09.03.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
KEMAL KÜÇÜK
Toplumsal bilincin temel taşlarından sanat-kültür alanındaki hafıza kayıpları, geçmişini bilmeden geleceği arayan genç sanatçı ve müzikçilerin bu çabalarını ne yazık ki zora sokuyor. Tarihçiliğimizin iyi-kötü her alanda geliştiği bir dönemde, müzik tarihimiz sanki üvey evlat! En az çalışılmış bu alanda, eksik ve yanlışlarla dolu bilgiler alıntılanarak tekrarlanırken, konservatuar mezunlarının, geçmiş kuşaklardan, ‘suyuna tirit’ birkaç şablon dışında bîhaber oluşları, sadece onların meraksızlığından değil; Türk bestecilerinin eserlerini inceletip seslendirtmeyen konservatuar hocalarının geçmişle ilgili bilinç ve bilgi eksikliğinden değil midir? Cumhuriyet’in ilk kuşak bestecileri olarak sadece Türk Beşleri’ni ‘biraz tanımak’ kolaycılığı yıllardır sürüyor. 1966’da benim de solfej dersleri aldığım değerli besteci, müzik pedagogu Halil Bedii Yönetken’in (1899-1968) Ankara Devlet Konservatuvarı’ndaki bir sohbet ortamında “Rusya’da nasıl Rus Beşleri varsa sizlere de Türk Beşleri diyelim” önerisi bir espriden öteye geçip, neredeyse akademik alanda bile resmileşen bir tanıma dönüşmüştü. Oysa ilk kuşak bestecilerimiz arasında Türk Beşleri ile neredeyse aynı yıllarda doğmuş, Ekrem Zeki Ün, Faik Canselen, Nuri Sami Koral gibi isimlerle bu sayı rahatlıkla sekiz ve daha fazlasına ulaşabilirdi.
Avrupa radyolarında Türk eserleri
Şubat ayı Nuri Sami Koral gibi çok özgün bir bestecimizin 30. ölüm yıldönümüydü. Düşünün ki en son 1990 yılında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası tarafından seslendirilen eserinden çok uzun yıllar sonra geçen yıl iki eseri ile gündeme gelebildi. Onu tanıtabilmek için günümüzün popüler yaklaşımına uyarak, Libya Milli Marşının bestecisi diye sunmak belki etkili olabilir! Hani son günlerin önemli gündem maddesi Libya. Oysa yazdığı iki senfoni, senfonik şiirler, oda müziği ve şan eserleri, viyola, çello, trompet ve korno konçertoları yanında armoni orkestrası için yazdığı birçok marş ile iyi tanınması gereken bir bestecimiz. 1940’tan başlayarak orkestra eserleri Leipzig, Bükreş, Bari, Stockholm, Stuttgart radyolarında birkaç kez yayınlanırken, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın efsane şefi Ernst Pretoriuss’un büyük ilgi gösterdiği “Kızılırmak” adlı senfonik şiiri de bestelendiği 1944’te CSO tarafından seslendirilir. Daha sonra diğer senfonik eserleri yine CSO tarafından çalınır ve radyodan da yayınlanır. Bu arada 1953’te yazdığı “Beş Halk Dansı” adlı eseri, Yapı Kredi Bankası’nın kuruluşunun 10. yılı için açtığı bale müziği yarışmasında, Paris’te uluslararası bir jüri önünde üçüncü olur. Jüri üyesi ünlü besteci Honnegger’in ödül alan eser hakkındaki düşüncesi, aynı yıllarda Adnan Saygun’un eserleri için de söylenen şu sözlerle bire bir aynıdır: “Çok kuvvetli bir orkestrasyon, ama ritmler zor.”
* Yazının tamamı Milliyet Sanat dergisinin mart sayısında.