Kültür Sanat Sonatların hanımefendisi

Sonatların hanımefendisi

20.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Dünyanın dört bir yanında konserler veren ve gazetelerde 'Sonatların hanımefendisi’ diye yer alan, usta piyanist Arın Karamürsel, başarılarla geçen kariyerini bir albümle taçlandırdı

Sonatların hanımefendisi

Aslı  Onat

Dünya çapında büyük başarılar kazanmış ama Türkiye’de hak ettiği kadar tanınmamış olan piyanist Arın Karamürsel’in Ludwig van Beethoven ve Modest Mussorgsky’nin eserlerine yer verdiği albümü EMI tarafından yayımlandı. Karamürsel, albümde Beethoven’ın “32 numaralı Do Minör Op. 111 Piyano Sonatı” ile Mussorgsky’nin “Bir Sergiden Tablolar” adlı eserini yorumladı.

Sanatla iç içe bir ailede büyüyen Arın Karamürsel, ilk konserini 11 yaşında verdi ve ileriki yıllarda sürdürdüğü başarılı kariyeri boyunca dünyanın pek çok kentindeki resitalleriyle beğeni topladı.

'Olgunlaşmayı bekledim’
Albüm yapmayı hep istediğini söyleyen Karamürsel, kaydetmek istediği eserler için gerekli olgunluğa ancak erebildiğini belirtiyor: 
“Bunu özellikle albümde yer verdiğim Beethoven’ın sonatı hakkında hissediyordum. 32 numaralı Do Minör Op. 111 Piyano Sonatı, Beethoven’ın yazdığı son sonattır. Çok ağırdır ama şahanedir. Bu eseri teknik açıdan 10 yıl kadar önce çözmüştüm. Ama yorumumun oturduğuna bir türlü güvenemedim. İki yıl önce kesin kararımı verip bu eseri kaydedebildim.”

Arın Karamürsel, kariyeri boyunca Türkiye’nin yanı sıra Fransa, Rusya, İngiltere, İsviçre, Polonya, Lüksemburg, Finlandiya, Birleşik Arap Emirlikleri, KKTC, Küba, Lübnan, Meksika, Çin Halk Cumhuriyeti ve Japonya’da solo ve orkestrayla konserler verdi. Hatta 1983’te Meksika’da çıktığı konser turnesinde, medya ondan “La Dama de las Sonatas” (Sonatların hanımefendisi) diye söz etti.

Bu kadar başarılı bir kariyere karşın Karamürsel, Türkiye’de yeteri kadar tanınmamasını şu nedenlere bağlıyor:

“Bir ara Türkiye’de CD yapmak çok zordu. O zaman albüm yapabilmiş olsaydım durum daha farklı olabilirdi. Öte yandan başarımın bazı çevrelerce kabullenilmemiş olmasını da çok yadırgadım. Türkiye’de devlet sanatçılığı unvanını alamadım mesela. İdil Biret bile Kültür Bakanlığı’na 'Devlet sanatçılığı Arın Karamürsel ve Meral Güneyman’ın hakkıdır’ diyen bir mektup yazmıştı. Buna rağmen bir gelişme olmadı. Ama devlet sanatçısı olamadım diye üzülmedim. Zaten benim için önemli olan, bir virtüözden çok 'iyi müzisyen’ olabilmekti. Hedefim, yeni eserleri yorumlayacağım albümlere ağırlık vermek.”

'Yetenekler yok oluyor’
İkinci albümü için Rahmaninof’un eserlerini kaydeden sanatçı, yetenekli çocukların olanaksızlıklar içinde kaybolup gitmesinden de yakınıyor ve “Devletin ve özel kuruluşların yetenekli öğrencilere yardımcı olması gerek. Gençler yurtdışına gidip eğitim almadığı sürece klasik müzikte başarılı olmaları kolay değil” diyor.

Arın Karamürsel kimdir?
Arın Karamürsel İstanbul’da doğdu. Piyano eğitimine İstanbul Konservatuvarı’nda Ferdi Statzer ile başladı. 11 yaşında, Mozart’ın “No. 24 Do Minör Piyano Konçertosu”nu yorumladığı performansıyla dikkat çekti. Sanatçı, çalışmalarını 1960’larda Paris’te Academie Marguarite Long’da ve Moskova’da Çaykovski Konservatuvarı’nda yürüttü.

Moskova’daki çalışmalarının ardından sırasıyla, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve İzmir Devlet Senfoni Orkestrası solisti olan Karamürsel, özellikle romantik bestecilere ait eserleri yorumlayışıyla dikkat çekti. Repertuvarında Mozart, Beethoven, Schumann, Rahmaninof, Prokofyef ve Scriabin’in eserlerini yorumlayan Arın Karamürsel, Adnan Saygun, Yalçın Tura ve Ali Darmar’ın bazı yapıtlarının ilk seslendirmesini de yaptı.