Kültür SanatTers dönen bayrak

Ters dönen bayrak

28.03.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Tanrı’nın Vadisinde, 2006 yılında en iyi film ve senaryo dallarında Oscar alan Crash-Çarpışma’nın senarist ve yönetmeni Paul Haggis’in yeni filmi.

Ters dönen bayrak

Defne Alphan

Haberin Devamı

Haggis, yine kendi yazıp yönettiği filmi, Playboy dergisinde yayınlanan Mark Boal imzalı bir makaleden yola çıkarak çekmiş. Bu gerçek hikâyenin  beyazperdeye aktarılmasında Haggis’e en büyük desteği Clint Eastwood vermiş.

Filmde Irak’tan ülkesine döndüğünde ortadan kaybolan bir askerin hikâyesi anlatılıyor. Başrolde, kaybolan askerin babasını canlandıran Tommy Lee Jones’a göre Tanrı’nın Vadisinde, aşırı vatanseverliğin çok tehlikeli olduğuna işaret eden bir film.
Irak’ta savaştıktan sonra, ülkesine dönen Mike Deerfield ortadan kaybolur. Mike’ın bir savaş gazisi olan babası Hank olayı araştırması için dedektif Emily Sanders ile anlaşır. Olayın derinliklerine inildikçe Mike’ın bir cinayete kurban gittiği ortaya çıkmaya başlayacaktır.

Tanrı’nın Vadisinde, Amerikalıların Vietnam’da başlattıkları “Biz burada niye savaşıyoruz?” sorusunu sormayı “Bizim Irak’ta ne işimiz var?” olarak sürdürüyor. Film, polisiye bir hikâye üzerinden, Amerikalıların Irak’a gönderdikleri genç askerlerin, savaşa vatansever olarak gittiklerini ama orada yaşadıklarıyla hasta ruhlu bireyler olarak döndüklerini gösteriyor. Hikâye, açık yüreklilikle ama oldukça boğucu ve iç karartıcı bir atmosfer yaratılarak anlatılmış. Tommy Lee Jones, üçüncü kez Oscar adaylığı kazandığı rolünde Oscar’lık bir performans sergilemiyor bence.

Haberin Devamı
Başta Coen Kardeşlerin birçok filmi olmak üzere, The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford, A Beautiful Mind, Shawshank Redemption gibi filmlerin ünlü görüntü yönetmeni Roger Deakins’in kamerası filme çok şey katmış. Yönetmen anlatımda cep telefonundan aktarılan görüntüler de kullanarak değişik bir dile başvurmuş.
Haftanın en iyi filmi olan Tanrı’nın Vadisinde, mutlaka görülmeyi sonuna kadar hak eden bir yapım.

Vicdan ağır basınca...

Geçtiğimiz  Oscar Ödülleri’nde Avusturya’nın temsilcisi olan Die Falscher-Kalpazanlar, usta bir kalpazan olan Salomon Sorowitsch’in gerçek hayat hikâyesini anlatıyor. Film, olayları yaşayan karakterlerden Adolf Burger’in anılarını topladığı kitaptan yola çıkılarak yapılmış. Yönetmen Stefan Ruzowitzky, bir söyleşisinde filmin en etkileyici anının, maceranın hayatta kalan son kahramanları, Burger ve Plapper’ın sete gelmeleri olduğunu anlatıyor.

1930’lu yıllarda Berlin’de kendi bastığı paralarla gösterişli bir hayat süren Salomon Sorowitsch, Gestapo tarafından tutuklanıp önce Mauthausen Kampına sonra Sachsenhausen’e gönderilir. Sorowitsch, Sachsenhausen’de Naziler için sahte para basan bir grupta çalışmaya başlar. Ancak grup üyesi Adolf Burger’ın Nazileri desteklemeyi yanlış bulup operasyonu sabote etmek istemesi ile olaylar karışır.

Video oyunundan beyazperdeye

Dungeon Siege adlı video oyunundan yola çıkılarak yapılan In the Name of the King: A Dungeon Siege Tale - Özgürlük Savaşçısı ortaçağda geçen bir macera filmi.

Çiftçi lakaplı bir köylünün hayatı Krug adı verilen hayvani yaratıkların saldırısıyla değişir. Krug’lar Çiftçi’nin oğlunu öldürüp karısı Solana’yı kaçırır. Çiftçi,  oğlunun öcünü almak ve karısı Solana’yı kurtarmak için  arkadaşları Norick ve Bastian'ı da yanına alarak Krug ordusunun peşinden yola çıkar.

Çocuklar sinemaya

Fransız televizyonlarının sevilen çizgi dizisi Chasseurs de Dragons - Ejder Avcıları bu hafta ülkemizde gösterime giriyor. Dizi, beyazperdeye yaratıcısı Arthur Qwak tarafından aktarıldı.
Lord Arnold, büyük bir ejderin kalesine ve kendisine zarar vereceğini düşünerek korku içinde yaşamaktadır. Yeğeni Zoe, amcasını bu korkunç ejderden kurtarmak için masal kitaplarında okuduğu türden bir kahraman bulmaya karar verir. Gwizdo ve Lian-Chu ile tanışan Zoe onların aradığı kahramanlar olduğuna inanır. Fakat bu iki kafadar hiç de Zoe’nin sandığı gibi birer kahraman değildir.

Bir göçmen ailenin dağılışı

Haftanın görmeye değer filmlerinden Romulus, My Father - Babam Romulus Avusturalya’dan gelen bir ilk film. Yönetmen Richard Roxburgh, yazar Raimond Gaita’nın anılarına dayanan Babam Romulus kitabını okuduğunda hemen filmini yapmaya karar vermiş. Filmin başrollerinde yakında The Other Boleyn Girl -Boleyn Kızı’nda, 8. Henry rolünde izleyeceğimiz Eric Bana ve Run Lola Run  Koş Lola Koş’tan tanıdığımız Franka Potente var.
Romulus Gaita, karısı Christina ve küçük çocukları Raimond’la birlikte Yugoslavya’dan Avustralya Victoria’ya göç eder. Yeni ülkesine alışmakta güçlük çeken Christina ile Romulus’un arkadaşı Mitru arasında bir ilişki başlar. Christina’nın evi terketmesinden sonra Romulus ve Raimond için hayat kolay olmayacaktır.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler