Kültür Sanat Tarık Günersel'in "İzler"i

Tarık Günersel'in "İzler"i

19.11.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Tarık Günersel, hep bir biçim arayışı, hep bir farklı söyleyiş peşinde oldu... Harflerle, imlerle yazılan somut şiirlere kadar.

Tarık Günerselin İzleri

ŞİİR GÜNÜ'NÜ DÜNYAYA SUNDU. Daha öncesi var mıydı, bilmiyorum; ama o ilk şiirlerinde zekâ pırıltıları seziliyordu. O günlerde yazılan şiirden farklı, değişik bir şiirdi. Övmüş olmalıyım. Daha sonraki yıllarında o başka olma, değişik olma niteliğini hiç elden bırakmadı Günersel. Hep bir biçim arayışı, hep bir farklı söyleyiş peşinde oldu... Harflerle, imlerle yazılan somut şiirlere kadar. Aslında, o imlerle, harflerle yazılan somut şiirlerle, bildiğimiz, alıştığımız biçimlerle yazılan şiirin bugün de el ele gidiyor olması, Günersel'de bütün değişme çabasının ve niyetinin şiire odaklanmış olduğunu gösteriyor.Her yenilik, her buluş, sonunda gelip şiirde düğümleniyor. Örneğin, "Toplu Şiirler 1966-2006 İzler"in en başında yer alan 'Süzülümler': Seneca'dan, Kutadgu Bilig 'den, Mevlânâ'dan, Şirazi'den, padişah divanlarından vb. seçilen dizelerin bugünkü şiir diline aktarmalarıdır. Örneğin," Ali Baba & Kırk Haramiler", "Mavi Nokta" gibi opera ve oratoryo için yazdığı librettolar, temelde şiirdir. Uzayla, evrenin oluşumuyla, güneşle, dünyayla yaratışla ilgili bilimkurgular, düz aklı aşan 30-40 sıfırlı sayılar birer şiir gerecidir şair için. Tarık Günersel'i 1976'da Birikim dergisindeki şiirleriyle tanıdım ilkin. O günlerde Can Yücel ile Birikim'e şiir yazan iki şairden biriydi. Öte yandan, Günersel'in en biçimsel şiir arayışlarında bile bir toplumsal endişe vardır. Bir sancı. Bir soru. Bir soruna kucak açılır. İlk şiirlerinden son şiirlerine kadar böyledir bu. "Estetik" adlı şiire bakalım: "Bu yazın güzelliğini / ancak / yığınla paslı demir / anlatabilir // ancak işkencede ölen / yeterince yazabilir/ bu yaz yaşananları // ve ancak akrep zehri yaraşır / mürekkep hokkasına // y.a.z / bu yaz / yaza uygun hiçbir şey yazılamaz // kamçı dikilebilir ancak / plaj ortasına"Günersel'in deneysel şiirlerine bakıp onu biçimcilikle ya da letrism ile suçlamadan önce bu şiirlerdeki anlam göndermelerine bakmalıdır. Günersel'e göre şiir, yapılan bir şeydir. Harflerden, imlerden, sözcüklerden zekâyla yapılan bir şey. Aynı anda hem göze hem akla hem kulağa seslenen bir yapı. Sözcüklerle oynanarak yapılan bir oyun. Örneğin "Adımlar"' şiirinde 'ilke, ilkel, ilk el' sözcükleriyle; "Giulietta e Romeo" şiirinde 'otomobil', 'auto-mobile' sözcüğüyle yapılan sözcük oyunları: "Otomobil oldum bu sevda ile. / Auto-mobile, öyle mi?/ Başına buyruk yani! "Bir sayfa öncesindeyse bütün ateşi üstünde bir savaş karşıtı şiir: "Segovya Şatosu" ."altın tavanda kan süslerişatoda çıt yokgülleler duadakara kukuletalı katolik bir nöbetkutsal bayramda kutsal etdükle düşesin yatağı boştenlerde dehşetzırhlar can veriyor gizli silahlarave matador taşakları fırlıyor top ağızlarından düşesin bütün dudaklarınakalçalarını ısırırken bir hayaletkutsal bayramda korkutan bir niyetçıt yokgüneş gölgedeölümcül bir öpüşmeye doğru iki kastanyet" Toplumsal endişe "Kimsesiz kalan bir kentte metro sistemi" adlı şematik şiir, insansızlığın verdiği ağır karabasanı, o korkunç yalnızlığı yansıtır. "Günersel'e göre şiir, yapılan bir şeydir" demiştim yukarıda. 1996'da, kendi evinde, gençlerden oluşan bir grupla 'Şiir Uzayı Laboratuvarı'nı kurdu. Ona göre şiir, laboratuvarda üretilen bir şeydir ama her şey gibi onun da kaynağı, başlangıcı ve sonu uzaydır. 'İlk 100 bin yılın karanlığı'ndan gelen uzak mırıltıları (bile) duyacaktır (duymalıdır) şiir. Aktörlüğü, libretto yazarlığı, öykücülüğü, şairliği yanında organizatörlük yanı da güçlü olan Günersel, halkları birbiriyle buluşturan, onları bir araya getiren harcın şiir olduğunu düşünerek, 21 Nisan Dünya Şiir Günü'nü ortaya attı 1996'da. İnternette, İstanbul'dan dünyanın dört bir ucuna, Asya'dan Afrika'ya, Güney, Kuzey Amerika'ya kadar uzanan bir şiir ağı kurdu kendi girişimiyle. Sonra da bunu PEN aracılığıyla dünyaya sundu. Şimdi, her yıl 21 Mart'ta insanlar baharın uyanışıyla birlikte şiirlerle el ele tutuşuyor. Günersel'in şiir ağı