlarını siyaha boyadı. Alexander Dumas’ın ölümsüz eserinin sinema perdesindeki versiyonlarında aktörlerin, siyah sakal, korsan göz bandı veya derin yaralarla kamera karşısına geçtiği "Rochefort" karakterine Ankara Devlet Opera ve Balesinin getirdiği yorumda da Odabaşı’nın yüzüne makyajla boydan boya yara izi yapıldı.
"BAŞTA BALE YAPAMAZSIN DEDİLER AMA"...
Bale sanatçısı Hakan Odabaşı, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, bale yaşamının ilginç bir tesadüfle başladığını söyledi. Bale yapmaya başlamadan önce sınava girdiğini, bale sınavını kazanmasına karşın doktor kontrolünde kendisine "taban düşmesinin olduğunun" söylendiğini belirten Odabaşı, 1 sene başka bir okulda okuduktan sonra İzmir’de girdiği sınavda bale sınıfına alındığını ifade etti. Bu taban düşüklüğüne o yıllarda bütün küçük erkek çocuklarında rastlandığını dile getiren Odabaşı, "Ben çok top oynardım, o yaşlarda erkek çocukları çok top oynadıkları için o zamanlarda tabandüşmesi hep olurdu. Zamanla taban düşmesi kalkıyor, çünkü öyle olmasa askerliğimi de yapamazdım" sözleriyle farklı bir biçimde başlayan bale serüvenini aktardı.
Ankara Devlet Opera ve Balesine 1988 yılında başladığını ve o zamandan bu yana 22 yıldır karakter rollerine çıktığını belirten sanatçı, ilk olarak "Budala" adlı yapıtta kötü karakter Rogojin’in adamlarından birini oynayarak "kötü adamlar dünyasına" adım attığını söyledi.
Karakter rollerinin bale tekniğinin dışında "artistik yetenek" de gerektirdiğini anlatan Odabaşı, bu rollere yatkınlığını ise şöyle özetledi: "Annem ve babam Devlet Tiyatrolarında sanatçı. Yani, bu benim kanımda var, çünkü ben tiyatronun kulisinde büyüdüm. Bende fazla olabilir, ama bu demek değil ki sadece bende var. Bence bu yetenek bütün Türk dansçılarında var. Avrupa’dan gelen bütün yabancı koreograflar, Türk dansçılarında bu özelliği gördüğü zaman çok beğeniyorlar. Bizi Avrupa’dan ayıran en büyük özellik artistik
kabiliyet yüksek.
Şimdi bana, ’hani neyi oynamadın’ diye sorulsa, bale eserlerinin geneline bakıldığında, gerçekten oynamadığım hiçbir rol neredeyse yok. Kadını oynadım, kötü adamı oynadım, veziri oynadım, efemine bir rolü de üstlendim. Aklınıza gelebilecek her tarzda rolde oynadım."
"SAHNEDE KALMAK İSTİYORUM"
Karakter rollerine bale sahnesinde iki kat fazla emek verilmesi gerektiğini dile getiren Odabaşı, "Benim için bir seyirci, ’Üç Silahşörler’
balesinin ardından, ’sen temsilde oynamadın, yaşadın’ yorumunu yaptı. Gerçekten bu rollerde oynadığım zaman bunu yaşıyorum" dedi.
"Teatral anlamda da esere bir şey kattığın zaman bu öyle görüldüğü kadar kolay bir şey değil" diyen sanatçı, "Sahnede mimik yapmak kolay değil. Seyirci görmüyor değil, hepsi görünüyor sahnede. Bu karakterin içine bürünebilmek, eserin karakterini en iyi biçimde yansıtabilmek önemli" sözleriyle eserlere kattığı yorumu anlattı.
"Üç Silahşörler" balesi için saçını boyadığını ve makyajla farklı bir tipe büründüğünü de dile getiren Odabaşı, bu yeni görünümüyle karakterle bütünleştiğini ve olumlu yorumlar aldığını da söyledi.
Bale sanatının vücuduna ve sağlığına dikkat etmeyi gerektirdiğini de anımsatan Hakan Odabaşı, yıllardır formuna çok dikkat ettiğini ifade etti. "Sahnelerin kötü adamı" bale sanatındaki hedefini ise şöyle aktardı:
"Bale sanatçısı kendine iyi bakarsa bu işi uzun yıllar sürdürür. Ben her zaman burada derslere tam olarak giriyorum. Yediğime ve içtiğime de çok dikkat ediyorum. Her şeyime dikkat ediyorum aslında, yaşamımın her evresine...
Çünkü, beni ben yapan bu meslek. Onun için benim de bu mesleğe karşı önce saygı duyuyorum. Ben mesela 8 sene burada idarecilik yaptım. Şu anda da Devlet Opera ve Balesinde turne koordinatörü olarak görev yapıyorum. Ancak, bunları yaparken de hep aynı zamanda dans ettim. Şu anda kendime çok daha fazla vakit ayırıp daha fazla konsantre olabiliyorum. En formda zamanlarından birini yaşıyorum. Ve kendime baktığım sürece de sahnede olabileceğimi düşünüyorum."