Rok rak rockKimileri "en iyisini ben yaparım" iddiası ile yola çıkmışken, yerinde sayıyor, iddiasız birileri ise sizi yürek çarpıntıları içinde bırakan bir "rock" yapıyorlar.NAİM DİLMENERMüzik piyasamız, arka arkaya rock albümleri ile dolup taşmaya başladı. İyisi, kötüsü, alaturkası, taklitçisi... Epeyce albüm. Bu alanın dayısı Teoman, gönül çeldi - çelmek üzereyken herkesi bir telaş sardı ve onun rüzgârı altında perişan olmak istemeyenler süratli bir şekilde verdiler albümlerini piyasaya. Bu alanın en tecrübeli ve en kayda değer isimlerinden Bulutsuzluk Özlemi’nin
son "Numara"sı ile başladı bu bereket ve aynı alanın en genç ama en heyecan verici gruplarından Mor ve Ötesi ile devam etti. Arada, bu
dünya ile baş edememiş Yavuz Çetin, yepyeni bir isim olan Barış, Kargo’dan Koray Candemir ve kimilerinin yeni Cem Karaca kabul ettiği Kıraç’ın albümleri var. Hepsi kendi bildiklerince, uygun gördüklerince "rock" yapmaya gayret etmişler; kimi becermiş, kimi becerememiş... Bulutsuzluk Özlemi’nin son albümü, gruptan her zaman olduğu gibi çok sert şarkılar bekleyenleri biraz şaşırttı. Ama "Numara" tam bir olgunluk dönemi albümü. Bir başka efsane isim Nejat Yavaşoğulları, bu sefer fazla bağırmaya - çağırmaya gerek kalmaksızın söylemek istemiş şarkılarını. Aslında rock, her zaman "daha sert", "en sert" olmanızı kaldıracak bir alandır ama kırk yılda bir böyle de olabilir.
"Sade" olarak adlandırılmış Koray Candemir’in albümü sahiden de adına yakışacak şekilde sadeydi. Çok sade. Böyle bir albüm kimin işine yarayabilir, kimin derdine ilaç olur bilmiyorum. Benimkine olmadı. Şaşaalı tanıtım kutularının mimarı Universal’i bile gaza getirememiş olmalı bu albüm. Beyaz bir kılıfın içine sokulup ilgili yerlere gönderilmişti. Oysa Barış’ın tanıtımı için ciddi bir emek sarfetmişti aynı firma. Kurşuni renkli şık bir plastik kutunun içine; kaset ve disk konmuş, bunlara, albümün çıkış şarkısı olan "Yine de Dönmem Sana"nın CD single’ı (hem de 45’lik görüntüsü verilmiş bir zarfın içinde) eklenmişti. Belli ki çok güvenilmekteydi Barış’a ve kesenin ağzı açılmıştı. Son derece melodik ama bir o kadar da sıradan şarkılarla dolu bir albüm yapmış genç şarkıcı. 60 ve 70’lerin epeyce etkisinde kalmış şarkılar bunlar. Hatta denilebilir ki, Barış, Berkant / Ertan Anapa / Selçuk Ural ve benzeri şarkıcıları rock formatına soksam ne hoş olur demiş ve işe koyulmuş. Ortaya çıkan bileşim, rock tutkunlarını değil ama bu ismini saydığımız şarkıcıları sevenleri igilendirebilirdi ama böyle bir dinleyici tipi de kalmadı...
Daha mutlu olamam"Tarihi" olduğu varsayılmış soruların sorulduğu "Düş Yakamızdan" adlı şarkı ile açılan Kıraç’ın son albümü "Zaman" da; "hem bu, hem şu olsun" denildiği için olmamış ve arada kalmış albümlerden. Barış’ın "melodik rock" takıntısı, Kıraç’ta da var... Herkesin aklı fikri Erkin Koray gibi olmakta. "Şöyle bizden sağlam bir melodi bulup, üzerine de gitarımı konuşturdum mu oldu bu iş" diyerek ulaşılacak bir nokta değil Erkin Koray. Kıraç’ın gönlü bir de Cem Karaca’dan yana. Şarkı söyleme biçimi tamamen öyle, bile isteye öyle ve bundan hiç imtina edilmemiş. Ama henüz aslı ile baş edememişken bir sahtesini kim ne yapacak?.. Üstelik, sözcükleri ağzından doğru çıkartamayan bir Cem Karaca: Albümün son şarkısı olan "Salak Oğlan"ın (albüm kapağında doğru bir şekilde yazılmış) "arabesk söyle, çok paraya sahip ol" dizesi, Kıraç tarafından "arabeks...öşeklinde söylenmiş. Yavuz Çetin’in albümü "Satılık"ı da, Kıraç’ın firması TMC yayımladı. Tamamen sahici, samimi ve saf bir rock albüm bu... Yavuz Çetin, "bana öğretilen her şey, bana önerilen her şey, bana dayatılan yaşantı, işe yaramaz bir çöplük" diyerek geçirmiş meğer son günlerini. Hayat ile baş edememiş bir müzisyenin son çığlığı bu albüm. Yaralayıcı, yürek kanatıcı... Mor ve Ötesi’nin üçüncü albümü olan "Gül Kendine" de saf, çok saf bir rock albümü. İlk iki albüm ile Mor ve Ötesi hayranı / tiryakisi olan herkes bu albümü kalplere basacak. Gencecik Mor ve Ötesi, sıkı işler çıkarmak için ille de yıllanmak gerekmediğini bize gösterenlerden. Şarkı sözlerinin her bir satırı sahici bir duruma işaret ediyor, yapaylık yok, kaypaklık yok: "Beyaz camda görüntüler, hepsi o kadar dürüst ki..." Rock piyasamızın gönül çeleninin kaç albümdür yapmak isteyip de yüzüne gözüne bulaştırdığı her şey var bu albümde: "Gül kendine, aslında dünya sensin, her şey açık, her şey kolay..."
Oysa kolay değil. Kendine gülen gülsün. Mor ve Ötesi gibi gruplar kendileri ile gurur duymalı. Yavuz Çetin’in ise, kendisi ile yeterince gurur duymuş olduğu çok açık. "Öğretilen / önerilen / dayatılan" bir hayatı herkes çok kolay itemiyor elinin tersiyle.
KÜLTÜR & SANAT