Kültür Sanat 'Türkiye yolun sonuna vardı’

'Türkiye yolun sonuna vardı’

11.06.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Venedik’teki Türkiye sergisinin küratörü Vasıf Kortun, “Burada oluşumuz rollercoaster’la mesafe kaydedip yolun sonuna gelmemize benziyor” diyor

Türkiye yolun sonuna vardı’

FİLİZ AYGÜNDÜZ, VENEDİK BİENALİ’Nİ İZLİYOR

Dünyanın en eski sanat bienallerinden biri olan 52. Uluslararası Venedik Bienali bugün başlıyor. Bienalin teması: “Duyularla düşün, akılla hisset!”

Bu yıl Türkiye için önceki yıllara oranla biraz daha önemli. 1991’den bu yana bienale katılan Türkiye, ilk kez bienalin ana mekanı olan Arsenale’nin Artigliere binasında! Bugüne kadar kişisel çabalarla bienalde yer alan Türkiye’yi, ana mekandaki bu ilk katılımında “Don’t Complain” (Şikayet etme) başlıklı yerleştirmesiyle Hüseyin Alptekin temsil ediyor.

Garanti Bankası’nın sponsorluğunda gerçekleşen sergiye, T.C. Dışişleri Bakanlığı, T.C. Başbakanlık Tanıtma Fonu Kurulu ve Venedik Bienali / Türkiye Pavyonu Dostları destek veriyor. Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi’nin yöneticisi Vasıf Kortun’un küratörlüğünü yaptığı serginin koordinasyonunu ise İstanbul Kültür Sanat Vakfı üstleniyor.

Artigliere binasındaki Türkiye pavyonu, önceki gün Kortun ve Alptekin’in hazır bulunduğu basın toplantısının ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın da katılımıyla resmen açıldı.

Venedik Bienali’nin başkanı Davide Croff, Türkiye’nin çağdaş sanata yaptığı katkı ve bu alanda gösterdiği ilerlemenin giderek daha anlamlı hale geldiğini vurguladı.


Fonda 'Paramparça’
Croff’un ardından söz alan Kortun ise “Burada oluşumuz bir rollercoaster’la (büyük lunaparklardaki hız treni) mesafe kaydedip yolun sonuna gelmemize benziyor” dedi.

Kortun’dan sonra Alptekin, sergisi hakkında bilgi verdi. Alptekin sergisinde hem gerçek hem de hayal olabilecek bir tasarım oluşturmaya çalıştığını, hayatta başımıza gelen ve basit çözümleri olan küçük olaylardan yola çıktığını söyledi.

 Alptekin’in yerleştirmesinde birbirine yarım ay biçiminde bağlı 5 odacık yer alıyor. Her bir odacıkta bir masa ve sandalyeler bulunuyor. Gürcistan ve Batı Asya’da görülen bir tür restoran modelinden esinlenilerek hazırlanan bu odacıkların duvarlarındaki LCD ekranlarda sanatçının 'küçük vakalar’ adını verdiği imgeler akıyor; her birinde farklı hikayeler anlatılıyor.

Odalardan birinde Cihangir’de yaşayan dilsiz, siyah bir çöp toplayıcısının terk edilmiş bir arabanın çevresinde geçen hayatının, arabanın çekilip götürülmesiyle nasıl paramparça olduğunu görüyoruz. Öyküye fonda Müslüm Gürses’in seslendirdiği “Paramparça” şarkısı eşlik ediyor.

Bir diğer odada Bombay ve Rio de Janerio’daki iki plajdan detaylar izliyoruz, bu birbirinden binlerce kilometre uzaklıktaki plajlarda dikkat çeken benzer siluetlere şaşarak... Performans gibi parti!

Türkiye Pavyonu’nun açılış etkinlikleri çerçevesinde önceki gece San Servolo Adası’nda bir de parti düzenlendi. Partiye katılanlar, Baba Zula’nın “uzay yolu oryantal müziği” eşliğinde eğlendi. Akustik ve elektrikli, geleneksel ve modern müzik aletlerinin çeşitli elektronik efektlerle zenginleştirildiği Baba Zula müziği, kıvrak danslarıyla rengarenk dansözler, projektörle duvara yansıtılan çizimler... Davetliler adadan ayrılırken, onları İbrahim Tatlıses’in “One, two, three, foro” diye başlayan, “Ağrı Dağın Eteğinde” adlı şarkısının remiksi yolcu etti. Özetle partinin kendisi de başlı başına bir performanstı.