Kültür Sanat Tiyatro fakirleşti

Tiyatro fakirleşti

23.01.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Tiyatro fakirleşti

Tiyatro fakirleşti





Tiyatro fakirleşti
Nejat Uygur, Bahri Beyat, Süheyl - Behzat - Suha Uygur’lar, Hadi Çaman, Şemsi İnkaya, Selahattin Taşdöğen, Ferdi Akarnur, Gül Yalaz, İdil Yazgan, Suna Keskin ve Füsun Erbulak, geçenlerde Kocamustafapaşa’daki Sümbül Efendi Camii’nin avlusunda bir araya geldik. Mutlaka göremediğim başka sanatçı dostlar da vardı. Bizi biraraya getiren ise artık hiç göremeyeceğimiz bir sanatçı dostuydu... Sanat dostuydu... Kazandığının tamamını cebine atmayıp, o kazancın küçümsenmeyecek bir bölümünü bu ülkenin sanatına, tiyatrosuna ayıran bir zengindi, Hasan Zengin’di o...
Hani sık sık, "Bunca plazaları, iş merkezlerini inşa eden zenginlerimiz ne olur sanki o görkemli yapıların altına küçük de olsa birer tiyatro salonu yapıverseler ve bunları da salonsuzluktan oyun sergileyemeyen özel tiyatrolara veriverseler..." - kira ile tabii, bedava değil - diye yakındığımız şu 2003 yılından tam otuz yıl önce o, bu gereksinimi görmüştü. Bu gereksinimi gidermenin sanata, kültür yaşamımımıza yararını önemsemişti ve Kocamustafapaşa’da inşa ettiği iki binasının alt katlarına birer tiyatro salonu yapmıştı. (Çevre Tiyatrosu ve Türk Yazarlar Tiyatrosu)... Peşinden Aksaray’daki Köşebaşı Tiyatrosu’nu açan da Hasan Zengin’di.
Henüz 26 yaşında bir yazarken tanıdım Hasan Abi’yi; o tatlı Karadeniz şivesiyle ve babacan tavrı ile "Pirak beyi meyi, abi de bana" demişti o zamanlar.
Hasan Abi ile harçların, kumların, tuğlaların arasında Altan Erbulak tanıştırmıştı beni. İkisi de Çevre Tiyatrosu’nun inşaatı ile ilgileniyorlardı, yanlarına gittiğimde.
Altan Erbulak beni, "İşte oyunumuzun yazarı," diye tanıtmıştı. O, gülerek elini omuzuma koymuş, "İlk defa bir tiyatro kuruluyor, ilk oyunu da seninki... Hadi bakalım, hayırlı olsun hepimize," demişti. Üstelik ilk kurulan tiyatronun ilk oyunu "Yüzsüz Zühtü" de benim yazdığım ilk oyundu. Bütün ilkler bir araya geldi ve o günden bu güne nice oyunlar oynandı Çevre Tiyatrosu’nda...
Füsun (Erbulak) ile cami avlusunda rastlaştık, kucaklaştık: "Ne günlerdi be..." dedik. Peşinden de "Ne adamdı be" dedik yalnızca.
Gerçekten de, ne adamdı...
Londra’ya gidince "tiyatro izlemeden dönmenin" ayıp olduğunu yavaş yavaş öğrenmeye başlayan "zenginler" İstanbul’un teker teker yok olan özel tiyatrolarına kıllarını kıpırdatmazken Hasan Zengin’in kaybı tiyatro dünyasını biraz daha fakirleştirdi. Nur içinde yat Hasan Zengin; dilerim arkandan seni örnek alacak başka zenginler gelir.