Kültür Sanat Sosyal medya yaratıcılığınızı baltalıyor mu?

Sosyal medya yaratıcılığınızı baltalıyor mu?

27.02.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Yeterince yaratıcı değilseniz olası bir şüpheli var; sosyal medya! Ithra Kültür Merkezi’nin sosyal medyanın yaratıcılığı sekteye uğrattığını iddia ettiği kampanyasını yaratıcılara sorduk.

Sosyal medya yaratıcılığınızı baltalıyor mu

Seyhan Akıncı - Suudi Arabistan’da bulunan Ithra Kültür Merkezi kütüphaneden tiyatroya, sinemadan müzeye uzanan farklı etkinlik alanlarını içinde barındırıyor. Ithra bugünlerde başlattığı farkındalık kampanyasıyla sosyal medya nedeniyle bireylerin kendilerini değerlendirmesi, eleştirmesi ve dikkatlerinin dağılması nedeniyle üretimin sekteye uğrayabileceğini iddia ediyor. Bunu da Da Vinci ve Newton örnekleriyle anlatıyor kampanyasında. Peki, sosyal medya yaratıcılığı sekteye uğratıyor mu? Yaratıcılıklarıyla farklı alanlarda dikkat çeken isimlere sorduk: Sosyal medya yaratıcılığınıza nasıl etki ediyor?

Haberin Devamı

Murat Palta (İllüstratör): “Twitter adeta benim için bir not defteri”
Sosyal medyadan etkilenip “Mona Lisa”yı sekteye uğratan bir Da Vinci hayal etmek, sanat ve kültürün değişiminin ne kadar dikkate alınmadığının bir işareti, bir dil sürçmesi. Da Vinci’yi biz ne kadar “Mona Lisa” ile ansak da kendisi aynı zamanda birçok bilimsel uğraşlarda bulunmuş biri. Kendisi çok büyük ihtimalle teknolojiden faydalanarak farklı sanat üretim biçimlerine odaklanırdı. Muhtemelen günümüzün “Mona Lisa”sını yapay zekâ gibi bir şeyle ortaya çıkarırdı. Newton dostlarıyla sık sık çeşitli mekânlarda buluşup bilimsel tartışmalara girerdi. Twitter hesabı olsa muhtemelen aynısını bu platformda yapardı. Zekâ, bizim dikkatimizi dağıtan gelişmelerden bağımsız bir şekilde kendini belli eder. Bu yüzden Twitter, Instagram gibi sosyal medya olmasa hepimizden birer Newton çıkacakmış gibi davranmayı bırakmak gerekir. Aksine, birçok gelişmeden anında haber olmanın yanı sıra çok niş zevklere hitap eden toplulukları keşfedip yeni şeyler öğrenmemde büyük kolaylık sağlayan bu platformlar, sanat üretimimde önemli roller oynuyor. Dünyanın farklı yerlerinden birçok sanatçıyla tanıştım. Twitter adeta benim için bir not defteri. Televizyona aptal kutusu demek kolay. Önemli olan bunları kullanışlı hâle sokabilmek.

Haberin Devamı

Dicle Çiftçi (Ressam): “Sosyal medya sanatçının büyük şehirlerde yaşama zorunluluğunu kaldırdı”
Yaşadığınız şehirden normal şartlar altında belki asla ulaşamayacağınız bambaşka ülkelerdeki insanlar tarafından görünürlüğünüzü artıran bir platforma da dönüştürülebileceğine inanıyorum sosyal medyanın. Bazıları birbirinin işini kopyalayabiliyor, bazıları ise gördüğü şeylerden etkilenerek yeni fikirlerle farklı işler üretebiliyor. Ben ve birçok sanatçı arkadaşıma yurt dışından sergi teklifleri sosyal medya aracılığıyla geldi. Koleksiyonerler veya galeriler doğrudan beğendikleri sanatçıyla uzun zamandır buradan iletişim kurabiliyorlar. Sosyal medya sanatçının sadece İstanbul ya da diğer büyük şehirlerde yaşama zorunluluğunu ortadan kaldırdı. Sanatçı malzemeleriyle beraber istediği yerde yaşayarak üretimine devam ederken, çalışmalarını istediği şekilde sunabilme lüksüne sahip oldu. Özetle sosyal medyayı verimli kullandığımızda avantaja dönüştürebilme gücüne sahip olduğumuzu düşünüyorum.

Haberin Devamı

Fırat Tanış (Oyuncu, müzisyen): “Her sanat yapıtı kendi zamanını kendi yaratır”
Bir sanat yapıtıyla uğraşırken yoğunlaşma ve kapanabilme sadece sosyal medyadan ötürü değil bugün uyaranların sayısının fazlalığından ötürü de çok zor ama imkânsız değil. Her sanat yapıtı kendi zamanını kendi yaratır bence. Uğraştığınız yapıt ona harcadığınız emeği ve ayırdığınız zamanı yansıtır. Bu anlamda, ortada nitelikli bir resim, çok beğenilen ve yıllarca unutulmayan bir beste ya da kendinden söz ettiren bir rol varsa, orada ona ayrılmış bir zaman ve harcanmış ciddi bir emek söz konusudur. Öte yandan sosyal medyanın oyunsu bir tarafı da var. Sürekli değişen, yenilenen bir içerik sunuyor. Çalışma sırasında, bir rolle bir resimle bir besteyle uğraşıyorsam onun cazibesi diğer uyaranları silebiliyor. Zaman zaman flaş bir haber, acil cevaplanması gereken bir telefon ya da mesajı bunun istisnası saymak gerekir. Dediklerim sosyal medya kullanımıyla ilgili daha çok.

Haberin Devamı

Sami Savatlı (Tasarımcı): “Tasarım araştırmasında pek çok uygulama kullanımı yasak”
Toplum olarak sosyal medya tarafından pek çok farklı şekilde ele geçirildik ve sürekli yeni trendler hakkında görsel bombardımanına maruz kalıyoruz. Çokça buna maruz kalan kullanıcı, bir müddet sonra kendini zevk sahibi ve hatta bilgi sahibi gibi algılamaya başlıyor. Aynı estetik doktorlarına olmak istedikleri kişinin fotoğrafıyla gider gibi, iç mimarlara da tek bir proje çatısı altında birbiriyle bağdaşma şansı olmayan bir sürü Pinterest görseliyle giden müşteriler, maalesef sosyal medyanın bir ürünü olarak karşımızda. Mesleğimizi bir hikâye anlatıcılığı olarak görüyorum. Tasarım araştırması kısmında ve sunumları hazırlarken ofisimizde pek çok uygulamanın kullanımı yasak. Eski arşivler, eski dergiler ve kitaplar üzerinden araştırmaları yapıyoruz. Malzemeyi, dokuyu, rengi ve zanaatı önemsiyoruz. Mekâna ruh verecek detayları sosyal medyadan ve trendlerden uzak kalarak hayata geçirebileceğimizin farkındayız.

Haberin Devamı

Can Sarıçoban (Fotoğraf sanatçısı): “Üretimi baltalayan bir bahane olarak sunulması doğru değil” Gelişen teknolojiyle birlikte iletişim araçları ağ toplumunu yarattığından beri geniş kitleler ağa dahil olarak dönemin enformasyon bolluğundan faydalanabilir hâle gelmekle kalmadı aynı zamanda kendi enformasyonlarını da buraya dahil etme imkânına kavuştu. Bu enformasyon bolluğunda ön plana çıkmak, dikkat çekici olma yarışına girmek, uyarıcılık düzeyini sürekli olarak artırarak evrimleşmek anlamına geldi. İşte bu dönemde sanat yapıtlarının üretimi ve paylaşımı için de aynısını söylemek mümkün. Ulaşmak ve üretmek eskisine nazaran kolaylaşmış, ancak eserler “heyecan uyandırıcı olma” niteliği ile anlamlandırılır olmuş, sanat yapıtının hakikiliğini aramak önemsiz bir hâle gelmiştir. Bunun yaratıcılar için olumlu ve olumsuz etkileri olmakla birlikte üretimi baltalayan bir bahane olarak sunulması doğru değildir.

Hakan Bıçakçı (Yazar): “Her şey bir şeylerden rahatsız olmakla başlıyor”
Konu sosyal medya olunca, olumlu ve olumsuz etkiler birbirine karışarak hücum ediyor her alanda. Üretme uğraşında olan birine etkileri konusunda da durum aynı bana kalırsa. Bir yandan dikkat dağıtıyor, odaklanmayı zorlaştırıyor. Sonra başkalarının görüşlerine olan erişimimiz kontrolden çıkıyor. Bu da bizi görüşsüz bir hâle getiriyor. Eleştirel düşünce, yakın hissettiğin bir avuç insanın fikirleriyle özdeşleşmeye bırakıyor yerini. Bir konuyla baş başa kalıp bir tür derinlik sarhoşluğuna kapılmak yerine, içerik sağanağına kapılıp gidiyoruz. Bir yandan da neleri takip ettiğine, kimlerle haberleştiğine göre ilham verici, motive edici olabiliyor sosyal medyanın varlığı. Bir diğer motivasyon kaynağı da şu olabiliyor: rahatsızlık yaratmak. Bazen her şey bir şeylerden rahatsız olmakla başlıyor.

Dolunay Obruk (Tasarımcı, müzisyen): “Başarı biz trendleri yönettiğimizde geliyor”
Merak eden için araştırma kolaylığı, doküman sınırsızlığı, zaman avantajı, yaratıcılık geliştirmesi ve iletişimdeki gücü ile çok faydalı olabilecekken, kişiye zarar vermesi, tamamen kullanıcı hatasıdır. Elimizde ne olursa olsun, verdiğimiz sınav aynı; kendini kontrol edebilmek; kendini bilmek. Zaten başarı ve özgünlük, trendler bizi değil, biz trendleri yönetebildiğimizde geliyor. Sosyal medyanın, dikkat dağıttığı önermesinin, dikkatimizi dağıtmasına izin vermeden, odağımızı ve değerlerimizi koruyarak, bu yüzyılda da hayatta kalmayı başaracağımıza inanıyorum. Sonuçta, hâlâ aynı aktiflikte, aynı başparmağı kullanıyoruz.