Kültür Sanat Şimdi sahne ustaların

Şimdi sahne ustaların

25.07.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Edebiyatımızın iki usta kalemi Ayşe Kulin ve Canan Tan yeni kitaplarıyla okurla buluştu. Kulin, anı serisine “Hazan” ile son verirken Tan, “Önce Sen Vardın”la sanki yazın hayatına atıfta bulunur gibi. Çünkü yazar edebiyatta 25’inci yılını kutluyor

Şimdi sahne ustaların

Efnan Atmaca Tüm yazarlar okunmak ister. Kitapları insanlara ulaşsın, okuyanlarda iz bıraksın ister. Bunu yıllardır başaran iki yazarın yeni kitapları art arda yayımlandı: Ayşe Kulin ve Canan Tan. Kulin otobiyografik serisinin son kitabı “Hazan” ile okurla buluşurken Tan, yazarlıktaki 25’inci yılını “Önce Sen Vardın” adlı öyküleriyle kutluyor.  Kulin ve Tan’ın kaleminden çıkma kitaplar yeteneğin deneyimle taçlandırıldığında nasıl bir okuma ziyafeti sunduğunu gösteriyor. Kimseler alınmasın ama bu kitaplarla “mekânın sahibi geri geldi” dedirtiyor Ayşe Kulin ve Canan Tan.

Haberin Devamı

Hüzün, huzur karışımı

Canan Tan edebiyatta 25’inci yılını kutluyor. İki kitap birden çıkardı aslında yazar. Biri çocuklar için “Benim Adım Can, Kedimin Adı Cancan”. Diğeri ise büyükler için “Önce Sen Vardın”. Roman tadında bir öykü kitabı yazmış Canan Tan. Her bir öykü, her öyküdeki karakterler özenle işlenmiş. Ve her öykü ardında hüzün ile huzur karışımı bir duygu bırakıyor. Hani hüznün o içi rahatlatan, okşayan bir yanı, kokusu vardır ya o siniyor okudukça kitabı üzerinize. Öykülerde her kesiminden her cinsiyetten kahramanlar var. Onların hayatına dair ne varsa anlatıyor Tan ama en çok “sevgi”yi merkeze alıyor. Kitaba adına veren öyküyle birlikte yarım kalmış bir aşkla tanışıyorsunuz. O aşk son arzuyla taçlanıyor dahası belki de ayrılıkla birlikte başlıyor. Aslında ayrılığın da sevdaya dair olduğunu anlatıyor Tan öykülerinde. Çoğunlukla bir vedadan söz ediyor. Bir aşığa, babaya, eski sevgiliye, hayata veda… Ama veda ederken rahat olmak için yaşarken üstümüze düşenleri yapmamız gerektiğini de hatırlatıyor. Yarım kalmasın hayatlar diye belki de nasıl tamamlanırızın öykülerini yazıyor. Ben pek çok öyküden çok etkilendim. Oğluna ve eşine onu toprağa koyarlarken veda eden kadınla birlikte ağladım babasının son nefesine yetişemeyen kahramanla birlikte anneme bir kez daha veda ettim. Kendine bir gelecek kurmak için her zahmeti göze alan ama tek bir hatasıyla yeniden çaresizliğe yollanan Fatoş’la isyan ettim, hayatının aşkını bir vehme kurban eden Nadire’yle birlikte pişman oldum. Tan’ın kahramanları o kadar tanıdık ki, yaşadıkları o kadar gerçek ki işte yazarın sırrı burada galiba. 25 yıldır her gün artan okuyucu sayısıyla birkaç jenerasyonun birden yüreğine değebilmenin yolu bu benim Canan Tan kitaplarından çıkardığım. Sözün sonunda iki usta kadın yazara teşekkür etmek düşüyor bana. Ellerinize sağlık. İyi ki varsınız. Nice kitaplarda buluşmak üzere.

Haberin Devamı

Onurlandırılmış bir hayat

Ayşe Kulin’in pandemi döneminde yaşadıklarını konu aldığı “Hazan” yazarın okuruyla dertleşmesi gibi. Kitap boyunca onunla seviniyor, onunla üzülüyor, onunla gururlanıyorsunuz. “Hazan”da pandemi dönemi yaşadıklarına odaklanıyor yazar. Pandeminin hemen öncesinde ağır bir ameliyat geçiren Kulin tam bununla başa çıkmaya çalışırken kendini yasaklarla örülü bir hayatın içinde buluyor. Bu zor günleri atlatmak için yazıdan medet umarken ilham perisi biraz uzaklara kaçıyor. Nihayetinde o da hayatının sonbaharı olduğunu söylediği bu dönemi kaleme almaya karar veriyor. Kitapta hüzün göz kırpsa da mutlu anılara da çok yer veriyor yazar. Elbette ironi de alttan altta devam ediyor. En çok Franfurt Kitap Fuarı’nda kutlanan Türk Yılı’nda yaşadığı üzüntüye takıldım Kulin’in. Öncesinde yapılan tüm hazırlıklarda yer almasının ardından yapılan töreni izleyici olarak bile görememesi çok üzmüş yazarı. Ben de onunla birlikte üzüldüm, isyan ettim. Ama ödülü hep bol Ayşe Kulin’in. O kadar çok insana dokunmuş ki hayatı boyunca bunun mutluluğu hep onun yanında. Kitapta aldığı ödüllerden, tanıştığı insanlardan katıldığı toplantılardan bahsediyor yazar. “Hazan” her ne kadar kelime olarak hüzün çağrıştırsa da Kulin’in anılarıyla birlikte umudun, onurun, mutluluğun kokusu siniyor üstüne. Örneğin onun yazarlığı üzerine tez yazan iki gençten bahsediyor kitapta. Tamam biri hüzünlü ama Kulin’in onlarla paylaştıkları çok lezzetli. Gerek ödül almak gerek toplantılara katılmak için yurt dışına yaptığı yolculukları da anlatıyor yazar. Burada tanıştığı insanları ve kitapları aracılığıyla hiç tanımadığı insanlarla nasıl da sıkı bağlar kurduğunu… Onurlandırılmış bir hayat okuyoruz kitapta. Ardında yazmayı hep çok istemiş, çok çalışmış, hiç yılmamış, hiç kolaya kaçmamış bir kadının öyküsü var. Hem yazın kariyeriyle hem de karakteriyle her zaman takdir toplayan biri Ayşe Kulin. Bu kez “Hazan”la bu yolculuğa okurunu da ortak ediyor.