Kültür SanatSaçma’nın babası Camus

Saçma’nın babası Camus

19.09.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Saçma’nın babası Camus

Saçma’nın babası Camus



Saçma’nın babası Camus
Geçen hafta Cioran bu sayfanın konuğu olmuştu. Kendisi Albert Camus’yü yazar olarak vasat, düşünür olarak ise yüzeysel bulurmuş. Öyle okumuştuk. Söz konusu adam Albert Camus olunca Cioran ile hemfikir kalmak pek mümkün değil. Zira damarlarında ilk kan uyuşmazlığını hisseden, arayış içindeki her ergen, Camus’nün "Yabancı"sına saldırır yurdumuzda. Ağzının kenarından James Dean misali sarkan sigarasıyla, o, düşünce dünyasının asi uygunsuzudur. Saçmanın, uyumsuzun, akıl dışının ve kestirilemez olanın ciddi bir temsilcisidir. Özellikle bir dönem, Varoluşçuluk’un en önemli yazarı ve kuramcısı sayılan Albert Camus’nün en meşhur özlü sözlerinden biri "İnsanı savunuyorum, çünkü düştüğünü gördüm," bir düşünür olarak meselesini yeterince açık ediyor zaten.
Camus’ye göre uyumsuz insanın temel özelliği başkaldırma, ikinci özelliği ise ilgisizlik. Cüret edebilene tabii. Yaşamaya değer günleri ancak başkaldıran insanların devreye sokabileceğine dair bir külliyatı var. Elde edilebilecek hiçbir şeyin olmadığı anlamsızlıklar dünyasında yalnızlığına terk edilmiş ‘yabancı’nın ta kendisi olarak nam salan Albert Camus, Edward Said’in "Kültür ve Emperyalizm" adlı kitabıyla yeniden gündeme geldi. İthaki Yayınları ise Fransız düşünür, romancı, deneme ve oyun yazarı Camus’nün düşüncelerinin çıkış noktası, doğaçlamalarının yatağı "Defterler"i yayımlıyor. İlki artık dükkânlarda, devamı da yakında. Albert Camus (1913 - 1960) de Cezayir kökenli Fransızlar’dan. Daha lisedeyken verem olduğu için, bu, onun kişiliğinde, on milyonlarca insanın zihnine kazınacak fikirlerin oluşmasına sağlayan ‘rahatsız’ bir atmosfer yarattı.
Yazdığı ilk kitap, romanı "Mutlu Ölümödü; fakat bu, ancak Camus öldükten sonra; "Tersi ve Yüzü" adını verdiği denemeleri 1937’de, "Yabancı" romanı ise 1942’de yayımlanmış, 1957’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü almıştı. 1960’da ise bir otomobil kazasında, yağmurlu bir gecede, şehirlerarası bir yolda, sert bir virajı alırken öldü. Otomobili yoldan çıktı. James Dean gibi. İkisinin ölümünde de intihar şüphesi var. Camus, 1935’ten ölümüne dek "Defterler" adını verdiği notlar tuttu. Yayımlanan bu kitap Mayıs 1935 - Şubat 1942 arasını kapsıyor. Tam anlamıyla bir günlük olarak değerlendirilemeyecek bu notlar, "Tersi ve Yüzü", "Yabancı", "Düğün ve Sisifos Söyleni"nin hazırlanışında yazarın kafasından geçen düşünceler için doyurucu bir kaynak oluşturuyor. Özellikle mutluluk, aşk, iktidar kavramlarının sorgulandığı bölümler hâlâ ilgi çekici. İşte kadınlara dair bir cümle: "Bilinçli ya da değil, kadınlar her zaman, erkeklerin içindeki şu kıpır kıpır onur ve söz verme duygusunu kullanırlar." İşte erkeklere bir tavsiye: "Kadın çekiciliğinin köleliğinden vazgeçmek lazım." Ve tabii bir edebiyat saptaması: "Sanattaki sorun bir aktarım sorunudur. Kötü yazarlar okuyucunun anlayamadığı bir iç bağlamı dikkate alarak yazan yazarlardır. İnsan yazdığı zaman iki kişi olmalı. Burada bir kez daha, öğrenilecek ilk şeyin kendine egemen olmak olduğu ortaya çıkıyor."
Toplam yedi adet defterden oluşan bu seri üç cilt halinde yayımlanacak.

Albert Camus
İthaki Yayınları
193 s.
Fiyatı: 7.500.000 TL.